Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, IŞİD’in elinde rehin olarak tutulan 49 vatandaşın kurtarılması operasyonuyla ilgili maddi bir pazarlık yapılmadığını, siyasi ve diplomatik bir pazarlık yapıldığını ifade ederek, 49 vatandaşın hiçbir şey ile değiştirilmesinin mümkün olmadığını söyledi.
22 Eylül-1 Ekim tarihleri arasında New York’ta gerçekleştirilecek olan ve 193 ülkenin devlet veya hükümet başkanı düzeyinde katılacağı Birleşmiş Milletler (BM) 69. Genel Kuruluna katılacak olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Esenboğa Havaalanı’nda gazetecilerin sorularına cevap verdi.
Dün sabah rehinelerin Türkiye’ye getirilmesini tarihi bir an olarak değerlendiren ve Türk vatandaşlarının rehin olarak geçirdiği 102 gün süren süreci Başbakanlığı döneminden bu yana sağ salim Türkiye’ye getirilmesi sürecini takip ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun sağ salim 49 görevlimizin ülkemize dönmesi, ailelerine kavuşması, bizim ayrı bir mutluluk vesilemiz oldu. Başbakanımızın riyasetinde, Bakü programını da yarıda keserek dönmek suretiyle Şanlıurfa’dan kardeşlerimizi alıp Ankara’ya döndüler. Bu sabahta ben kendileri ve aileleri ile Çankaya’da bir araya geldim. Kendileri ile konuşmamızda 1 ay izinli olmaları için Başbakanıma söyledik. Bu vesileyle ile Başbakanlığım döneminde Dişleri Bakanı olarak bu işi yürüten Sayın Davutoğlu’na teşekkür ediyorum, Dışişleri Bakanı Müsteşarımıza teşekkür ediyorum. MİT teşkilatının gerek müsteşarına, gerekse bütün ekibine bu süreçte bizimle olan haberleşme ağını başarılı bir şekilde sürdürdüler. Sadece adı ile müsemma olan milli bir istihbarat bir çalışma sürdürüldü. Herhangi bir yerden ikili, üçlü bir şey söz konusu değil. Tamamıyla kendi gayretleri ile bu işi sürdürdüler ve bu noktaya getirdiler. Her an TSK, başta Genelkurmay Başkanımız olmak üzere bu olayın başından itibaren içinde oldular. Birlikte böyle bir hareketin, böyle bir operasyonu sürdürdük. Onlarda bu hassasiyetin içinde bulundular. Bugün neredeler, yarın nerede olabilirler, hep bunların çalışması yapıldı. Ben Başbakan iken sürekli takip ettim, Cumhurbaşkanı olduktan sonra sürekli takip ettim. Burada Emniyet Teşkilatımızın önemli çalışmaları var. Velhasıl 49 görevlimizin oradaki hanım ve çocuklar dahil hepsi kurtulmuş oldular. Artık bu tarihe düşülecek önemli bir kayıttır. Dünkü o sevinç gözyaşları hepimizin sevinci olmuştur. O ailelerin mutluluğu hepimizin mutluluğu olmuştur. Millet olarak büyük bir devlete yakışır, vakur bir duruşun da ifadesi olmuştur. Bu ailelerin vakur duruşu çok önemliydi, hiçbir oyuna gelmediler, tahriklere kapılmadılar. Sabırla böyle bir günü beklediler. Bu bizim işimizi kolaylaştırdı. Zaman zaman atılan manşetler içeride ve dışarıda bizim işimizi zorlaştırıyordu. Biz hep sükut etmeyi sürdürdük, sessizce işimizi yapmaya gayret ettik ve neticeyi aldık. Emeği geçen kardeşlerimi ayrı ayrı kutluyorum. İnşallah Allah beterinden korusun. Bundan sonraki süreçte önümüzde çok büyük bir sıkıntı var, Suriye’den, Irak’tan ülkemize olan göç dalgaları. Burada yine bütün insanlara gönlümüzü açarak onları koruma altına almanın samimi gayreti içindeyiz. Bu da bir büyük devlete yakışan davranış biçimidir” dedi.
“TABİİ Kİ SİYASİ DİPLOMATİK BİR PAZARLIK SÖZ KONUSU”
Türk rehinelerin kurtarılması operasyonla ilgili pazarlık iddialarının olduğunun sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu iddiaları ileri sürenler neye dayanarak bu ileri sürerler bilemem, burada eğer maddi bir pazarlıktan bahsediyorlarsa böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. Siyasi noktada diplomatik bir pazarlıktan bahsediyorlarsa tabii ki siyasi diplomatik bir pazarlık söz konusu. Zaten bu siyasi bir pazarlığın neticesidir, bunun bir zaferidir. 49 kardeşimizi bu şekilde kurtarabilmek ve bunu adım adım takip etmek suretiyle acaba bugün nerede, aradan bir ay geçiyor şimdi neredeler, bunların hepsi adım adım takip edildiler. İstihbarat teşkilatımız, TSK takip etmiştir. Başkonsolosumuz Öztürk bey orada ayrı bir örnek teşkil etmiştir. O sürecin iyi yönetilmesinde onun da ciddi katkıları olmuştur. Zor şartlar için sabırla bu işi sürdürmüş olmaları bize bu günleri gösterdi. Olayın pazarlık boyutuna alışılmış bir maddi pazarlık diyorsanız böyle bir şe mümkün değildir, olmamıştır. Siyasi, diplomatik tabi ki bunlar yapıldı. Bunun neticesinde bu ana ulaştık. Kendine göre her şey ortada olabilecek, elinde kalemi olan yazacak, ağzı olan konuşacak, buna gölge düşürme gayreti içinde olanlar olabilir, hatırlayın 102 gündür Türkiye’deki bazı siyasilerin yaptıkları açıklamaları hatırlayın. Neler söylemediler ki, tahrikler. Biz ağzımızdan çıkan kelimeleri o dönem içinde seçtiysek, hassas davrandıysak işte o dün içindi. Bundan sonraki sürece yönelik Cidde’deki koalisyonda neden böyle bir tavır takındık deniliyorsa işte dün iççindi. Bunlar farkında değiller. NATO zirvesinde bir çok şeyi ikili görüşmelerde ifade ettim. Bizim önümüzde böyle bir durum var. Böyle bir durum olruğu sürece bu çerçeve içinde ancak insani yardım konusunda destek veririz ama bunun dışında bir rol almayız dedik. Bundan sonraki süreç ayrı bir konu. Bu sabah Başbakanımızla görüştüm, ‘sizler çalışmanızı yapın’ dedim, bizde BM ile görüşmeler yaparız, döndükten sonra görüşürüz. Ne gibi tavır takınırız, bu tavır daha çok Suriye’den, Irak’tan ülkemize gelen kardeşlerimize karşı ortaya koymamız gereken tavırdır, bu tavrı da artık belirlememiz lazım. Operasyon denilince akla uçakların vurulması, tank, top silah anlamına gelmez. O bir operasyon çeşididir. İşin bir de siyasi diplomatik operasyon çeşidi vardır. Şuandaki uygulama ikinci söylediklerimdir. Bu operasyon da başarı ile neticelenmiştir” diye konuştu.
“BÖLGEDE TÜRKİYE’Yİ DİKKATE ALINMASINI GEREKTİREN BİR HAREKET OLMUŞTUR”
Yapılan operasyonun tamamıyla milli bir çalışma olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tamamıyla istihbarat örgütümüzün çalışmasıyla bu iş olmuştur. Şunu göz ardı etmemek gerekir, bölgede bazı teknik istihbarat bilgileri bölge ülkeleri arasında yapılmaktadır. Bunların içinde zaman zaman insani istihbaratta olmaktadır. Bunlar istihbaratın geneli ile alakalıdır. Ama bu operasyon bizim kendi istihbarat teşkilatımızın maharetini, hünerini ortaya koyduğu, bölgede Türkiye’yi dikkate alınmasını gerektiren bir hareket olmuştur. Türkiyesiz bir karar vermek bölgede aslında şuandaki gelinen neticenin de bana göre en önemli sebeplerinden birisidir. Türkiye şuana kadar 1 milyon 300 bin insanı barındırmaktadır. Bölgedeki dünyaya verdiği örnekle ırk, mezhep, din, dil ayrımı gözetmeksizin ortaya bir tavır koyduk. Bütün insanlığa bir örnektir. Bu tür adımları atmış olan bir Türkiye, temenni ederim dünya tarafından da üzerinde iyi konuşulur, değerlendirilir. Aydınım diyenlerde bu konunun üzerinde ciddi çalışmalar yapacaktır herhalde” şeklinde konuştu.
“ABD BAŞKAN YARDIMCISI İLE TAMPON BÖLGEYİ GÖRÜŞECEĞİZ”
Tampon bölge ile ilgili gelinen noktayı açıklayan Erdoğan, “Bizim silahlı kuvvetlerimizin diğer silahlı kuvvetlerle, başta Amerika olmak üzere bölgede bir çalışması var. Tampon bölge konusu önemli, bu da Suriye tarafında bizim sınırımıza yönelik bir tampon bölge oluşturulması benim NATO zirvesinde gündeme getirdiğim bir konudur. Sayın Obama ile bu konuyu ifade etmişim. Diğer koalisyon içinde yer alan ülkelerin bir kısmı ile bu konuyu görüştük. 1 hafta içinde gerek Savunma Bakanı, gerek Dışişleri Bakanı ülkemizi ziyaret ettiler, onlarla bunları konuşma fırsatımız oldu. Bu konuda müşterek ne gibi adımlar atabiliriz bunları kendileri ile konuştuk. BM’de şuanda Sayın Obama ile bizim geniş bir görüşme fırsatı bulacağımızı sanmıyorum. BM formatında zaten bu yok. Sayın Başkanın da birebir görüşmeleri geniş anlamda yapması mümkün olmuyor. Zaten yeni NATO zirvesinde bir buçuk saat görüştük. Başkan Yardımcısının böyle bir görüşme talebi var. Başkan Yardımcısı ile geniş görüşmeyi yapma fırsatımız olacak” ifadelerini kullandı.
Erdoğan, “Türkiye bundan sonra muhalif olarak koalisyona katkı vermeye sıcak bakıyor mu?“ şeklindeki soruya, “Koalisyon güçleri ile bundan sonraki yol haritası bunların geniş istişaresinin aramızda yapılması gerekir, kararı ona göre alırız. Şunun bilinmesi gerekir, 1 milyon 300 bin insan artık ülkemize gelmiştir. Arkadaşlarımız hükümet olarak aralarında bir görüşme yapacaklar neler yapılabileceği konusunda” ifadeleriyle cevap verdi.
“49 VATANDAŞIMIZI HİÇBİR ŞEY İLE DEĞİŞTİRMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL”
3 IŞİD militanı ile Türk rehinelerin takas edildiği iddialarının sorulması üzerine Erdoğan, “Her şey milli, bütün bu operasyonun her türlü başlıkları tamamen MİT’in maharetidir. Burada takas oldu mu olmadı mı gibi şeyleri herkes bir şeyler yazacaktır. Takas oldu veya olmadı, neticede 49 tane bizim vatandaşımız Türkiye’ye geldi. Bizim bu 49 vatandaşımızı hiçbir şey ile değiştirmemiz mümkün değil. Bunun üzerinde durmamız lazım. Velev ki böyle bir takas dahi olmuş olsa, benim 49 tane vatandaşımın karşılığı hiçbir şey ile değişilmez. Onlar artık ülkelerine geldi ve ailelerine kavuştular. Aileleri ile onların durumlarını gördüğümde çok mutlu oldum. Başbakanımız ve diğer arkadaşları kutluyorum. Bu süreçte emeği geçenleri kutluyorum. İnşallah bundan sonraki süreç bizler için daha farklı olacaktır. Karar alma mekanizmalarımız çok daha rahat karar verecektir” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan basın toplantısının ardından ABD’ye gitmek üzere TUR uçağına bindi. Erdoğan’a Amerika ziyaretinde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır eşlik ediyor.