Eski İçişleri Bakanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Efkan Ala, yeni bir anayasanın yapılması gerektiğine dikkat çekerek, “Millet bize, ‘size otoban yaptım, üzerinde basın gidin’ dedi. Ama üzerindeki otomobil 60 model. Esasında bu 60 model bir sistemdir, 60 model bir vesayet sistemidir” dedi.
Eski İçişleri Bakanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Efkan Ala, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” adlı programa konuk oldu.
ALA’DAN GÜNDEM DEĞERLENDİRMESİ
İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Ala, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Ala, Yeni bir anayasanın yapılması gerektiğine vurgu yaptı. Muhalefetin yeni anayasaya destek vermemesi durumunda, anayasa değişikliği gerektirmeyen bütün reformların yapılacağını kaydeden Ala, “1 Kasım seçimlerinde AK Parti yüzde 49 buçuk oy aldı. Bu milletin bize siyasi otoban yaptığı anlamına geliyor. Millet bize, ‘size otoban yaptım, üzerinde basın gidin’ dedi. Ama üzerindeki otomobil 60 model. Esasında bu 60 model bir sistemdir, 60 model bir vesayet sistemidir. Bununla gidilir mi, gidilmez. Millet de diyor ki; ‘hızlı yol alacaksınız.’ Onun için bu anayasa değişikliği tartışmaları bitmiyor Türkiye’de. Ama biz yasayla, yönetmeliklerle, idari düzenlemelerle yapılabilirse bütün reformları yapacağız. Eğer diğer partiler anayasa değişikliğine imkan tanımazsa, anayasa değişikliğini gerektirmeyen bütün reformları yapacağız. Şimdiye kadar da zaten öyle ayakta durduk. Biz, 2002’den beri reform üzerine reform yaptık” diye konuştu.
“TERÖRLE MÜCADELE, TERÖR BİTENE KADAR KESİNTİSİZ DEVAM EDECEK”
Terörle mücadele konusunda değerlendirmelerde bulunan Ala, “Terörle mücadele, terör bitene kadar kesintisiz devam edecek. Geçtiğimiz yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, özellikle son çeyreğinden itibaren konvansiyonel silahların ortaya çıkmasıyla, bir takım terör örgütleri ortaya çıkmaya başladı. Bu, önümüzdeki dönemde, insanoğlunun baş etmesi gereken bir sorun olarak görünüyor; çünkü bu mesele tankla, tüfekle baş edilebilecek bir sorun gibi görünmüyor. Gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerde bir takım terör olayları oldu. Bu sorun sadece PKK’dan ibaret değil. 7 Haziran seçimlerinden sonra bir takım terör örgütleri konsorsiyum yaparak saldırdılar. Spesifik olarak PKK terör örgütü meselesine gelince, Türkiye’nin 2002’den beri bir temel politikası var. Bu politikanın temel hedefi, terörü bitirmektir. Bunu yaparken de biz vatandaşla teröristi ayırmaya dikkat ediyoruz. Biz bir yandan vatandaşımızın güvenliğini sağlarken, diğer yandan terörle mücadele ediyoruz. Fetret döneminde, 7 Haziran’dan sonra ne dediler; ‘Biz, terörü bitireceğiz.’ Ama seçim olur olmaz, ertesi gün milleti sokağa çağırınca, terörist faaliyetlere selam gönderince, onu destekleyince, açıklamalar yapınca ne oldu; millet aşağıya indirdi. Milletin feraseti bizim bütün projelerimizden çok daha öndedir” ifadelerini kullandı.
90’LI YILLARDAKİ MÜCADELE DÖNEMİ
90’lı yıllarda yapılan terörle mücadelenin yanlışlarından bahseden Ala, AK Parti’nin bu konuda daha farklı adımlar attığını vurguladı. Terörle mücadelenin, sosyal, ekonomik, diplomatik açıdan da ele alınması gerektiğine dikkat çeken Ala, “90’lı yıllarda hatırlarsanız güvenlik bürokrasisi hep, ‘terörle mücadele sadece güvenlik birimlerine havale edilecek bir mesele değil. Bunun ekonomik, sosyal, toplumsal, uluslararası diplomatik açıdan ele alınması lazım’ derlerdi. Biz, 2002’den beri bunu yapıyoruz. 90’lı yıllarda Genelkurmay Başkanları hep bunu söyledi. Biz bu konudaki projelerimizi hep bir bütün olarak ele aldık. Orada Silvan Barajı milyar Dolarlık, Ilısu Barajı milyar Dolarlık, küçük barajları yapıyoruz ve çalışıyor şuanda. 18 miyar Dolarlık enerji kısmı bitmişti ama geri kalan sulama kısmı duruyordu. Suladığınız zaman 1 milyon hektarın üzerinde sulanabilir bir alan oluyordu. Projesini bile doğru dürüst yapmamışlardı. Projesi ve parası tahsis edildi yapılıyor harıl harıl şimdi. Bu ekonomik açıdan çok önemli. Oraya teşvik sistemi gitti, yatırımlar yapıldı. Her ile bir üniversite kurduk. Havaalanları, üniversiteler, bölünmüş yollar, hastaneler; bunlar ekonomik yönden. Sosyal yönden; şartlı nakit transferi, çocuklara para veriyoruz, okula giden çocuklara biz para veriyoruz ve orada utanmadan şu propagandayı yaptılar; Avrupa Birliği vermiş de parayı… Avrupa Birliği bize para verir mi? Biz diplomatik yönden devletlerle görüşüyoruz, ‘kardeşim siz teröre destek verirseniz, yarın sizin de başınıza bela olur’ diyoruz” şeklinde konuştu.
Ala, 1 Kasım’da milletvekili seçildiği il olan Bursa halkına teşekkür etti. AK Parti’nin Türkiye’nin her yerinde oylarını arttırdığını söyleyen Ala, 1 Kasım’da hükümet politikaların da bir arada değerlendirildiği bir seçim gerçekleştirildiğini ifade etti.
AVRUPA BİRLİĞİ’NİN SORUNLARI
Avrupa Birliği’nin içindeki sorunlara dikkat çeken Ala, şöyle konuştu:
“Avrupa Birliği, kendi içerisinde tartışmalar yaşıyor. Bir Avrupa Birliği ülkesi olan Yunanistan ekonomik olarak çöktü. Diğer taraftan İngiltere bugünlerde ciddi bir tartışma başlattı. Kendi içindeki zayıflığın da bir yansıması olarak Türkiye’deki bazı iç dedikoduları, lüzumsuz enformasyonları da çok incelemeden rapora yazmışlar. Daha önce de buna benzer şeyle oluyordu. Ana ekseniyle Türkiye’nin ekonomik reformlarını, Türkiye’nin ana eksenini olumlayan bir rapor, eleştiren de… Dikkat ederseniz, Avrupa Birliği Bakanlığımız çok ciddi bir cevap verdi. Bir önerisi vardı Türkiye’nin; ‘eskiden yaptıklarımızla birlikte değerlendirin’ dedik, bu sefer onu yaptılar. Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecindeki bütün müktesebatını değerlendirdiler, bu olumlu bir şey. Şimdi de Türkiye zaten 12 Eylül Anayasası içerisinde bir sistemi yürütmeye çalıştığını söylüyor. Önemli olan Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye karşı biraz daha fazla hakkı teslim ederek, ne yapılması gerektiğini olumlayarak anlatmasıdır.”
“MUHALEFET HİÇ SEÇİMİ KAYBETMEMİŞ GİBİ BİZE SÜREKLİ AKIL VERİYORDU”
Muhalefet partilerinin kaybettikleri 9 seçimin ardından, 10’uncu seçimi de kaybetmeleriyle ancak iç muhasebe yapabildiklerini belirten Ala, “Muhalefetin kendi iç tartışmalarına girecek değiliz, kendi iç meselelerini kendileri hallederler ama olumlu bir şey oldu. 9’uncu seçimden sonra 10’uncu seçimde, acaba kendilerinde bir sorun var mı diye şöyle bir baktılar. Ben hep demokrasilerin muhalefete de yaptırım rejimleri olduğunu söylemişimdir. İktidardaki bir kere iktidardan düşer ve ona bir kere şans verilir ‘acaba tekrar iktidara gelir mi’ diye ama muhalefet tekrar muhalefette kaldıysa onun yönetimi hemen değişir diye İngiltere’yi örnek gösteriyorum. İngiltere’de 3 parti seçimi kaybetti, hepsinin yönetimi değişti. Değiştirirler, değiştirmezler kendilerinin sorunu ama muhalefette de yaptırımı budur. Seçim kaybetmiş olarak çıkıyorlardı ama zafer kazanmış gibi bizim karşımızda duruyorlardı. Yine seçimi kaybedenler, hiç seçimi kaybetmemiş gibi bize sürekli akıl veriyor, bizim yanlış yaptığımızı söylüyorlardı. Biz sizin gibi yapsak, ya yüzde 13 alırız, ya yüzde 25 alırız, ya yüzde 11 alırız. Niye biz daha fazla alıyoruz; sizin gibi yapmadığımız için. Seçime girmişsiniz, politikaları millete anlatmışsınız, politikalarınıza millet sandıkta oy vermiş, biz gelmişiz politikalarımızı uygulayacağız, bize diyorsunuz ki ‘niye o politikaları uyguluyorsunuz?’ Biz millete onu söz verdik, onları uygulayacağız” değerlendirmelerinde bulundu.