Başbakan Ahmet Davutoğlu, "CNN International" kanalında gazeteci Christiane Amanpour'un sorularını yanıtladı.
"Suriye'de, Beşar Esed'li bir geçiş sürecinin olabileceğini savunanlara" yönelik soru üzerine Davutoğlu, ABD ve Türkiye'nin müttefiki diğer ülkelerin bu görüşte olmadıklarını söyledi.
Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti: "Asıl soru, Esed'in nasıl ve ne kadar kalacağı değil, Esed'in nasıl ve ne zaman gideceğidir. Çözüm oldukça açık. Bir gün, milyonlarca Suriyeli sığınmacı, ülkelerinde barış olduğunu düşünerek geri dönmeye karar verecektir. Fakat Şam'da Esed iktidarı devam ederse, Suriyeli sığınmacıların geri döneceklerini düşünmüyorum. Ülke ülke bir stratejiye ihtiyaç var ama Suriyeliler için daha da önemli olan tünelin sonundaki ışığın ne olduğudur".
"PKK'YA YAPILACAK HİÇBİR YARDIMI HOŞ GÖRMEYECEĞİZ"
Suriye'de, ABD'nin, DAEŞ'e karşı PYD'ye destek vermesiyle ilgili Türkiye'nin hassasiyetinin nedenlerine dair soru üzerine Davutoğlu, Kürtlerle PYD'nin ayrıştırılması gerektiğini vurguladı.
Amanpour'un "Sahadaki tek savaşçı PYD güçleri, savaşmak isteyen bir tek onlar" yönündeki yorumu üzerine de Davutoğlu, şunları kaydetti:"Bu doğru değil. Mesela, Özgür Suriye Ordusu DAEŞ'e karşı savaşıyor. Onları silahlandırabiliriz. Ruslar, Özgür Suriye Ordusu'nu bombalıyor fakat sahada bir diğer Kürt grubu olan peşmergeler var. Kobani'nin DAEŞ'ten kurtarılması için sınırlarımızı peşmergeye açtık. Türkiye üzerinden Kobani'ye gidip orayı kurtardılar. Eğer ABD, sahada DAEŞ'e karşı mücadele eden Kürtleri silahlandırmak istiyorsa biz hazırız, fakat PKK teröristlerini değil. Irak'ta Barzani veya peşmerge gruplarını silahlandırmak istiyorlarsa ve onlara DAEŞ'e karşı Suriye'ye geçmek için yardım etmek istiyorlarsa, biz yardıma hazırız. Herkes, PKK'nın şehirlerimize, köylerimize, sivil halkımıza saldıran bir terör örgütü olduğunu, Suriye'de ve Irak'ta, PKK bağlantılı hiçbir gruba yapılacak yardımları tolere etmeyeceğimizi ve bunu durdurmak için her türlü önlemi alacağımızı anlamalı".
"ANAHTAR KELİMELERİMİZ SAMİMİYET, İTİDAL, İSTİKRAR"
Davutoğlu, 1 Kasım'daki Genel Milletvekili Seçimleri'nde, AK Parti'nin oy oranını artırmasına yönelik soru üzerine, "Terörle mücadele ettik ve ekonomik tedbirler aldık. Yeni seçim beyannamesi hazırladık. Bütün bunların yanında, buradaki anahtar kelimeler, samimiyet, itidal ve istikrar" ifadesini kullandı.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik yurt içi ve yurt dışında getirilen eleştirilerle" ilgili soru üzerine Davutoğlu, "Tabii ki herkes bizi eleştirebilir fakat bu gerçeği yansıtmaz" dedi.
Seçimlerin, yüzde 85'lik katılımla gerçekleştiğini ve oy kullananların neredeyse yarısının AK Parti'ye oy verdiğini hatırlatan Davutoğlu, "otoriterleşme" eleştirileri hakkında da, "Seçimlere 20 siyasi parti katıldı. Herkes siyasette kendi pozisyonunu ortaya koyuyor. Kimsenin bir şeyi yapması engellenmedi" şeklinde konuştu.
Türkiye'deki basın özgürlüğüyle ilgili olarak da Davutoğlu, şöyle konuştu:"1990'larda bir akademisyenken, köşe yazarlığı yapıyordum. Basın özgürlüğü ve entelektüel özgürlük benim için kırmızı çizgidir. Eğer bir gazeteciye, köşe yazarına ya da entelektüele bir saldırı olursa onları ben savunurum. Buna garanti veriyorum. Fakat bir örnek vereceğim ve bu örneğin cumhurbaşkanına hakaretle falan ilgisi yok. Bir dergi 2 Kasım tarihinde, 'İç savaş çıkacak" başlığıyla yayımlandı. Bu gazetecilik faaliyeti mi yoksa kışkırtma mı?".
"ÖNÜMÜZDEKİ İKİ HAFTADA YENİ REFORMLARI AÇIKLAYACAĞIZ"
Türkiye'de birçok alanda yapılması gereken çok şeyin bulunduğunu belirten Davutoğlu, yeni reformlarla ilgili hemen faaliyete geçeceklerini söyleyerek, "Yeni ekonomik ve siyasi reformları önümüzdeki iki haftada açıklayacağız" diye konuştu.
Başkanlık sistemiyle ilgili olarak "Biz asla daha çok güç demedik" diyen Davutoğlu, "Bugün, parlamentoda anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip değiliz. Yeni anayasa için tüm siyasi partilerin liderleriyle görüşeceğim" ifadelerini kullandı.
Anayasanın neden değişmesi gerektiğiyle ilgili soru üzerine Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz daha açık bir sistem istiyoruz. Mevcut sistem iyi işlemiyor çünkü askeri bir darbenin ürünü. İktidar partisinin genel başkanı olarak birey hakları, özgürlükler, çoğulculuk ve güçler ayrımına dayanan yeni anayasa için tüm muhalefet liderleriyle görüşeceğim. Eğer ABD'deki başkanlık sistemi otoriter değilse, Türkiye'deki başkanlık sistemi de otoriter olmayacaktır. Eğer Almanya'daki parlamenter sistem otoriter değilse Türkiye'deki parlamenter sistem de otoriter olmayacaktır. Burada temel sorun sistem değil, zihniyettir. Yeni siyasi kültür, yeni siyasi söylem, yeni siyasi yaklaşım, işte bu yeni Türkiye. Herkes izliyor olacak. Tabii ki herkesin izlemeye hakkı var. Biz yapacağız, siz göreceksiniz."