AK Parti Ağrı İl Başkanlığı tarafından İçişleri Bakanı Efkan Ala, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın katılımıyla “Türkiye Barışıyor, Türkiye Büyüyor” konferansı düzenlendi.
Konferansa İçişleri Bakanı Efkan Ala, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, AK Parti Ağrı milletvekilleri Ekrem Çelebi, M. Kerim Yıldız ve Fatma Salman, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, İl Başkanı Abbas Aydın, AK Parti Ağrı Belediye Başkan Adayı Hasan Arslan, STK temsilcileri, il ve ilçe teşkilatıyla çok sayıda vatandaş katıldı. Konferansta konuşan İçişleri Bakanı Ala, "Türkiye'nin ilerlemesine, milletimizin birliğine, dirliğine ağır bunalım olarak gelmiş, girmiş olan temel başka bir sorunumuzu da ele aldık. Bunu da çözüm süreciyle Allah'ın izniyle nihayetlendireceğiz, kararlıyız, sonuçlandıracağız. 2002'den beri Türkiye'de önemli devrimlere imza atmış kadronun elemanlarıdır. Önceki iktidarlar döneminde Türkiye hak ettiği yere gelmedi. Yurt dışında bir mesele olduğu zaman Türkiye'nin o meselenin konuşulduğu masanın etrafında oturmadı. Sürekli, alınan kararları uygulamak durumunda kaldı. Türkiye, ne zaman temel problemlerinden birini masaya yatırsa ve o temel problemlerinden birini çözmeye çalışsa hem içeriden hem dışarıdan birtakım ön kesmelere maruz kalmıştır. Türkiye'nin temel probleminin çözümünde mevcut sistemi değiştirdik. Bunun en tipik örneğini işte burada görüyoruz. Başı açık, başı örtülü kardeşim yan yana oturuyor. Türkiye'de hiç olmayacak bir problem üretildi ve yıllarca üniversitelerde başörtülü insanlar üniversiteye alınmadı. Bunun hiçbir mantığı yok. AK Parti hükümetleri, Türkiye'de etnik kökene dayalı çatışma ortamı yürütülmesi sorununa el attı” dedi.
ALA’NIN SUNUMU
Bakan Ala, “CHP'nin ne dediğinin bir önemi yok. Onlar, problemden beslenen, bataklıktan beslenen bir anlayışın temsilcileridir. Dönüşmedikleri sürece onların Türkiye'de yerleri yok. Yerleri, işte milletimizin koyduğu yerdir. 37. sizler öyle bir sonuçla seçim yaptınız ki hep birlikte belediye başkanlığı seçimlerinde 37 ilde yüzde 10 barajının altında kaldı bu zihniyet. Onun için millet bu sorunu çözmüştür. Bize kendi sorunlarını, problemlerini çözme yetkisi vermiştir. Sizlerin verdiği oylardan sonra Ankara'ya gidip, Ankara'da o sistem, statüko ve onun müttefikleriyle işbirliği yaparak, sizin aleyhinize kararlar alan bir kadro değiliz. Çözüm sürecini kararlılıkla yürüttük. Türkiye'nin ilerlemesine, milletimizin birliğine, dirliğine ağır bunalım olarak gelmiş, girmiş olan temel başka bir sorunumuzu da ele aldık. Bunu da çözüm süreciyle Allah'ın izniyle nihayetlendireceğiz, kararlıyız, sonuçlandıracağız. Etnik kökene dayalı kültürel hakların yoksunluğunun ortaya çıkaracağı problemin AK Parti tarafından çözülmesinden endişe duyuldu. Problem, AK Parti eliyle çözülürse AK Parti'yi, bu hareketi bir daha sandıkta yenmek mümkün olmayacak. Türkiye'nin önünü kesmek mümkün olmayacak. Biz birlikte olduğumuzda bakın tarihe, Osmanlı gibi yedi düvele hükmeden bir medeniyeti inşa ettik mi, ettik. Biliyorlar ki birlikte olursak 'yine kendi problemlerini çözer ve yola devam ederlerse aynı güçlü şekilde, aynı kültürel atmosfer içerisinde bizim karşımıza çıkarlar ve biz burada çok büyük zorluk çekeriz’ diyerek. Onun için böyle taarruzlarda bulunuyorlar. Bize çok ağır saldırılar oldu çünkü ara bulucuları, aracıları devre dışı bıraktık ve kendimiz Türkiye'nin en temel problemini çözeceğiz' diye inisiyatif aldık. Bu nedenle çeşitli görüşmeler, değerlendirmeler yapıyoruz. Bu arada alacağımız inisiyatifleri sizlerle paylaşıyoruz, bir kısmını da paylaşmadan yolumuza devam ediyoruz ve sonuçta elde edeceğimiz pozitif sonucu nihayetlendirip, sizlerle paylaşacağız. O zaman göreceksiniz ki Türkiye, gerçekten dönüş alınamaz ivmeyle yoluna, kalkınmasına devam edecektir” şeklinde konuştu.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz ise, “Bir tek insanın hayatı, bütün milliyetçiliklerden, kavmiyetçiliklerden daha değerlidir. Dolayısıyla konuştuğumuz bu meselenin özünde insan var, insanın hayatı var. Bunu bilerek konuşmamız lazım. Gerçekten değerli olan yıkmak değil, yapmaktır, inşa etmektir. Gerçekten değerli olan öldürmek değil, kırmak değil, yaşatmaktır. Gerçekten cesur olan, kahraman olan insanlar sorun çıkaran insanlar değildir, sorunları çözen insanlardır. Biz bu anlayışla hareket ediyoruz. Çözüm süreci, aynı zamanda bir kalkınma sürecidir. 30 yıldır yaşadığımız bazı hadiselerden dolayı kaynaklarımızı iyi değerlendiremedik. Bugün gençlerimizin işsizliğinden bahsediyorsak, refah düzeyimizin arzu ettiğimiz noktada olmadığından bahsediyorsak bu çözüm süreciyle doğrudan ilişkilidir. Son 12 yılda AK Parti doğuya, güneydoğuya pozitif ayrımcılık yaptı. Buralara cumhuriyet tarihinde hiçbir dönemde olmadığı kadar yatırım yaptık. Geçmişte de aynı Türkiye'ydi, aynı kaynaklar vardı fakat geçmiş hükümetler bu kaynakları boş yere harcadı. Bu kaynaklar faize, ranta gitti. Son 10 yılda iyi yönetim sergileyerek istikrar içinde Türkiye'nin bu kaynakları, halkın gerçek ihtiyaçlarına yönelik kullanılmaya başlandı. 2002'de sizden toplanan vergilerin yüzde 86'sı faize gidiyordu. Türkiye'de istikrar güven ortamı sayesinde daha önce faize verilen paralar millete hizmet olarak dönmeye başladı. Birileri bu kadar rahatsız oluyorsa bir sebebi de budur. Geçmişte kaynakları kolayca kullanan kesimler yerine AK Parti, geniş kesimlere bu kaynakları harcamaya başladı, harcamaya da devam ediyor. Alevi, Sünni, Türk, Kürt, Laz, Çerkez demeden herkese hizmet götürüyoruz. Bizim millet anlayışımız, kavmiyetçilik, ırkçılık değil. Biz bunu, elimizin tersiyle itiyoruz. Ne bizim tarihimizde ne de maneviyatımızda bu var. Bizim milliyetçilik anlayışımız, herkesi kucaklayan bir anlayış. Bu vatan, devlet, millet ve bayrak hepimizin. Bir taraftan bütün kimliklere saygı duyacağız ama bir taraftan da kimlik siyaseti yapmayacağız. Bütün kimlikler başımızın tacı diyeceğiz. Özgürlük alanını sonuna kadar geliştireceğiz. Hak ve hürriyetlerimizi sonuna kadar geliştireceğiz. Başörtüsünden Kürtçe eğitime birçok adımlar atıldı ama bir taraftan da birliğimizi, beraberliğimizi koruyacağız. Asimilasyona ‘hayır’ diyeceğiz ama birliği, beraberliği de hep birlikte koruyacağız. Biz, yeni bir Türkiye inşa edeceksek hep birlikte bunu yapmak zorundayız. Birbirimizden ayrışarak, birbirimize ters bakarak güçlü bir Türkiye inşa edemeyiz. Bizim bir taraftan da çokluk içinde birliği yakalamamız lazım. Bir taraftan farklılıklarımız olacak ama bir taraftan da birliğimiz olacak. Tamamen farklılık dersek hepimiz birbirimizden ayrışırız. Tamamen birlik dersek o zaman da asimilasyona gidebilir iş. Bu seçim, yerel seçimin çok ötesinde anlam taşıyor. Bu seçimde Başbakanımıza saldıranlarla Başbakanımız, AK Parti'ye saldıranlarla AK Parti, çözüm sürecine saldıranlarla çözüm süreci arasında bir tercih yapmak durumundayız. Daha iyi bir gelecekle kargaşa, kaos, istikrarsızlık arasında bir tercih yapmak durumundayız. İnanıyorum ki Ağrı, bu tercihini çok şuurlu şekilde yapacak ve tüm Türkiye'ye bir ses verecek” diye konuştu.
‘BEN BİR TÜRK’ÜM, TÜRKÇE BENİM İÇİN NE KADAR KUTSALSA KÜRTÇE DE ALLAH’IN BİR AYETİDİR O DA O KADAR KUTSALDIR’
Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik de, “6 kere gittik 7 kere geldik diye övündüler. Aziz milletin verdiği iradeyi bir takım gruplara 6 kere kaptırdılar. Sizin bize verdiğiniz iradeyi kimseye teslim etmedik ve arkasında dimdik durduk. Övündüğümüz şey bizi millet getirdi millet de götürür. AK Parti büyük bir irade ile birlikte bu milletin duygudaşlığı, kaderdaşlığı, tarihdaşlığını yeniden inşa etti. Türkiye'de Cumhuriyetçilik adı altında cumhurun kendisini tehdit eden bir rejim kurdular. Kürdün hakkını gasp ettiler, Kürdün dilini yasakladılar. Dindarın hakkını gasp ettiler, dinini yaşamasını yasakladılar. Alevinin, Sünni’nin Sünni olmasını yasakladılar. Milletin sesini kıstılar. Maalesef bizim coğrafyamızda Kürt kardeşlerimiz Allahın bir ayeti alarak yaratılan dillerini bu ülkede uzun zaman konuşamadılar. Biz şuna inanıyoruz. Ben bir Türk’üm, Türkçe benim için ne kadar kutsalsa Kürtçe de Allah’ın bir ayetidir o da o kadar kutsaldır. Bütün diller insanlığın ortak mirasıdır. Çünkü birinin dilini yasaklıyor sadece etnik gruba değil insana düşmanlık yapıyorsun. Türkiye'de Kürt milleti yok edilmek ve asimile edilmek istendi. Kürtçe konuşması yasaklandı. Şimdi Türkiye'de demokratikleşmenin en önemli boyutu yasakların kaldırılmasıdır” ifadelerini kullandı.