Erzurum Sivil Toplum Platformu tarafından yapılan açıklamada Doğu Türkistan’daki zulme ve özellikle kadınların yaşadığı sistematik yok etmeye dikkat çekildi.
ESTP adına açıklama yapan Başkanı Saliha Coşkun; “Bugün, Çin Toplama Kamplarında tutulan ve zulüm gören kadınlar olarak sesleneceğiz size” diyerek yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi.
“Kadınların şiddet, savaş, tecavüz ve ayrımcılıkla mücadele ettiği bir dünyada bu 8 Mart’ta tüm dünya kadınlarının dikkatini Doğu Türkistanlı kadınlara çekmek istiyoruz. Çin, yakın zamana kadar sakladığı sistematik suçları ve ihlalleri artık gizleyemiyor. Doğu Türkistanlı kadınlara yönelik suçlar resmi ve sivil kuruluşların raporlarında delilleriyle ispatlanmış ve Birleşmiş Milletlerin ve dünya parlamentolarının önüne gelmiştir.
Bugün, Çin Toplama Kamplarında tutulan ve zulüm gören kadınlar olarak sesleneceğiz size. Onların duyulmayan sesi, uzanamayan elleri, bağlanan dillerinden dökülen sözcükler olacağız. Sözümüzü onlar adına söylüyoruz bugün.
Ey devlet liderleri, ey dini liderler, ey insanlık ailesi, ey Müslümanlar.
Bizler 8 yaşından 80 yaşına her yaştan Çin toplama kamplarında tutulan kadınlarız. Aramızda profesör, öğretmen, yazar, doktor, sanatkar, şair ve çeşitli iş ve meslek grubundan kadınlar var. Herhangi bir suçlama, yargılama, avukat tutma gibi bir işlem olmadan bir cezaevinden farksız olan toplama kamplarında tutuluyoruz. İşkence görüyoruz. Dayak yiyoruz, saçlarımız kazınıyor, aç ve susuz bırakılıyoruz. Sandalye veya yatağa zincirleniyor, elektrik şoku ile şoklanıyoruz. Binlerce kız kardeşimiz işkenceler sırasında hayatını kaybetti. Söylemesi çok zor ama tecavüze uğruyoruz. Kurtulan bazı kız kardeşlerimiz, tüm dünyaya nasıl sistematik cinsel saldırı altında olduğumuzu ve tecavüze uğradığımızı anlattı. Her gün Çince kitaplar okuyup marşlar ezberlemek zorundayız. Her gün “Yaşasın Xi Jinping!” gibi ifadeleri söylemek zorundayız. Bizler aynı zamanda köle işçileriz. Giydiğiniz giysileri ve kullandığınız bazı eşyaları gözyaşı ve acı içerisinde biz üretiyoruz. Bizim gözyaşımızdan ve kanımızdan üretilen bir ekonomi hiçbir topluma refah ve hayır olmaz. Lütfen böyle bir ekonomik ilişkiyi ve alışverişi reddedin.
Biz Doğu Türkistanlı Kadınlarız. Dünyanın en garabet projesi olan İkiz Aile/Akraba Projesi bizim üstümüzde uygulanıyor. Evlerimize zorla Çinli memurlar veya erkekler yerleştiriliyor. Bu kişiler evimizin içinde bir yandan bizi denetlerken bir yandan yatağımıza giriyor. Mahremiyetin, özel hayatın bu kadar pervasızca ihlali insanlık tarihinde nadir görülmüştür. Zorla Çinlilerle evlendiriliyoruz. İtiraz edersek toplama kampına götürülüp işkence ve tecavüze maruz kalıyoruz. Sevdiklerimiz, bu kamplarda ölenlerimizden haberdar değil.
İnancımızı, kimliğimizi, en temel hak ve özgürlüklerimizi yaşayamıyoruz. Karanlıktayız. Size bu acı dolu korkunç bir sessiz çığlıkla bu zulüm karanlığından sesleniyoruz. Lütfen toplama kamplarının kapatılmasını sağlayın. Özgürlüğümüz zalim Çinlilerin değil siz vicdan sahibi insanların elindedir.”