Afet Sigortaları Yasa Tasarısı'nın bir an önce yasalaşmasını bekleyen DASK, yasayla birlikte denetim ve takibinin artacağını ve sigortalı konut sayısının hızla yükseleceğini öngörüyor.
Ülkemizin yaşadığı en büyük doğa felaketlerinden olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin üzerinden 12 yıl geçti. Deprem ülkesi gerçeğinden yola çıkılarak Eylül 2000 tarihinde kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu'nun (DASK) yoğun çabaları ise Zorunlu Deprem Sigortası'nın gelişimine büyük bir ivme kazandırsa da 11 yılda ülkemizdeki sigortalı konut sayısı çok düşük oranlarda kalmaya devam ediyor.
DASK verilerine göre ülkemiz genelinde 13 milyon konut bulunurken bu konutların zorunlu olmasına rağmen sadece 3.5 milyonun sigortası mevcut. DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, "Afet Sigortaları Yasa Tasarısı"nın bu dönemde yeniden meclise gönderilerek en kısa sürede yürürlüğe girmesini beklediklerini belirterek, tasarının yasalaşmasının denetim ve takibinin artırılması için olumlu bir adım olacağını ve sigortalılık oranının hedeflenen düzeye gelmesine katkıda bulunacağını söyledi.
Marmara Depremi'nin 12'nci yılı sonrasında gelinen noktayı ve önümüzdeki döneme yönelik kurumun projelerini anlatan DASK Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, Türkiye'de yılın ilk altı ayında büyüklüğü 4'ün üzerinde 20 den fazla deprem yaşandığını belirterek "Bunların tamamına yakını küçük de olsa çeşitli maddi hasarlara neden oldu. Bu hasarlar, depremde hayatta kalmak kadar, deprem sonrasında ekonomik kayıpların uygun şekilde giderilmesinin de ne kadar önemli olduğunu gösteriyor" dedi.
DASK olarak bugün itibariyle zorunlu deprem sigortası kapsamına giren 3,5 milyon konuta sigorta teminatı sunduk. Bu rakam 11 yıl içerisinde 500 binden, 3,5 milyona çıkarak 7 kat büyüme gösterdi. Orta vadede zorunlu deprem sigortalı konut sayısını 5,5 milyona çıkarmayı amaçlıyoruz.
Yazıcı, gündemlerinin ilk sırasında ise Meclis'te bekleyen "Afet Sigortaları Yasa Tasarısı" olduğunun altını çizdi. Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) yaptırmanın kanunla zorunlu hale geleceğini ve konut sahiplerinin de elektrik, su gibi hizmetlerden yararlanması için mutlaka ZDS yaptırması gerekeceğini hatırlatan Yazıcı tasarının yasalaşmasının, denetim ve takibin artırılması için olumlu bir adım olacağını ve sigortalılık oranının hedeflenen düzeye gelmesine katkıda bulunacağını söyledi.
Öte yandan yaptırımlarla ZDS yaptırmanın kalıcı bir çözüm olmadığının da altını çizen Yazıcı, "Önemli olan, insanların olası bir depremde kayıplarının yerine yenisini koyamama riskine karşı, kendi istekleriyle sigorta yaptırma bilincine sahip olmaları. Asıl, zorlamayla değil, bilinçle hareket edilmesi gerekli. Ayrıca en büyük yaptırım temenni edilmez ama, depremden sonra oluşan hasarın teminatsız kalmasıdır" diye konuştu.
Yeni yasa tasarısıyla, DASK'ın ZDS dışında, Bakanlar Kurulu kararıyla başka teminatlar da verebilmesinin önü açıldığını ifade eden Yazıcı, "Sel, yer kayması, fırtına, çığ, dolu, don ve benzeri doğal afetler, terörizm, çevre kirlenmesi ve benzeri riskler kapsam içine alınabilecek. Aynı zamanda DASK tarafından sunulacak teminatlar ihtiyaca göre sigorta veya reasürans teminatı olabilecek. Fakat bu teminatlar hemen DASK kapsamında olmayacak. Bu teminatların verilmesi için sigorta şirketlerinin teminat verememesi veya teminat vermekte güçlük çekmesi ve bunun sonucunda Bakanlar Kurulu tarafından DASK'ı görevlendirmek üzere karar alınması gerekecek. Ama henüz alınmış bir karar yok" diye konuştu.
19 Mayıs 2011 tarihinde Simav'da meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki deprem sonrasında ZDS'ye ilginin altığına dikkat çeken Yazıcı, ilçenin bağlı olduğu Kütahya'da sigortalılık oranının depremden sonra yüzde 14'ten 18'e yükseldiğin belirtti.
Yazıcı, "Depremden önce Kütahya genelinde zorunlu deprem sigortası kapsamına giren 124 bin konutun sadece 18 bininin poliçesi bulunurken bugün bu sayı 22 bine çıktı. Poliçelerdeki ivmeyi, sigortalılığın yaygınlaşması açısından olumlu değerlendirmekle birlikte bu bilincin depremi yaşamadan önce oluşmasını daha çok temenni ediyoruz" dedi.
328 depremde 22.6 milyon TL hasar ödedi
Ülkemizde en yoğun kentleşmenin yaşandığı ve 4 milyon 416 bin 74 konutun yer aldığı Marmara Bölgesi, deprem sigortasına en fazla ilgi gösteren bölge. Bölgede, yüzde 35,5'lik bir oranla 1 milyon 567 bin 538 konut Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) yaptırdı.
Marmara Bölgesi'ni yüzde 29,9 ile İç Anadolu, yüzde 25,6 ile Ege, yüzde 19,6 ile Akdeniz, yüzde 19 ile Karadeniz, yüzde 16.5 ile Doğu Anadolu ve yüzde 14,2 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi izledi. Bugüne kadar Türkiye genelindeki 12 milyon 988 bin 669 konuttan sadece yüzde 27,2'si deprem sigortası yaptırdı. Ülkede 3 milyon 531 bin 987 binanın deprem sigortası bulunuyor.
Deprem sigortasına 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinde en büyük hasarın yaşandığı iller ilgi gösterdi. Bolu yüzde 58,5 ile en fazla sigorta yaptıran il olurken, yüzde 52,5 ile Düzce ikinci, yüzde 45,5 ile Yalova üçüncü olarak sıralandı. Kayıtlı 2 milyon 714 bin 462 konuta sahip olan ve büyük bir deprem beklentisi yaşanan İstanbul'da DASK'a olan ilgi yüzde 37,9'da kaldı. Kentte sadece 1 milyon 29 bin 588 binaya sigorta yaptırıldı. Bugüne kadar toplam 351 milyon 545 bin 804 lira prim toplanırken, meydana gelen 328 deprem sonrasında hasar sahiplerine toplam 22 milyon 659 bin 919 lira ödeme yapıldı.
Sigortalılık hala çok düşük
17 Ağustos depreminin 12'nci yıldönümünde deprem sigortalarıyla ilgili açıklama yapan TSRŞB Başkanı ve Anadolu Sigorta Genel Müdürü Mustafa Su, kuruluşundan bu yana geçen 11 yılda meydana gelen depremlerde DASK'ın (Doğal Afet Sigortaları Kurumu) gerek organizasyon, gerekse de finansal yeterlilik anlamında başarıyla çıkmış bir oluşum olduğunu belirtti.
Su, "Son yıllarda DASK tarafından yürütülen tanıtım çalışmalarının önemli ölçüde olumlu etkilerinin görmekle birlikte, yaklaşık yüzde 25 olan sigortalılık oranının hâlâ çok düşük düzeylerde kaldığı da bir gerçektir" şeklinde konuştu.
Yapılan bilgilendirme çalışmalarına ek olarak, zorunlu deprem sigortasının daha sağlam bir kanuni ve hukuki altyapı ile desteklenmesinin, arzu edilen sigortalılık oranına ulaşılmasına ilave katkı sağlayacağını söyleyen Mustafa Su, "Bu noktada kamu otoritesinin zorunlu deprem sigortasını yaptırmayanlara cezai yaptırım uygulama yönünde kararlı adımlar atması, her deprem sonrasında doğal afet ilanıyla zorunlu deprem poliçesi olan ile olmayan arasında bir fark bulunmuyormuş gibi bir yaklaşımın benimsenmemesinin sigortalılık oranını artıracak gelişmeler olacağını düşünmekteyiz. Sigorta şirketleri de gerek müşterilerini bilgilendirmek, gerekse de acentelerini zorunlu deprem poliçesi satışı yönünde teşvik etme konusunda üzerine düşen görevi mutlaka yapmalıdır" dedi.
Ulaşılması çok kolay primleri çok düşük
ZDS satışı, Türkiye'deki 30 sigorta şirketine bağlı yaklaşık 15.700 yetkili acente ve sigorta acentesi banka şubeleri tarafından yapılıyor. Sigorta şirketleri, ZDS yaparken bir anlamda aracılık görevini üstleniyor.
- Zorunlu Deprem Sigortası, primleri son derece düşük, erişilmesi kolay bir sigorta türü.
- Birinci deprem risk bölgesindeki 100 m² betonarme bir konut ayda sadece 12 TL'ye zorunlu deprem sigortasıyla güvence altına alınabiliyor.
- Zorunlu deprem sigortası poliçesi yenilemelerinde prim tutarı üzerinden yüzde 20 indirim yapılıyor.
- En az 8 dairenin bir arada yaptığı toplu başvurularda da yüzde 20 indirim uygulanıyor.