Yardımcı Doç. Dr. Mahmut Akpınar,Fethullah Gülen Hocaefendi’nin Kürt sorununun çözümüne yönelik çalışmaların örgütü telaşlandırdığını söyledi. Bu rahatsızlıktan dolayı, sadece Gülen Hareketinin değil, bölgedeki önemli din adamlarının da PKK tarafından karaladığını ifade eden Akpınar ;
“Marksist bir örgütün bölge üzerindeki uygulamaları sonucunda, bölgede din unsurunun etkisini yitirdiğini görebiliyoruz. Bu açıdan, örgüt Türk ve Kürt halkının ortak paydası olan din unsurunun yeniden canlanmasını istemiyor. Örgüt bundan dolayı bazı din adamlarını montajlarla, iftiralarla değersizleştirmeye çalışıyor.” dedi.
Sivil toplum kuruluşlarının bölgede pek fazla etkisinin olmadığını kaydeden Akpınar, bunun yerine eğitim faaliyetlerini yürüten bazı kurum ve kuruluşların mevcut olduğunu dile getirdi. Bu eğitim kurumlarının, geniş bir tabana yayılması ve örgütlü yapılanmalarından dolayı, PKK’nın bu yapılandan ciddi rahatsızlık duyduğunu ifade eden Akpınar şöyle konuştu:
“Örgütün eğitim faaliyetlerini hedef almasının nedenleri arasında, eğitilen bölge insanın dağa çıkamayacağını biliyor. O kurumlardan geçmiş birinin dini değerlere, ülkenin değerlerine sahip çıkacağı düşüncesi ile PKK siyasal faaliyetlerinde etkili olamayacağı endişesi içerisinde. Örgüt bu açıdan, eğitim faaliyetlerinin geleceğine zarar vereceği düşüncesinde ve karşısında. PKK, bölgeden bu dini faaliyetleri yürüten kişileri çıkararak stalinist bir baskı kurmayı hedefliyor. Dini unsurlar olmasın, var olanları da bir şekilde tehditle kaçıralım, düşüncesiyle bölgede baskı oluşturmayı hedefliyorlar. Amaçları kendi egemenlik alanlarını genişletmektir.”
“GECİKMİŞ BİR KÜRT ULUSALLAŞMA SÜRECİ MAALESEF PKK TEKELİNDE GERÇEKLEŞİYOR “
Türk uluslaşma sürecinde de İslam’dan önceki dine ait vurgular yapıldığını hatırlatan Mahmut Akpınar bu durumu, Kürt uluslaşma sürecinde de gördüğüne dikkat çekti. PKK’da İslam’ın Kürt kimliğini yıprattığı düşüncesinin hakim olduğuna işaret eden Akpınar;
“Şimdi gecikmiş bir Kürt uluşması yaşanıyor. Maalesef PKK bunu yapıyor. 21. yüzyılda bu ulaşlaşmayı yaparken Kürtleri Zerdüştlük Dini’ne döndürmeyi amaçlıyor. Ancak pragmatist ve popülist bir takım temellerle Kürt halkını yanında tutmayı amaç ediniyor. Samimi olmaksızın, bir takım imamlar çıkararak o insanlar üzerinde Kürtlerin hem Kürtçü damarlarını hem de dini duygularını tatmin etmeyi amaçlıyor.”ifadelerini kullandı.
Mahmut Akpınar, bazı aydınların KCK operasyonlarına gösterdiği tepkiyi de eleştirdi. KCK operasyonlarının bu aydınlar tarafından perdelediğini düşündüğünü kaydeden Akpınar şöyle konuştu:
"Bunlara, bazı beyaz aydınlar dediğimiz, sistemin kanını emen, sistemden sağladıkları avantajlarını sürdürmek için PKK ve KCK üzerinden ayrıcalıklarını sürdürmek eğilimlerindedirler. Bu liberal aydınların etkisinden yararlanan bir kısım aydınlarda o rüzgârın etkisi ile KCK’yı bilmeksizin, BDP’nin tanıtmalarıyla bu yapıyı ılımlı, şirin görme eğilimindedirler. Meselenin cemaate yansıtılmasına gelince bence orada bir saptırma var. Meselenin gerçek boyutlarını görmek istemeyenler hedef saptırıyorlar.”
PKK’nın uluslararası boyutları ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Akdoğan, Ortadoğu yapılandırılırken uluslararası güçlerin, ülkeler arasında anlaşmazlıklar çıkarmak için PKK’yı yeniden yapılandırdığını savundu.
Suriye ile İran’ın da bölgede müttefik olduğunu dile getiren Akpınar, Suriye’deki Esad Rejimi’nin ortadan kalkmasının bölgede en çok İran’a zarar vereceğini vurguladı. Suriye yönetimin değişmesinin ve demokratikleşmesi yolunda adımlar atılmasının bölgede Türkiye’nin varlığını güçlendireceğini anlatanMahmut Akpınar, “Suriye'nin toplumsal yapısı Türkiye’ye yakındır. Dolayısıyla, İran’ın ve Suriye yönetiminin bu ülkede bir değişimin yaşanmasını sağlamak isteyen ülkelere karşı tavır alması, yaptırım kullanması anlaşılabilir bir şeydir.” yorumunda bulundu.