Suriye'deki insani kriz, üçüncü yılında devam eden çatışmalarla korkunç boyutlara ulaştı. Çaresiz halk, bombardımandan kurtulsa bile bu kez ağır kış koşullarının yanı sıra Beşşar Esed güçlerinin ablukasının neden olduğu açlıkla da boğuşuyor. Geçtiğimiz yıl ağustos ayında Suriye'nin başkenti Şam'da düzenlenen kimyasal saldırı sonrası ABD askeri müdahale sinyali vermiş, ancak bu girişim, Esed rejiminin 'şaşırtan' kimyasal stokları imha kararıyla rafa kaldırılmıştı. O tarihten bu yana Suriye'deki katliamlar 'konvansiyonal silahlarla' işlenmeye devam ederken, 2011'de başlayan savaşta hayatını kaybeden insan sayısının 150 bini geçtiği tahmin ediliyor.
YÜKÜN YÜZDE 97'Sİ KOMŞULARDA
Diğer taraftan ülkelerini terk edebilen 2,3 milyon Suriyeli mültecinin dramı, yabancı topraklarda varoluş mücadelesine dönüşüyor. Komşu ülkeler Ürdün, Lübnan, Türkiye, Irak ve Mısır, 2,3 milyon mültecinin yüzde 97'sini ağırlıyor. Bu rakam, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne (UNHCR) ulaşan kayıtlar. Onun ötesinde yurtsuz yüz binlerce Suriyeli ise sınırlarının dışında herhangi yardım almadan hayatta kalmaya çalışıyor. Suriye'ye komşu ülkeler sığınmacılara kapısını açmaya devam ederken, 'Büyük Kale' Avrupa'da ise tam bir mülteci utancı yaşanıyor. UNHCR, Avrupa Komisyonu ve İngiltere Mülteci Konseyi, Suriye'deki iç savaşın neden olduğu krizin olağanüstü bir durum olduğunun kabul edilmesi ve göçmenleri Avrupa'nın dışında tutmak için uygulanan 'kale' politikalarının gevşetilmesi konusunda Avrupalı liderleri açıkça uyarıyor. BM'nin bu çağrısı, acil sığınma ihtiyacı bulunan 30 bin Suriyeli'ye yardım için harekete geçilmesini de içeriyor. Bu arada ülkelerindeki savaş ve çatışmalardan kaçarak Avrupa ülkelerinde sığınma hakkı arayanlar sadece Suriyeliler değil. Afganlar, Somalililer ve Eritreliler de tehlikeli yolculukları göze alarak Avrupa'ya gitmeye çalışan çaresiz mülteci çoğunluğun içinde yer alıyor.
YARDIMIN YARISI BİLE TOPLANMADI
Öte yandan Suriye'deki trajediyi uzaktan izleyen dünya, insani yardımda da sınıfta kaldı. Önceki gün Kuveyt'te düzenlenen 2. Uluslararası Suriye Donörler Konferansı'nda Suriye için 2,4 milyar dolar toplandı. Ancak bu rakam, BM'nin acil ihtiyaç olarak açıkladığı 6.5 milyar dolar hedefinin yarısı bile değil. Toplantıda, ev sahibi ülke Kuveyt 500, ABD 380, İngiltere 164, Japonya 120, Norveç 75, Suudi Arabistan ve Katar 60'ar, İsveç 35, Almanya 30, Danimarka 18, İrlanda 16,3, Irak 13 milyon dolar, Finlandiya 7 ve Lüksemburg 5 milyon euro bağış yapacağını bildirdi.
Sınırdaki tellere daha büyük yatırım
Son iki yıl içinde Avrupa Komisyonu sınır kontrollerini desteklemek için 228 milyon euro sağladı. Türkiye-Yunanistan sınırı tel örgülerle çeviren uygulama için 'cömert' bütçeler ayrılırken, aynı dönem içinde mültecileri alma çabalarını destekleyen Avrupa Mülteci Fonu'na ise sadece 20 milyon euro tahsis edildi. Avrupa'nın barikatlarını aşabilenlerin birçoğu, sığınmacılara en fazla yardım sağlayan İsveç ve Almanya'ya yöneldi. 2013 yılının ekim ayının sonuna kadar İsveç 20 bin 490, Almanya ise 16,100 yeni sığınma talebi aldı. Yunanistan, İtalya ve Kıbrıs'ta binden az kişi sığınma talebinde bulundu.
Türkiye'deki mülteci nüfusu AB'dekinin 10 katı
Suriyeli mültecileri gündemlerine dahi almayan Avrupa Birliği (AB) ülkelerine açık mesaj veren UNHCR Başkanı António Guterres, İngiliz The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada, çatışmalardan kaçarak Türkiye, Ürdün gibi komşulara sığınan Suriyeli mültecilere kapı açılmazsa çok büyük bir siyasi ve insani felaket yaşanacağını söyledi. 'Suriye'ye komşu ülkelerden sınırlarını açık tutmalarını isterken, Avrupa'ya kaç Suriyelinin sığınabildiğini düşününce çok rahatsız oluyorum' diyen Guterres, şuana kadar en az 600 bin mülteci kabul eden Türkiye'nin tek başına, tüm AB ülkelerindeki toplam Suriyeli sayısından 10 katı daha fazla kişiyi topraklarında barındırdığına da dikkat çekti. Resmi rakamlar ise 64 bin Suriyelinin (ülkeyi terk edenlerin yüzde 2,4'ü) Avrupa'ya sığınma başvurusunda bulunduğunu gösteriyor. BM Mülteciler Yüksek Kurulu Temsilcisi Carol Batchelor'a göre, gelecek yıl Türkiye'deki Suriyeli mülteci sayısı 1,5 milyonu bulabilir.
18 AB ülkesinden hiç ses çıkmadı
- Sadece 10 Avrupa Birliği üyesi ülke Suriyeli mültecilere yerleşim yeri ve insani kabul yerleri sundu.
- Almanya 10 bin mülteci ya da AB'nin toplamda verdiği sözün yüzde 80'ini alma sözü verdi.
- Almanya haricinde, kalan 27 AB üyesi devlet Suriye'den sadece 2 bin 340 mülteci almayı teklif etti.
- Fransa sadece 500 kişi ya da Suriye'den kaçan toplam kişi sayısının yüzde 0.02'sini almayı önerdi.
- İspanya sadece 30 kişi ya da Suriye'den gelen mültecilerin yüzde 0.001'ini almayı kabul etti.
- 18 AB üyesi devlet - İngiltere ve İtalya da dahil - hiç yer teklif etmedi.
Bu ayıp karşısında başınızı öne eğin
Uluslararası Af Örgütü'nün, geçtiğimiz ay yayımladığı rapor, Avrupa'nın utanç karnesini gözler önüne seriyor. Rapor, Avrupa Birliği (AB) üyesi devletlerin Suriyeli en savunmasız mültecilerin sadece 12 binine kapılarını açtığını detaylı bir şekilde ortaya koyuyor. Bu sayı ülkeyi terk eden 2.3 milyon kişinin sadece yüzde 0.5'ini oluşturuyor. Resmi rakamlar ise 64 bin Suriyeli'nin (ülkeyi terk edenlerin yüzde 2,4'ü) Avrupa'ya sığınma başvurusunda bulunduğunu gösteriyor.
BAŞARAMADILAR
Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty'nin 'AB, hayatlarından başka her şeyi kaybetmiş olan mültecilere güvenli bir sığınak temin etmekte başarısız oldu. Bütün Avrupalı liderler başlarını utançla öne eğmeli' dediği durum, Avrupa'ya umut yolculuğuna çıkan Suriyelilerin dramını özetliyor. 'Büyük Kale' Avrupa'ya gitmeye çalışan Suriyelilerin birçoğu güvenlik güçleri tarafından şiddetle geri püskürtülüyor veya acınası koşullarda haftalarca alıkonuluyor.
Toplama kampından farksız!
AB'ye geçiş sağlayan iki ana kapı Bulgaristan ve Yunanistan'da. Geçen yıl 11 bin 600 mültecinin Türkiye üzerinden giriş yaptığı Bulgaristan'da en büyüğü Harmanlı'da olmak üzere 3 ayrı merkez var. Harmanlı, aslında tam anlamıyla kapalı bir alıkonma merkezi. Yer yetersizliği nedeniyle bazı insanlar koridorlarda ya da caddelerde uyumak zorunda kalıyor. Çok kirli koşullarda yaşamaya çalışan mülteciler için yiyecek, yatak, temiz su ve ilaca ulaşmak neredeyse imkansız.
100 KİŞİYE BİR WC
Birçok kişi tıbbi bakıma ve psikolojik desteğe muhtaç. Bunlar arasında çatışmada yaralananlar ve ruh sağlığı ile ilgili sorunlar yaşayanlar var. Yoksulluk ve yolsuzluğun kol gezdiği ülkede sığınmacılara hiç gıda yardımı yapılmıyor, onun yerine kişi başı günlük 1.5 dolar ödeniyor. Bununla da ancak bir litre süt ya da bir kilo patates alınabiliyor. 80-100 kişi tek bir tuvaleti kullanıyor, kanalizasyon sistemi çökmüş durumda. İnsani olmayan şartlarda tutulan Suriyeliler bir yandan da ülkedeki ırkçıların hedefinde. Ataka Partisi'nden Magdalena Tasheva, Suriyeli mülteciler için 'terörist', 'barbar', 'katil' gibi ithamlarda bulunmuştu. Birçok mülteci, Bulgaristan'ı, Fransa, Almanya ya da İskandinav ülkelerine geçiş için kullanmak istiyor.
Yunan polisi denize atıyor
Suriyeli mülteciler, Yunanistan kıyılarında hayatlarını tehlikeye sokan 'geri itmeler' nedeniyle çok kötü muamelelere maruz kalıyor. Olaylara tanık olan mültecilere göre, yüzlerini kaplayan bereler takan ve silahlarını doğrultan Yunan polisi ya da sahil güvenlik güçleri, Suriyelilerin kişisel eşyalarını alıyor ve bu insanları Türkiye'ye geri gönderiyor. Geçtiğimiz aralık ayında Türkiye kıyılarına vuran Suriyelilerin cesetleri de durumun vahametini ortaya koyuyor. Bu olaydan kurtulan bir genç, yaşadıkları vahşeti şöyle anlatıyor: 'Suriye'den İsveç'e gitmek için yola çıktık. Yunanistan'ın bir adasına varınca komandolar bizi yakaladı. Tüm eşyalarımızı aldılar. Türkiye yakın bir mesafade bizi denize attılar.' Yakın bir tarihte yaşanan bir başka olayda ise Meriç'i geçerek Yunanistan'a giden 150 Suriyeli mültecinin bir minibüse doldurulup Türkiye'ye geri gönderildiği iddia ediliyor. Yunanistan'daki Suriyeli mültecilere karşı artan ırkçı tutum siyasiler tarafından da destek buluyor.
Akdeniz'de can pazarı
Her yıl Akdeniz'i geçmeye çalışırken yüzlerce kişi ölüyor. 2013'ün ilk 10 ayında Suriye'den 10 bini aşkın mültecinin İtalya kıyılarına ulaştığı bildiriliyor. Af Örgütü'nün konuştuğu Avad isimli gencin hikayesi tüyleri diken diken ediyor: 'Gemide 400 kişi vardı. İnsanlar yüzeyde kalmak için cansız bedenlere ve gemi enkazına tutunuyordu, diğerleri ise can yelekleri için kavga ediyordu. Annemi ve diğer akrabalarını kaybettim.'