Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, sözde ermeni soykırımı iddialarına karşı basın açıklaması yaptı.
Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi Mavi Salonda öğrencileriyle birlikte açıklama yapan Doç. Dr. Kürkçüoğlu, hiçbir tarihi temeli olmayan 14 Nisan 1915 sözde Ermeni soykırımının tarihen gerçek dışı ve hayal mahsulü iddialar olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Kürkçüoğlu, “Ermenilerin propagandası ile soykırım iddiasını ve her 24 Nisan’da dünya kamuoyunu aldattıkları gibi, 24 Nisan 1915’de “Sevk ve İskan Kanunu” çıkarılmamıştır. 1- 15 Nisan 1915’de 10 bine yakın Van’ın yerli Müslüman ahalisinin Taşnak Ermeni çeteleri tarafından katledilmesi üzerine Osmanlı hükümeti çıkardığı bir kanunla Taşnak, Hınçak, Ramgavar gibi Ermeni cemiyetleri kapatarak yöneticilerini tutuklamıştır. Alınan bu tedbirler de etkili olmayınca Ermeni çetelerinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da Müslümanlara yönelik katliamlarını sürdürmesi üzerine, Osmanlı Hükümeti 27 Mayıs 1915’de “Sevk ve İskan Kanunu”nu çıkarmak zorunda kalmıştır.” dedi.
Atatürk Üniversitesi öğretim üyeleri olarak Türk- Ermeni ilişkileri üzerine yaptıkları bilimsel ve akademik çalışmalarla 1914- 1919 yılları arasında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da asıl katliama uğrayanların bölgenin gerçek sahipleri olan Müslüman Türkler olduğunu belgelerle açıkladıklarını belirten Atatürk Üniversitesi Türk- Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu, “Bilimsel veriler ve toplu mezar kazı çalışmaları neticesinde ortaya çıkarılan bulgulara dayanarak Ermeni sorunun tarihi bir sorun olduğunu ispatlamışlardır. Ermenistan Kafkasya’da bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdürmesi, Türkiye ve komşularıyla iyi münasebet kurmasına bağlıdır. Türkiye, Ermenistan’a tarihin her döneminde dostluk elini uzatmış ve iyi komşuluk münasebetlerinin kurulması için Kafkasya’nın güvenlik ve istikrarı açısından büyük önem arz eden bir ülkedir. Ermenistan, Rusya ve Batılı Devletlerin bölgedeki taşeronluk görevini terk ve işgal ettiği Azerbaycan topraklarını tahliye ederse, şüphesiz Kafkasya’daki çatışmalar sona erer, bölgedeki istikrar huzur ve barış gelir. Tarihi bir gerçektir ki kin ve nefrete dayalı politikalar kesinlikle iflasa mahkumdur.” diye konuştu.