Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz gecesi vatandaşlara kurşun sıkan, ambulansları tarayan hainlerin mağduriyetten bahsettiğini belirterek, “İfadelerine itibar etseniz, hepsi darbecilere karşı savaşmış, mücadele vermiş, asla ihanetin içerisinde yar almamış. FETÖ’yu hayatlarında duymamış, örgütle hiçbir bağlantıları olmamış. Yalancının mumu nasıl yatsıya kadar yanarsa bunların yalanları da tek tek ifşa oluyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen 14 Mart Tıp Bayramı Programında konuşma yaptı. Terörün insanlığının olmadığını, bağrından çıktığı, ekmeğini yediği, vergisi ile okuduğu milletine silah sıkan birinden insanlığın beklenmeyeceğini kaydeden Erdoğan, “Amaca götüren her yolu meşru gören bir zihniyetin ahlakı, ilkesi olabilir mi? Vatanının bir dolara satacak kadar alçalan birinde namus, onur, haysiyet kalır mı? Kendi silah arkadaşlarını dahi kalleşçe, alçakça katleden bir caniden artık ne bekleyebilirsiniz? Hainin ne insanlığı olur, ne de arkadaşlığı. Aklını hoca kılıklı şarlatana zimmetlemiş birinin ne ahlakı kalır ne de namusu. Neymiş, o aklını kaybetmiş olanlara şah damarından daha yakınmış. Bu bir şirktir, Allah’a ortak koşmaktır. Bize şah damarından daha yakın olan sadece Allah’tır. Böyle bir iddiada bulunmak Allah’a eş koşmaktır. Bu Kuran da tespit edilmiş bir hükümdür. Öyle buyuruyor rabbimiz. Bir terör örgütüne militan olmayı, bu millete asker olmaya tercih eden birinde; onurda, ilkede kalmaz. Bunun için Atalarımız ‘kork Allah’tan korkmayandan’ demiştir. Bir insanda Allah korkusu yoksa onun yerini başka şeyler doldurmuşsa, düşmanın dahi yapamayacağı ihanetleri, alçaklıkları, katliamları işlemekten bunlar çekinmez. 15 Temmuz gecesi buna defalarca şahit olduk” diye konuştu.
15 Temmuz gecesi, Ankara ve İstanbul’daki yaralıları almaya giden sağlık görevlilerine gerçekleştirilen saldırılara değinen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“İfadelerine itibar etseniz, hepsi darbecilere karşı savaşmış, mücadele vermiş”
“Ambulanslarımız kurşunlandı. Gazilerimiz arasında 4 kahraman doktorumuz da bulunuyor. O gece insanımıza kurşun sıkan, ambulansları tarayacak kadar gözü ve gönlü kararmış bu tiplere bakıyorsunuz, her gün utanmadan, sıkılmadan mağduriyetten bahsediyorlar. İfadelerine itibar etseniz, hepsi darbecilere karşı savaşmış, mücadele vermiş, asla ihanetin içerisinde yar almamış. FETÖ’yu hayatlarında duymamış, örgütle hiçbir bağlantıları olmamış. Yalancının mumu nasıl yatsıya kadar yanarsa bunların yalanları da tek tek ifşa oluyor. Kaçarken imha ettiklerini sandıkları kayıtlar, bu teröristlerin ihanetini nasıl acımasızca insanımıza kurşun sıktığını ortaya koyuyor. Yanımdaki korumalarımı gelip buldukları odada kurşunlamak suretiyle 2 polisimi şehit ettiniz, 2 bayan polisimi oralarda yaralayacak kadar alçak ve adisiniz. Ne yaptı o polisler size? Bu çevrede olanlar, F-16’lar ile bombaladılar, helikopterlerden yağdırdılar bombaları. O savunmasız insanların ellerinde Türk bayrağından başka ne vardı? Dillerinde şehadetten başka ne vardı?. Onlar Türk bayrağı ile beraber o yürüyüşü yaparken, onlar tekbir getirirken, onlar demokrasiye doğru yürürken, onlar yukarıdan bombaları yağdırıyor. 15 Temmuz gecesinin kayıtları aynı zamanda ülkemizin ve milletimizin nasıl büyük bir badire atlattığını bizlere ispat ederken, ne kadar inançlı, güçlü bir millet olduğunu göstermesi bakımından da çok önemliydi. Ben milletimle iftihar ediyorum. Böyle bir millete hizmet etme görevini bana lütfettiği için Allah’a hamdediyorum.”
“Canınız pahasına sağlık hizmeti sundunuz”
15 Temmuz hain darbe kalkışmasında, sağlık görevlilerinin yapmış oldukları kahramanlıklara dikkat çeken Erdoğan, 15 Temmuz gecesinin kayıtlarının aynı zamanda ülkemizin işgal teşebbüsü olduğunu anlattığını söyledi. Milletin direnişi, gözü pek sağlık görevlilerinin destekleriyle 15 Temmuz darbe girişiminin bertaraf edildiğini vurgulayan Erdoğan, “Vatandaşlarımız tankın önüne dikilip, göğüslerini mermilere siper ederken, sizlerde canınız pahasına sağlık hizmeti sundunuz. Kaçmadınız. Onları hastaneye yetiştirdiniz. Bu fedakarlıklarınızı unutmak mümkün değil. Sizler bunu zaten ahdinize, yemininize sadık kalarak yaptınız. Birileri bunu yapmayabilirdi. Yapmayanlar da olabilir ama siz yaptınız. Tıpkı 14 Mart 1919’da işgale karşı bayrak açan tıbbiyeliler gibi vatanınız için, bağımsızlığımız için, geleceğimiz için yaptınız. Özellikle Ankara ve İstanbul’daki bazı hastanelerimizin imkanlarının çok ötesinde gayretler sarf ettiklerini biliyorum. Hemen yakınlarımızda bulunan ihanet çetesinin sahip olduğu bir hastanede kapılarına gelen yaralılara ‘kimin için yaralandıysanız gidin tedavinizi o yapsın’ diyecek kadar insanlıktan çıkanların olduğunu da iyi biliyorum. Şuan da ne öyle bir hastane var, ne de bu sözü söyleyenler artık bu kutsal unvanı kullanamaz, kullanamıyor. Birileri de gelip bize, işte onun herhangi bir şeyi yok, o şöyleydi, böyleydi. Kusura bakmasınlar. Acırsanız acınacak hale gelirsiniz. Bunlar bize bunu yaptılar. Arada fireler olabilir. Öncelikle o gece bizim gazilerimize, bizim şehitlerimize o kapıları kapatanlar bunun hesabını verecek. Eğer vermezse biz bunun hesabını veremeyiz. Bu vesile ile 15 Temmuz gecesi meydanlarda, sonrasında hastanelerde bu ülke için nöbet tutan, 14 Mart ruhuyla işgalcilere direnen tüm sağlık görevlilerimize teşekkür ediyorum. Sadece devlet hastaneleri değil, özel hastanelerde de bu ruhla çalışanları biliyorum. Onlara da ayrıca teşekkür ediyorum. Hastanelerinin kapısını açıp aynı şekilde o hizmeti devlet hastanelerinde olduğu gibi sürdüren hastanelere de teşekkür ediyorum” açıklamasında bulundu.
2002 yılında Türkiye’nin yönetimini devraldıklarında öncelik vereceklerini ilan ettikleri dört alandan birinin sağlık olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birinci sırada eğitim, ikinci sırada sağlık ondan sonra adalet, emniyet daha sonra buna ilaveler gelmiştir ulaşımdır, enerjidir, gıda tarımdır vesaire gibi. Geçtiğimiz 14 yılda en büyük başarıyı gösterdiğimiz alanlar ne diye kendi kendime sorduğumda aklıma gelen iki üç başlıktan birisi sağlıktır. Dostun da düşmanın da kabul edeceği bir gerçek varsa o da Türkiye’nin sağlıkta tarihinin en büyük dönüşümünü geçirdiğidir. Sayın Bakanımızın büyük emeği ve katkısı olan bu reform sürecinde sağlık sistemimizi insanı merkeze alan bir anlayışla yeni yorumladık. Farklı kurumlara bağlı olarak, farklı statülerde ve standartlarda hizmet veren tüm kamu hastanelerini tek çatı altında toplayarak işe başladık. Çok engellemek isteyenler çıktı, olmaz böyle şey dediler, bu işçilerindir, bu memurlarındır dediler, biz buna müsaade etmeyiz, bak kardeşim bizi boşu boşuna yormayın biz bunları tek çatı altında toplayacağız dedim. Israr ettiler, boşuna uğraşmayın dedim, kusura bakmayın çünkü yaptığınız hizmetleri görüyorum eğer sağlam girip hasta çıkıyorsa oradan benim bir vatandaşım, hasta girip ne hijyen ne hiçbir şeyin olmadığı bir hastaneyi siz yönetemiyorsunuz onun için bunları artık biz tek çatıda topluyoruz. Kurumlar, yok PTT Hastanesi, yok Deniz İşletmeleri Hastanesi vesaire aklına gelen o dönemlerde hastaneler kurmuş. Hiçbirisi doğru dürüst yürümüyor, bunları gördük, dedik ki tek çatı, tek merkez ve büyük bir alt yapı hamlesi başlattık” ifadelerini kullandı.
“O üniversitelerin rektörlerine söylüyorum, ne istiyorsanız bütün desteği vereceğiz yeter ki bize doktor, hemşire, eczacı yetiştirin”
2002 yılında bin 156 olan sağlık tesisi sayısına 14 yılda, 3 bin 480 yeni tesis ilave ettiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca 7 bin 600 adet aile sağlığı merkezi 7 bin 945 adet birinci basamak sağlık kuruluşu açtık. 2002 yılında 378 bin olan sağlık çalışanı sayımız 14 yılda yaklaşık 500 bin ilaveyle çok daha güçlendi. Bugün 875 bin sağlık ordusuna sahibiz, nerden nereye geldik, yeterli mi? Değil daha da olması lazım. Onun için ne yaptık şimdi? Sağlık üniversiteleri kurmaya başladık çünkü fakülte yetmiyor dedik ki sağlık üniversitelerini kuralım ve bu sağlık üniversitelerinden doktoru, hemşiresi, sağlık memurları vesaire eczacısı, diş hekimi hepsi oradan yetişsin ve yoğun bir çalışma içerisine girildi. Bunları o üniversitelerin rektörlerine özellikle, ısrarla söylüyorum, ne istiyorsanız bütün desteği vereceğiz yeter ki bize doktor yetiştirin, bize hemşire, eczacı bunları yetiştirin. 2002 yılında 481 olan 112 acil sağlık istasyonu sayımız şu anda 2 bin 401’e, 618 olan ambulans sayısı ise 4 bin 815’e yükselmiştir nereden nereye. Türkiye’de ilk defa bizim dönemimizde helikopter ve uçak ambulansla, kar paletli ambulansla ve motosikletli acil müdahale ekipleriyle sağlık dünyamız tanışmıştır. Bugün, 17 adet helikopter ambulans, 3 adet uçak ambulansla 285 adet kar paletli ambulansla ve 60 adet motosikletli acil müdahale ekibiyle hastalarımıza her yerde ulaşabiliyoruz. 2002 yılında MR sayımız 58’di, bugün 831 nerden nereye. Biliyorsunuz, ya bir röntgen çektireceksin bir sene sonra iki sene sonra öyle gün verilirdi. 323 olan bilgisayarlı tomografi sayısı bin 154’e, bin 5 olan ultrason sayısı 5 bin 387’ye, 4 bin 891 olan diyaliz sayısı ise 16 bin 662’ye yükseldi” şeklinde konuştu.
“Sayın Obama’ya da anlatın o da Amerika’da yapsın dediler”
“Genel Sağlık Sigortası’nın yürürlüğe girmesiyle ülkemize sağlık konusunda sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında hiç kimseyi bırakmadık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Genel Sağlık Sigortası’nda imkanı olan primini kendi ödüyor, olmayanın primini ise devlet üstleniyor. Her doğan, Genel Sağlık Sigortasıyla doğar dedik, 18 yaşına kadar o devletin güvencesindedir. Dünyada ne böyle kapsamlı ve vicdanlı sağlık sigortası sistemine ne de böyle yaygın ve ücretsiz sağlık hizmetine rastlayamazsınız Amerika’da dahil, başaramadılar ama biz başardık. Sultanahmet’te Cuma namazı kıldım, namazdan sonra baktım arka tarafta bir turist grubu var, el sallıyorlar, yanlarına çağırdılar neyse gittim. Dediler ki, ‘Siz bu sağlık reformunu nasıl yaptınız?’, ayaküstü üç beş dakikada anlatılacak gibi değil dedim, kararımızı aldık yaptık. ‘Sayın Obama’ya da anlatın da o da Amerika’da yapsın’ dediler. Benim de o ara Amerika seyahatim var, Sayın Obama ile de görüşmem vardı, gidince anlatırım dedim. Anlattık fakat yine de muvaffak olamadı. Tabii kararlılık çok önemli bir şey ve arkadaşlarınızın bu işe inanması çok önemli bir şey. Artık hastanelerimiz sadece yurt içindeki vatandaşlarımıza hizmet vermiyor, her yıl on binlerce yabancı hasta şifasını aramak için ülkemize geliyor şu mutluluğa bak eskiden buradan Cleveland’a gidiyorlardı biliyorsunuz fazla değil çok yakın bir zamanda beyin gücü ülkeme dönmek suretiyle hele bu şehir hastanelerimiz de tam otursun aynen oraya gider gibi herkes dünyanın değişik yerlerinden bakacaksınız buraya gelecekler.”
“Rabb’im sana hamdolsun dedim aşkım gerçekleşti”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, A’dan Z’ye gerek bütün teknik imkanlarıyla gerekse beyin gücüyle Türk doktorlarının onlardan geri olmadığını söyleyerek, “Bir de dışarıda olan kardeşlerim var, onlar da inşallah kendi ülkelerine dönecekler ve burada verecekleri hizmetlerle inanıyorum tüm dünyadan buraya gelen hastalarımız olacak. Şu anda on binlerce var, yakın coğrafya buraya akıyor, hatta İskandinav ülkeleri buraya akıyor bu noktadayız. 15-20 yıl öncesine kadar insanların çok basit ameliyatlar için yurt dışına gittiği bir ülkeden bugün dünyaya hizmet evren bir yere ulaştık kolay değil bu. İnşallah hizmete aşmaya başladığımız şehir hastaneleriyle ülkemizi sağlık alanında farklı bir lige taşıyoruz. Şehir hastanelerimizle Türkiye sağlık alanında başkalarını takip eden değil, standart belirleyen, öncü bir ülke seviyesine çıkıyor. Mersin’in açılışını yaptık, o gün Rabb’im sana hamdolsun dedim aşkım gerçekleşti. Bu benim için Başbakan olduğum zaman bir hedefti, derdimdi, aşkımdı ve uzun zaman aldı ama sonunda 14 sene sonra ilk eser ortaya çıktı, Mersin Şehir Hastanesi. Aynı şekilde Yozgat Şehir Hastanesi, şimdi arka arkaya diğerleri gelecek, şu anda 20 tane şehir hastanemizin inşaatı devam ediyor. Halen ihale süreci devam eden 2, Yüksek Planlama Kurulu onayında olan 4 ve fizibilite çalışmaları süren 2 proje daha bulunuyor ama hedefimiz 30 büyük şehrin hepsinde de birer şehir hastanesi yapılması. Böylece toplamda 41 bin yatağa, planlananlarla söylüyorum, 30 milyar lira yatırım tutarına sahip 29 şehir hastanesini 2019 yılına kadar hizmete almış olacağız. Bu yatırımlarla ülkemizi dünyanın en ileri 5 sağlık turizmi merkezinden biri haline getirmeyi hedefliyoruz. Bu büyük reformda emeği olan tüm bakanlarımızı, başta Recep Akdağ kardeşim olmak üzere tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’nin büyümesi birileri için nasıl umut olmuşsa emin olun bazı çevrelerin de kabusu oldu Hollanda, Almanya gibi"
“Recep Akdağ kardeşimizin, sağlık reformumuzun ikinci aşamasını da başarıyla tamamlayacağına inanıyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarihimizin bize öğrettiği şudur: Denizin dibinden inci çıkarmak isteyen, vurgun yemeyi göze almalıdır. Başarı, zahmet, sabır ve cesaretin meyvesidir, onlar olmadan başarı olmaz. Bugüne kadar elde ettiğimiz hiçbir kazanım bize altın tepside sunulmadı. Türkiye olarak ne yaptıysak, neleri başardıysak, sabotajlara, engelleme girişimlerine, tehditlere rağmen gerçekleştirdik. Attığımız her adımda paradan para kazanmaya alışmış, krizden, kaostan ve kandan beslenen asalakların direnişiyle karşılaştık. Mevcut sistemde köşe başlarını tutmuş, milletin iradesine ortak olan, halktan almadığı yetkiyi kullanan vesayet odaklarıyla mücadele ettik, köken, mezhep, kimlik istismarı yaparak Türkiye düşmanı çevrelere, taşeronluğa soyunan terör örgütlerine karşı mücadele verdik. İnsanımıza tepeden bakan, ona makarnacı, kömürcü, göbeğini kaşıyan adam diyerek hakir gören bir anlayışla çarpışarak buralara geldik. Milletimizden aldığımız emaneti, namusumuz bilip sahip çıktık. Bu emaneti ne darbecilere ne çetelere ne de uluslar arası güç odaklarına teslim ettik. Hem 780 bin kilometrekarelik vatan toprağı içerisinde hem de dünyanın farklı ülkelerinde adaletin, hakkaniyetin, hukukun yanında saf tuttuk, bu ülkeyi ayakta tutan değerlerden binlerce yıldır insanımıza şahsiyet kazandıran hasretlerden asla taviz vermedik. Türkiye’nin büyümesi birileri için nasıl umut olmuşsa emin olun bazı çevrelerin de kabusu oldu Hollanda gibi, Almanya gibi. Dayanamıyorlar, Türkiye güçleniyor, Türkiye böyle dev şehir hastaneleri kuruyor olmaz, nasıl olur? Olacak, olacak daha neler olacak” diye konuştu.
“Bunlarla dünyaya da biz güçlü bir milletiz, biz Türk milletiyiz bunu göstereceğiz”
Birinci köprü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü’nün yapılmasına hayır denildiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Marmaray, hayır dediler. Şurada, Marmaray’dan 3 yılda geçen yolcu sayısı 200 milyon ve ne sis, ne şu ne bu en ufak bir engel yok devamlı vatandaşımız Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Asya’ya gidiyor geliyor. Avrasya Tüneli, hayır dediler. 18 Mart Çanakkale Köprüsü yapılıyor şimdi ona da hayır derler. Onlara rağmen, biz evet dedik ve yolu açtık gidiyoruz. İnşallah 18 Mart’ta temeli atıyoruz, dünyanın bir numaralı köprüsü, artık Avrupa’dan gelen bütün araçlar İstanbul’a girmeden hemen Tekirdağ, Eceabat oradan Gelibolu, Lapseki geçecek ve yoluna devam edecek. Bunlar bize vakit nakittir anlayışıyla hem zamandan hem bütün kaza vesaire bunlarda çok şeyler kazandıracak ve bir de tabii bunlarla dünyaya da biz güçlü bir milletiz, biz Türk milletiyiz bunu göstereceğiz.”