EĞİTİM İLE VAR OLMAK
Maarifi; milletin topyekûn var olma mücadelesinin müfredatla programlanmış, mektep ile bir çatı altına girmiş, fertlerin toplum hayatına katılırken yaşam boyu kuşandığı kılıç, giyindiği elbise ve nihayet kızıl elması olarak tanımlayabiliriz.
Böyle bir tanımdan sonra tanımın geçerliliğini, gerçek ile ilişkisini ölçmek suretiyle anlayabiliriz. Aslında sonuca ulaşmak çok da zor değildir. Bir soru ile duruma göz atabiliriz. Şöyle ki; “Eğitim sistemimiz çıktılarını, yani fertleri kızıl elmalarına ne ölçüde yakınlaştırtıldıkları” Sorusuna verilecek cevaplar gerçeğin ta kendisidir. Cevabın toplumda ortak bir hale gelmesine kamu vicdanı diyebiliriz. İdealimizdeki eğitim tanımı ile toplumdaki yansımaları vicdanlara sevk ederek konumuza devam edelim.
Milletler var olma stratejisini eğitim ile belirler. Her milletin gelecek planları eğitim ile şekillenir. Eğitim geleceğin inşa aracıdır.
Milletimizin var olma mücadelesi Orta Asya’dan Anadolu’ya doğru varlığından doğan güçlü bir irade ile toprağı mayalarken, ruhunu sonsuzluğa bağlamıştır.
Var Olmak, Nurettin Topçu için “düşünmek ve hareket” etmektir. Yine düşünmeği “var olmak düşünmektir” diye ifade eder. Düşünmek; “kendimizi eşyaya değil eşyayı kendimize uydurmak ve nihayet şuur ile eşya arasında münasebet kurmaktır.” Var olmak için hareket etmek gerekir. Hareket Nurettin Topçu’da “İnsanın kendi kendini ve başka varlıkları değiştirmesidir. Yine iradenin eseri olan hareket ileri hep ileri doğru atılıştır.”
Var Olmayı düşünmek ve hareket etmek olarak tarif etmiştik. Düşünen ve hareket eden fert; aslında kendi kendinin farkında olan fiillerini/eylemlerini kontrol edendir. Böylece eğitimdeki kızıl elmamız “şahsiyet eğiminin” anahtar kelimesi “şahsiyetin” tanımına ulaşmış oluyoruz.
Maarif anlayışımız, şahsiyet sahibi fertleri topluma kazandırmak ve bu fertler ile var olma mücadelesini vermek olmalıdır. Nurettin Topçu’nun Millet Mistikleri; milletin önünde giden, kuvvetli şahsiyetleri ile toplumdan daha kuvvetli olan ve toplumu dönüştüren adeta milletin ulularıdır. Milletin her dönem kuvvetli şahsiyetlere veya şimdilerdeki ifadesiyle dönüştürücü önderlere ihtiyacı vardır. Var olmak mücadelemiz milletin önünde giden irfan sahibi, kuvvetli şahsiyetler ile mümkündür.
Maarifimizin temel görevi millet varlığını ebediyete taşımaktır. Millet varlığını ebediyete taşımak şahsiyet sahibi fertlerin cemiyette çoğalması, hareketlerinin tesirlerinin artmasıyla mümkündür. Şahsiyet sahibi insan; “sorumluluğunu farkında, özgün ve özgür fertlerdir. Özgün ruhları ile insanlığa katkı çabası içerisinde, tarihini ve mazisini benliğine mal etmiş, hürriyet sahibi, ahlaki yaşantısı ile örnek teşkil eden, cemiyetin ona giydirdiği elbiseyi reddeden, ümit insanıdır.”
Milletimizin kızıl elması maarif iken, maarifimizin kızıl elması şahsiyetli fertleri topluma kazandırmaktır. Temel görevimiz eğitim sistemimizin bu hamleyi yapacak maarif erlerinin enerjisini kuvvetlendirmek olmalıdır. Bugüne kadar “faydacı eğitim felsefesi” ile ilkokul ikinci sınıftan itibaren çoktan seçmeli sorular arasında sıkışıp kalmış, gelecek tasavvurunu kaybetmiş, diploma avcısı ferdi, şahsiyet sahibi erdemli insana ulaştırmak için meşakkatli yolculuğa hazır mıyız?
Maarifteki yolculuğumuza dair bir yol haritasına ihtiyaç duymaktayız. Maarifteki yol haritasına “eğitim felsefesi” diyoruz. Orada bir inşa hareketine ihtiyacımız var. İnşa için yola çıkanlara ve uykusuz kalanlara selam olsun.
“Şahsiyet, akıl, hürriyet ve vazifelerle yüklü, fert olan varlığımızın kendi mazisinden gelerek istikbaline doğru uzanmasıdır. Şuur ve hürriyetimizin kuvveti, vazifelerimizin genişliği nispetinde şahsiyetimiz kuvvetlidir.” Nurettin Topçu