Son yıllarda Erzurum’da yapılmış en güzel hizmetlerden birisi de, Prof. Dr. Recep Akdağ Caddesi…
Cumhuriyet Caddesine paralel güzel bir güzergah oldu…
Yol olarak sıkıntılı olan tek tarafı, Yoncalık Kavşağı kısmı…
Orada hem yol daralıyor, hem de, trafik öyle yoğun akıyor ki, haliyle ciddi bir sıkışıklık yaşanıyor…
Bu sadece bir tespit…
Bizim asıl söylemek istediğimiz Hasanı Basri kısmıyla ilgili şikayetler…
Çok sayıdaki okurumuzun ortak serzenişi şu;
“Gündüz saatlerinde trafikte ciddi bir yoğunlaşma olmasına rağmen burada bir ışıklandırmanın bulunmayışı büyük noksanlık…”
Çok doğru…
Bizzat bizim gözlemimiz de bu yönde…
Çoğu kere bir kargaşa yaşanıyor ki…
Sormayın…
***
Alternatif diye açtığınız bir yol için öncelik alt yapının tamamlanması olmalı…
Sanıyorum, ışık düzenleme olayı da, bu kalemde değerlendirilmeli…
Nereye nasıl bir sinyalizasyon konulacaksa yaptığınız yol trafiğe açılmadan yerli yerine konulmalı…
Aksi halde…
Hoş bir girişim nahoş bir biçimde başlangıç yapmış oluyor ki…
Güzel değil!
***
Bu arada, kentsel dönüşüm sebebiyle yıkılması planlanan evlerde oturan hemşerilerimizden de, şikayet mesajları geliyor…
Özellikle de, bahse konu yolun bulunduğu kesimden…
Çok sayıda evin üzerine çarpı işareti konulmuş…
Yıkılacak olanları göstermek için…
Bu bir gerekliliktir…
Kimsenin bir şey demeye hakkı yok…
Dahası, baharla birlikte hızlı bir başlangıç için şimdiden bir ön çalışmanın yapılması da normal…
Ancak…
Okurlarımızın ifadesiyle, “körü yara sıkıştırmak” da neyin nesi…
İlle, hemen çıkacaksınız gibi bir dayatma varmış…
Bu hoş değil…
***
Benim anlamadığım şeylerden birisi şu ki…
Yerelde siyaset yapanlarla Sayın Başbakan’ın tarzı taban tabana zıt…
Başbakan alabildiğine mütevazı, halkı kucaklayan, halkla iç içe olan bir siyasetçi iken…
Bizim burada üsten alan, hoyratça bir üslup kullanan siyasetçiler var…
Bu, her pozisyondan siyasi için geçerli…
Böyle olduğu için de…
Seçmen ısrarla “Tayyip Bey’in hatırı” kavramını kullanıyor…
Yani…
“O olmasa size oy moy vermeyiz…”
Bunu siyasilerin yüzüne de söylüyorlar…
Ama duyan kim, dinleyen kim?
Bu demek değil ki…
Seçmenin her istediğine baş eğilsin, hizmetler orta yerde kalsın…
Elbet öyle değil…
Lisanı münasiple işler hallolsun diyoruz…
Kaldı ki…
“Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” sözü, bize ait bir öğreti değil midir?…
***
Burada oturan ve durumdan bizar olan hemşerilerimizden birkaçı mektup yazmışlar…
Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a ve diğer devlet büyüklerine…
Erzurum’daki bu anlayışı şikayet ediyorlar…
İsim isim siyasileri sıralamışlar…
Özellikle Belediye Başkanlarının ve yardımcılarının tavırlarını ayrıntılı bir biçimde döktürmüşler…
Valla, bizim gördüğümüzü Başbakan da görürse…
Yani o mektupların bir tanesini bile okursa…
İsmi geçenlerin siyaset sahaları çok daralır…
Söylemiş olalım…