15 Temmuz, kuşkusuz coğrafyamızı yakıp yıkan, harabeye çeviren küresel işgal güçlerinin son olarak ülkemizi de alçakça ele geçirme girişimine start verdikleri bir gü-nün adı; Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki “Gülen teröristleri”nce  tertip edilen hain bir planın uygulamaya konulduğu gecenin ta kendisidir.

Böyle olmasına rağmen, 15 Temmuz şanlı Türk Milletinin esarete gelmez o yüce ruhunun dirilişini gerçekleştirdiği bir günün adıdır da.

***

Tarihi boyunca binlerce emsalsiz diriliş ve direniş ortaya koymuş olan aziz bir milletin “yeniden varoluş”unu gerçekleştirdiği bu mübarek günde, 7'sinden 77'sine, her biri bir başına kahraman olabilecek binlerce insanımızın destanı yazıldı.

Her biri filmlere, romanlara, belgesellere konu olabilecek destanlar…

Hangi birini anlatsak ki… Hangi birinin kahramanlıklarından söz etsek…

Kaldı ki, anlatmaya kalkışsak da kelimelerimiz, cümlelerimiz, bu sütunlar yeter mi ki…

***

Öyleyse, bu yazımızda biz sadece Gülen ve teröristlerinin o alçak darbe girişimine sahne olan 15 Temmuz gecesinde Erzurum'da olup-biten bazı gelişmelere dikkat çekip, özellikle AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir'in o geceki herkesçe malum, alkışa değer çabalarından bahsetmekle yetinelim.

***

Saat 22.00 civarı… İlk başlarda kimse ne olduğunu tam anlayamasa da, ilerleyen dakikalarda küçük küçük darbe haberleri…

Şaşırmayan, şoke olmayan, “hadi canım sende” demeyen var mı?

Tarihin en alçak darbe girişimi tarihin en sinsi planlarıyla hayat bulmuştu.

***

O saatlerde Erzurum'da rutin akış devam etmekteydi. Şehrin en işlek caddesinde araç trafiği vızır vızır yol alıyorken ve de çoğunluğu gençlerden oluşan yayalar muhabbetlerini ede ede, güle-oynaya yürüyorlarken, aynı cadde üzerindeki Polisevi'nde acil ve ehemmiyetli bir toplantının startı verilmişti bile.

Toplantıyı yapanlar Milletvekilleri İbrahim Aydemir, Orhan Deligöz, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Erzurum Valisi Seyfettin Azizoğlu, Emniyet Müdürü Kamil Karabök, Erzurum İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Mustafa Çelik, MİT Bölge Başkanı  ile birkaç rütbeli emniyet görevlisi…

Aslında toplantıdaki herkes neler yapılması gerektiği üzerine konuşmaktan ziyade, neler olup bittiğine dair bilgiler topluyorlar, özellikle Ankara ile açık bir hat oluşturup, o hat üzerinden görüşmeler yapıyorlardı. Tabii bir taraftan da şehirdeki bazı sinir ucu noktaların kontrolüne dair önlemler alınmasını da ihmal etmiyorlardı.

Herkes harıl harıl telefonlarıyla konuşuyor, konuştukça da yüzler daha bir asılıyor, sinirler daha da geriliyordu.

Öyle ya, hainler, asker elbiseli teröristler ülkenin yönetimine el koyduklarını ilan etmiş; devletin askeri, idari ve siyasi tüm dinamiklerini işgal etme cüretinde bulunmuşlardı.

***

O geceyi ve Polisevinde olup bitenleri bendenize anlatan kişi, o toplantıda bulunan önemli bir devlet adamı.. o anları anlatırken, adeta yaşıyor gibiydi.

Bu kişinin anlattığı ve bendenizin de zaman zaman kendi kişisel yorumlarımı dahil edeceği o geceye dair olup-biten bazı gelişmeler şöyle:

“Polisevi'ndeydik. Haberi alır almaz, herkes ilkin şoka uğradı. Ama toparlanmamız uzun sürmedi. Bir taraftan neler olup bittiğini anlamaya çalışıyor, bir taraftan da şehirde olabilecek kalkışma ihtimallerine karşı önlemleri konuşuyorduk. Artık darbe olduğuna ilişkin kesin bilgiler gelmişti.

Polisevinin balkonundaydık. Masadaydık. O ara Milletvekili İbrahim Aydemir balkonda bir oraya bir buraya yürüyüp duruyordu. Sinirliydi ve bir şeyler yapamamanın çıkmazı içindeydi.

Birden seslere dikkat kesildik. Aşağıda, caddede 10-15 kişilik bir grup sloganlar atmaya başladı. Kendiliğinden toplanan gençlerdi ve öfkeyle, bağıra çağıra, hemen öte taraftaki Kolordu Komutanlığına doğru yürümeye başlamışlardı.

Çok tehlikeliydi! Gözü kara 10-15 kişiden oluş-an gençler Kolordu’ya yürüyorlardı. Balkon-daydık ve donup kaldık. O ara öfkesini burnundan soluyan İbrahim Bey, aşağıdaki gençlere sinirle bağırarak, sakın öyle bir şey yapmamalarını (Kolordu’ya yürümek) söyledi. Adeta fırça atıyordu. Ama babacandı, ağabeyi tavrı vardı halinde, edasında. Gençlere sahip çıkıyordu”.

Bence bu nokta önemli bir kırılma noktasıdır.

***

“Milletvekili İbrahim Aydemir’in uyarılarına kulak kesilen gençler, Kolordu’ya yürüyüşlerini durdurmuşlar, ama ne yapacaklarının da şaşkınlığı içinde bocalayıp duruyorlardı.

“Dinleyin beni, dinleyin beni!” diye bağırıyordu Aydemir.

“Sakın ola buradan ayrılmayasınız. Toplanma yerimiz burası. Polisevinin önü. Hiçbir yere ayrılmayacaksınız. Çağırın eşinizi, dostunuzu, ahbabınızı. Kim varsa.. Bu gece buradayız. Ölümüne buradayız”.

Bu da ikinci kırılma noktasıdır…

Ki ilerleyen saatlerde, Polisevinin önündeki bu 10-15 kişiye 100 bini aşkın Erzurumlu da dahil olacaktı.

***

“Birden caddeden geçen bir kamyonet direksiyonu kırarak caddeyi tek yönlü trafiğe kapattı. Halk yavaş yavaş toplanmaya başlıyordu. 

Bu arada Sayın Aydemir, herkese telefonlarla yakınlarını, eşlerini, dostlarını Polisevinin önüne çağırmasını söyleyip duruyordu. Bir taraftan da kendisi yapıyordu aynı şeyi.

Gençliğini Ülkücü hareket içinde geçirmiş biri olarak teşkilatçılığı ve kitlelere yön verme kabiliyetini iyi sergiliyordu.

Hemen hemen tüm parti teşkilatlarını arayarak sokağa çağırıyor, sadece AK Partinin değil, MHP, BBP, CHP ve Saadet Partisindeki dostlarıyla da irtibata geçerek onları da hain kalkışmaya karşı omuz omuz olmaya çağırıyordu.

Bu aslında, bugün ülke genelinde esen siyasi barış, birlik ve beraberliğin de ilk tohumlarından, örneklerinden biri olacaktı.

***

“Kalabalık giderek artıyordu. Cumhuriyet Caddesi trafiğe tamamen kapatılmıştı. Ama insanlar ne yapacaklarını bilmiyorlardı. O ara İbrahim bey bir mikrofon bulunmasını istedi. Dakikalar sonra kırık-dökük bir megafon getirdiler.

Bu arada Polisevine Sağlık Bakanımız sayın Recep Akdağ  da gelmişlerdi. Yarım saat sonra ise Milletvekili Mustafa Ilıcalı geldi

Aydemir bayraklarıyla caddeyi doldurmaya başlayan kalabalığa selam verdikten sonra, harareti giderek artan bir konuşma yapmaya başladı. Halktan karşılığı geldikçe konuşmanın ritmi iyice artıyor, cümleler ateşli mi ateşli bir hal alıyordu.

Atmosfer müthişti.

Bu kitlenin ayakta tutulabilmesi, ülkesine, bayrağına sahip çıkan duruşunu daha da kavi hale getirilişi önemliydi.

Kaldı ki Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısından sonra o caddeyi iyice dolduran bu kalabalık “kabına sığmaz” bir halden ziyade, sağduyulu ama motivesi güçlü bir kitle halinde asıl amaca hizmet eder durumda kalmalıydı.

Aydemir’in o geceki balkondan seslenişleri bu dengeyi sağlayan, koruyan bir kıvamdaydı.

Zaman zaman ara verse de, neredeyse tüm gece boyunca halka seslendi İbrahim bey. Ve sayıları on binleri aşan o kitle özellikle İbrahim Beyin heyecan yaratan konuşmaları ve sağduyuyu işaret eden yöntemleriyle vatanına, bayrağına layıkıyla sahip çıkmayı bildi”.

Burada iki noktaya dikkat çekmek gerekir.

Birincisi;

Milletvekili Aydemir’in yönlendirmeleriyle Cumhuriyet caddesinde bir araya gelen on binlerce Erzurumlu, aslında bununla Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmiş ve alçak darbe girişimine karşı kitlesel olarak ilk direniş ve yeniden diriliş noktalarından birini oluşturmayı bilmişti.

İkincisi ise;

Sadece vatanını ve bayrağını değil, aynı zamanda lideri Recep Tayyip Erdoğan’ı da canından aziz bilen bir Vekil’in bu inanç ve düşünceyle alçaklara karşı, yiğitçe ve Erzurumlulara özgü o kabadayı tavırlarıyla balkondan tüm hain cepheye karşı meydan okuması…

Ki sayın Aydemir’in Lideri Erdoğan’a ve Genel Başkanı Binali Yıldırım’a olan bağlılığını kavi şekilde ilan etmesi ile hain cepheye karşı meydan okumaları gece boyunca devam etmişti…

***

Tabii o gece balkonda böylesi şeyler olurken, birbirinden değerli başka isimlerin de çok çeşitli konuşmalar yaptıklarını, yine gece boyunca Polisevi merkezli bir çok farklı gelişmelerin olduğunu da söylememiz gerekir. Bunlardan biri de Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’di. O’da elinden geleni yapıyor, bir yandan belediye araçlarını ilgili mekanlara yönlendiriyor, sonraki saatlerde ise eline mikrofon alarak halka hitap ediyordu. Demokrasi nöbetleri boyunca etkinliklerde başrol alan Sekmen, darbe girişimine karşı başlatılan kıyamın baş aktörlerinden biri oldu. Aynı tarif Sağlık Bakanımız Sn. Recep Akdağ için de geçerliydi. O'da gece boyu konuşmaları ve yönlendirmeleriyle etkili bir rol üstleniyordu. Daha sonraları ise katılımcılar arasında iki değerli Hocaefendi de yer aldı. Veli Velioğlu ve Fakirullah Hoca. Onlar da dualarıyla halkı motive ettiler.

***

“Sabah namazına kadar sürdü bu hal. Ezanlar okunurken şehrin tüm camiileri tıka basa vatansever kaynıyordu. Allah’a yakaran eller aydınlık sabahların geleceğini müjdeleyecekti.

Gün ağardı.

Sesi kısılan, yorgunluktan, sinirden ve stresten bitap düşen milletvekili Aydemir namazın ardından uydu üzerinden dünyaya yayın yapan Kardelen TV’nin stüdyolarında aldı soluğu…

Ekranlardan hain kalkışmanın henüz bastırılamadığını, kimsenin rehavete kapılmamasını, meydanların, caddelerin boş bırakılmaması uyarılarında bulundu çokça.

Bir de bol bol duaya çağırdı.

Devletimizin bekasına, milletimizin birliğine, Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan sayın Binali Yıldırım’a ve diğer büyüklerimize…

***

Sonuç itibariyle canhıraş bir çırpınışın dua ile sonlandığı bir geceydi..

Ve bir Vekil’in Erzurum’un tarihinde ender görülebilecek bir kalabalığın o meydanda toplanmasının fitilini ateşlemesi;

diri, dinamik ve son derece inançlı bir halde alçak darbe kalkışmasına meydan okuyan o kalabalığı yönlendirmesi

ve Lideri Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıkış tarzıyla örnek bir kişilik sergilemesi beyinlere ve tarihin sayfalarına kazınacak değerlerdendi.

***

Öyle inanıyoruz ki, bu milletin hafızasından da, gönül dünyasından da 15 Temmuz Gecesi yaşanan o mümtaz kahramanlıklar ilelebet yaşayacaktır. Her yerde ve her zaman.

***

O geceyi en iyii özetleyen ifadeler bir dadaş hanımefendiye ait... Erzurum’un tanınmış ailelerinden birisine mensup iş kadını Deniz Temiz. Facebook’ta yaptığı yorum o kadar net ve hali tarif edici ki...

Sözü O’nunla bitirelim:

15 Temmuz Gecesi saat tam 23:15 arabayı bırakıp caddeye koşuyoruz eşimle.. İnanın o gece şehit olmaya koşuyoruz.. Polis evinin önüne geldik. Elinizde megafon konuştuğunuzu gördüm... Dünyalar benim oldu.. Eminim sizde biz halkı gördüğünüz için sevindiniz.. Sayın Vekilim o gece ihtiyacımız olan enerjiyi sizden aldık, iyice yüreklendik.. Allah sizlerden razı olsun.. O gece saat 23:00’te Erzurum’un komutanı sizdiniz.. Sayın İbrahim Aydemir; o gece Kurtuluş savaşıydı ve siz Kazım Karabekir Paşaydınız.. Teşekkürler...