Ana Sayfa Gundem Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Spor Kültür & Sanat Sağlık & Yaşam Araştırma Polemik Bölge Türkiye
Emniyet sürücüleri uyardı
Emniyet sürücüleri uyardı
Gabar Dağı’nda 'Çok Özel' Bir Kutlama
Gabar Dağı’nda 'Çok Özel' Bir Kutlama
Ulaştırmaya 482 milyarlık yatırım
Ulaştırmaya 482 milyarlık yatırım
Tunç: Kararlılığımızı daima koruyacağız
Tunç: Kararlılığımızı daima koruyacağız
'Nice meseleyi el birliği içinde hâl yoluna koyduk'
'Nice meseleyi el birliği içinde hâl yoluna koyduk'
HABERLER>ASAYÄ°Ş
26 Aralık 2019 Perşembe - 01:55

‘Öncelik, haklının güçlü olduğu devlet’

Gül, "Hukukun üstün olduğu devlet, güçlülerin haklı olduğu değil, haklıların güçlü olduğu devlettir. Geçmişte ülkemiz güçlülerin haklı olduğu çok acı dönemler tecrübe etti. Devlet için insandan insan için devlete geçme yolunda milletçe büyük bedeller ödedik" dedi.

‘Öncelik, haklının güçlü olduğu devlet’

Toplumu seçkinler eliyle geliştirilmiş ilkeler etrafında şekillendirme isteğinin ideolojik devletlerin alamet-i farikası olduğunu belirten Gül, " 'Benim gibi düşüneceksin, benim gibi yaşayacaksın, benim gibi inanacaksın' faşizmini tarihin çöplüğüne attık. ‘ dedi

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Hukukun üstün olduğu devlet, güçlülerin haklı olduğu değil, haklıların güçlü olduğu devlettir. Geçmişte ülkemiz güçlülerin haklı olduğu çok acı dönemler tecrübe etti. Devlet için insandan insan için devlete geçme yolunda milletçe büyük bedeller ödedik" dedi.

Adalet Bakanı Gül, Ankara Hakimevi'nde düzenlenen "İnsan Hakları Eylem Planı Değerlendirme Toplantısı"na katıldı. Gül, programda yaptığı konuşmada devletin temelinin adalet olduğunu, adaletin temelinin ise insan olduğunu söyledi. Hukuk devleti ilkesinin ancak insan hak ve onurunu gözeterek, hak ve özgürlükleri koruyup geliştirerek güçlendirilebileceğini belirten Gül, "Hukuk devleti, belli bir grubun, imtiyazlı bir sınıfın değil, ülkedeki bütün vatandaşların kendisini güvende ve emin hissettiği devlettir. Hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmek devletin ödevidir. Her insan, düşüncesini ifade özgürlüğüne, inanç, vicdan ve kanaat özgürlüğüne doğuştan sahiptir. İnsanların fikrini, kimliğini veya aidiyetini gizlemeye, değiştirmeye zorlayan bir iklim içerisinde hukuk devletinden söz edilemez" diye konuştu.

"HUKUK, BEŞİKTEN MEZARA KADAR BU HAKLARIN BEKÇİSİDİR"

Adaletin bir tek kişinin bile keyfi muameleyle, anayasa ya da kanunda olmayan bir sebeple hakkının sınırlanmasına izin vermeyeceğini dile getiren Gül, "Hiçbir gerekçe, hiçbir politika insan hakkının engellenmesine gerekçe olamaz. Hiç kimse özgürlükleri yok etme özgürlüğüne sahip değildir. İnsanoğlunun yeryüzündeki macerasının başladığı ilk günden itibaren hak ve özgürlükler vardır. İnsan hakkıyla doğar, hakkıyla yaşar. Hukuk, beşikten mezara kadar bu hakların bekçisidir. Dünyanın her yerinde ve tarihin her devrinde insan onurunu üstün tutan, insanın masumiyet karinesine, lekelenmeme hakkına riayet eden hukuk düzenleri olmuştur" şeklinde konuştu.

"BU SİSTEM GELMESEYDİ BUGÜN 158 BİN KİŞİNİN KAPISINA POLİSİN GELDİĞİ BİR SÜREÇ OLACAKTI"

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 158. maddesinde Ağustos 2017’de yapılan bir değişiklikle lekelenmeme hakkının güvenceye kavuştuğunu anlatan Gül, "Ceza muhakeme sistemine ilk defa getirilen bu sistemle birlikte bugüne kadar toplam 265 bin 385 ihbar dosyası açılmıştır. Bu dosyalardan 158 bininde soyut iddia gerekçesiyle hiç soruşturma yapılmadan, vatandaş şüpheli yapılmadan, ifadesine başvurulmadan, kapısına polis gönderilmeden 'soruşturma yapılmasına yer olmadığı' kararı verildiğini görüyoruz. Eğer bu sistem gelmeseydi bugün 158 bin kişinin kapısına polisin geldiği bir süreç olacaktı. Esasen ceza adaletinin amacı dışında kullanılmasına, soruşturmaların suistimallere veya iftiralara alet edilmesine karşı aldığımız tedbirin iyi işlediğini söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı.

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ

Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Hukukun üstün olduğu devlet, güçlülerin haklı olduğu değil, haklıların güçlü olduğu devlettir. Geçmişte ülkemiz güçlülerin haklı olduğu çok acı dönemler tecrübe etti. Devlet için insandan insan için devlete geçme yolunda milletçe büyük bedeller ödedik. Son 17 yılda gerçekleştirdiğimiz reformlar, yaptığımız her değişikliğin temelinde bir daha o günlere geri dönmeme, özgürlük yolunu kalıcı bir biçimde genişletme niyet ve iradesi vardır. Bütün hak ve özgürlüklerin makbul vatandaşlara ait olduğu, makbul olmayan vatandaşlara ise hakların lütuf olarak az miktarda tattırıldığı karanlık dönemler geride kaldı. Türkiye, şablon insan modelinden, aynı bagaja sıkıştırılmış fikirlerden, ötekileştirmeden, kamplaştırmadan çok çekti."

"TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNE ATTIK"

Toplumu seçkinler eliyle geliştirilmiş ilkeler etrafında şekillendirme isteğinin ideolojik devletlerin alamet-i farikası olduğunu belirten Gül, "Demokratik devlet ise tek doğru anlayışının reddine dayanır. 'Benim gibi düşüneceksin, benim gibi yaşayacaksın, benim gibi inanacaksın' faşizmini tarihin çöplüğüne attık. AK Parti hükümetleri bu süreçte adeta sessiz bir devrim yaptı. 2002’den beri kesintisiz süren iktidarımızın sırrı bu hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, yasakların sona erdirilmesidir" dedi.

"BUNU DİYARBAKIR'DAKİ VATANDAŞLARIMIZA SORUN"

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da konuşmasında terörle mücadele edilmesinin insan haklarıyla ilgili olduğunu vurgulayarak, terörün kökünün kazılması için devletin yürüttüğü mücadelenin en temel insan hakkı olan yaşam hakkının somutlaştırılması ve hayata geçirilmesi olduğunu söyledi. İnsan hakları mücadelesinin ırkçı, faşist, kanlı ve bölücü bir terör örgütünün ve o terör örgütünün yandaşlarının, bağlantılı örgütlerinin söylemlerini vitrinde tekrarlayan yapıların eline terk edilemeyeceğini dile getiren Feyzioğlu, "İnsan hakkı savunucuları bunlar değildir. Bunlar insan hakları savunmasının arkasına saklanan ve aslında insan hakkını değil bölücülüğü savunan, zulmü savunan, faşistliği savunan, her türlü insan hakkı ihlalini meşrulaştırmaya kalkan yapılardır. Bunu bana sormayın. Bunu, Sur'da hendekleri kazan, çukurları kazan, barikatları diken ve insanların mahremine göz diken terör örgütünden hayatlarının en büyük zararını gören Diyarbakır'daki vatandaşlarımıza sorun. Onlar size devletin mi insan haklarını koruduğunu, terör örgütünün mü kendilerini savunduğunu zaten çektikleri acılarla söyleyecekler" diye konuştu.

"PARİS BAROSU'NA 'SEN BUNA NE HAKLA KARIŞIYORSUN' DEMİŞLER MİDİR?"

Devletin olmadığı yerlerde insan haklarının savunulmasının söz konusu olmayacağını ifade eden Feyzioğlu, "İnsan hakkı savunması hiçbir yapıya, hiçbir örgütsel gruba asla terk edilemez. Yine bana bunu sormayın. Akçakale'de birilerinin 'özgürlük savaşçısı' diye desteklediği, tırlarla silahlar verdiği PKK/YPG terör örgütünün havan toplarıyla öldürülen bebelere sorun. Şimdi bunu soruyorum da biz bunu söylediğimizde, 'devlet ağzıyla konuşuyor' oluyoruz. Paris Barosu, Fransız milli menfaatlerini korumak adına 'Türkiye'yi Suriye'de zulüm işleyen bir işgalci devlet' olarak savunduğunda, bize sesini çıkaranlar bir cümleyle acaba lütfedip çok yakın ilişki içinde oldukları Paris Barosu'na 'sen buna ne hakla karışıyorsun' demişler midir sırf iki yüzlü davranmamak adına. Paris Barosu'na, Uluslararası Avukatlar Birliği'ne tutup da 'siz Türkiye'yi ne hakla suçluyorsunuz, hangi belgeyle Türkiye'ye saldırıyorsunuz' diye bir cümle demişler midir? Bunu demeden başında Türkiye ibaresi olan, Türkiye ibaresini korumak için canını vermeye hazır olan Türkiye Barolar Birliği'nin temsilcilerine dönüp de 'Suriye'deki terörle mücadele harekatımız en meşru insan hakkı savunmasıdır' dediğimizde biz neden devlet ağzıyla konuşuyor oluyoruz? İnsan haklarının savunulması hiçbir şekilde faşist, bölücü, ırkçı, zalim bir örgütün eline terk edilemez" dedi.

 
Büyükşehir’den ağız ve diş sağlığı taraması
 
Soylu: “Türkiye mazlumların umudu”
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Jandarma’dan trafikte droneli uygulama
Erzurum Jandarma İl Trafik Şube Müdürlüğü koordinatörlüğünde Horasan İlçe ...
Hainlerin inleri imha edildi
Kıran-11 operasyonu kapsamında başlatılan çalışmalar neticesinde terör ...
Hainlere ait 10 odalı sığınak bulundu
Bitlis’te “Kıran-8 Sehi Ormanları” operasyonu kapsamında 10 odalı sığınak ...
 
Erzurum Havalimanına zorunlu iniş
İstanbul-Van seferini yapan uçağın türbülans girmesi sonucu yolcular korkulu anlar yaşadı.
Şenkaya’da zihinsel engelli çocuk evini yaktı
Şenkaya ilçesinde 7 yaşındaki zihinsel engelli çocuğun çıkardığı yangında ...
FETÖ operasyonunda 9 zanlı tutuklandı
Erzurum’un da yer aldığı 9 ilde, FETÖ'nün askeri mahrem yapılanmasına ...
 
81 ile park yasağı ihlali uyarısı
İçişleri Bakanlığı 81 İl Valiliği, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığına, ...
‘Hiçbir şekilde kurtuluşları yok”
Akar, "Pençe harekatlarıyla da mayıstan beri Irak'ın kuzeyinde operasyonlar ...
“Bin 115 terörist teslim oldu”
İçişleri Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Tayyip Sabri Erdil, son 3 yılda 7 ...
 
DADAŞ GAZETESİ
YAZARLAR
Nedim Atakol
Nedim Atakol
Adalet adalet adalet; illa adalet!
İrfan Kayagil
İrfan Kayagil
Ateizm Kazanı Kaynıyor, Din Adamları Nerede?''
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
DADAŞ
ANKET
Erzurum Havalimaninin ismi ne olsun?

Recep Tayyip Erdogan
Nafiz Kotan
Palandoken
Saltuklu
Dadas

Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Gundem Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Spor Kültür & Sanat Sağlık & Yaşam Araştırma Polemik
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva