Ana Sayfa Gundem Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Spor Kültür & Sanat Sağlık & Yaşam Araştırma Polemik Bölge Türkiye
Gabar Dağı’nda 'Çok Özel' Bir Kutlama
Gabar Dağı’nda 'Çok Özel' Bir Kutlama
Ulaştırmaya 482 milyarlık yatırım
Ulaştırmaya 482 milyarlık yatırım
Tunç: Kararlılığımızı daima koruyacağız
Tunç: Kararlılığımızı daima koruyacağız
'Nice meseleyi el birliği içinde hâl yoluna koyduk'
'Nice meseleyi el birliği içinde hâl yoluna koyduk'
Yolda kalanların yardımına yetiştiler
Yolda kalanların yardımına yetiştiler
HABERLER>TÜRKÄ°YE
17 Şubat 2015 Salı - 09:59

‘Türkiye seçimde Yeni Türkiye'yi tartışmalı’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "7 Haziran'da seçim var. Ben diyorum ki Türkiye bu seçimde, yeni Türkiye'yi, yeni başkanlık sistemini, yeni Anayasa'yı bir defa çok geniş anlamda tartışmalı" dedi.

‘Türkiye seçimde Yeni Türkiye yi tartışmalı’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "7 Haziran'da seçim var. Ben diyorum ki Türkiye bu seçimde, yeni Türkiye'yi, yeni başkanlık sistemini, yeni Anayasa'yı bir defa çok geniş anlamda tartışmalı" dedi.
 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sheraton Otel'de düzenlenen "Türkiye Müteahhitler Birliği Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni"ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda yaptığı konuşmada, dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması arasında yer alan 42 Türk firmasını başarılarından dolayı özellikle tebrik ederek, "Yine dünyanın en büyük 225 teknik müşavirlik firması içinde yer alan 5 firmamızı da aynı şekilde kutluyorum. Ödül alan tüm firmalarımıza patronlarından mühendislerine, şantiyedeki işçilerine kadar bu başarıda emeği olan herkese özellikle ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum" dedi.
 Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:  "Bugüne kadar Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak dünyanın her yerinde ülkemize bu gururu, bu mutluluğu yaşatan sizlerin başarısı, büyümesi için var gücümüzle çalıştık, çalışmaya devam ediyoruz. Hamdolsun bu emekler, gayretler, çabalar boşa gitmiyor. Bu ödül törenine en son 2010 yılında katılmıştım. O zaman ödül alan firma sayımız 33'tü, şimdi bu sayı 42'ye çıktı. 2010 yılında üstlenilen projelerin ortalama bedeli 40 milyon doların altındaydı, bu rakam geçtiğimiz yıl 82 milyon doları aştı. Bizim 42 firmamızla ikinci sırada yer aldığımız bu listede ilk sırada 62 firmayla malum Çin bulunuyor, diğer tüm ülkeler bizim gerimizde. Firmalarımızın 2014 yılında yürüttüğü projelerin coğrafi dağılımına baktığımızda Bağımsız Devlet Topluluğu, Ortadoğu ve Afrika'nın yüzde 98'lik bir paya sahip olduğunu görüyoruz. Yani yapılan işler daha çok kardeş dediğimiz ortak tarihi ve kültürel geçmişe sahip olduğumuz yakın çevremizde gerçekleştiriliyor."
“Sizler de duyuyorsunuzdur, görüyorsunuzdur, bazen bize soruyorlar daha doğrusu sataşıyorlar, sizin Ortadoğu'da, Afrika'da, Güney Amerika'da, Güney Asya'da ne işiniz var diyorlar. 'Niçin oralara gidiyorsunuz, niçin oralarla ilgileniyorsunuz' diyorlar. İşte son olarak geçtiğimiz hafta Pazar akşamı yola çıktık ve Cuma gezisine kadar Kolombiya, Küba ve Meksika'yı kapsayan bir Güney Amerika ziyareti yaptık. Yine aynı serzenişler, yine aynı sataşmalar ve Müteahhitler Birliği Başkanı Mithat Bey, şu anda içimizde bulunan birçok arkadaşımız da bizimle beraberdi. Biz sürekli oralarda olmasak, oralara gitmesek hem resmi ilişkilerimizi hem kişisel dostluklarımızı geliştirmezsek, iş adamlarımızın, müteahhitlerimizin oradaki varlığını nasıl sağlarız, nasıl güçlendiririz. Bunu yapacağız ki bu ilişkiler neticesinde kapılar bize açılsın. Bakıyorsunuz bazı yerlerde bire 10, bazı yerlerde bire 100 şu 12-13 yıl içerisinde artışımız var. Dikkat ederseniz gittiğimiz her yere iş adamlarımızla birlikte gidiyoruz. Bazen iki uçakla gidiyoruz, bazen üç, bazen de tek uçakla gidiyoruz. Mümkün olan her yerde mutlaka bir iş konseyi toplantısı da yapabilmek. Bu ziyaretler sırasında iş adamlarımız sektörel bazda gittiğimiz ülkenin iş adamlarıyla görüşmeler, toplantılar yapıyorlar, bağlantılar kuruyorlar, anlaşmalar yapıyorlar, mekanizmalar oluşturuyoruz."

 "OTURARAK BAŞARI SAĞLANABİLİR Mİ?"
Kolombiya, Küba ve Meksika'da müteahhitlik sektöründe müthiş bir potansiyel olduğunu belirten Erdoğan, "Bunu bizzat o ülkelerin cumhurbaşkanları söylediler ve 'biz sizlerle beraber çalışmak isteriz' dediler. Oradaki muhataplarımıza müteahhitlerimizin dünyadaki başarılarından söz ettim, kendilerinden yararlanmalarını özellikle onlara tavsiye ettik. Bize eşlik eden iş adamlarımız da oralarda inanıyorum ki çok faydalı, çok verimli görüşmeler yaptılar. Bu görüşmeler neticesinde oluşan temaslar, bundan sonra onların bize yapacakları iade-i ziyaret de çok daha ileri seviyelere gelecektir. Bazıları bizim oralara turistik seyahat yaptığımızı iddia ediyorlar. Kendileri sadece o amaçla yurt dışına çıkıyor olabilirler ama biz gittiğimiz her yerde, görüştüğümüz herkesle ülkemize nasıl bir fayda sağlayabiliriz, oralarda insanımızın önünü nasıl açabiliriz, onu konuşuyor, ona bakıyoruz. Bundan sonra da Mevlana'nın pergel benzetmesinden ilham alarak bir ayağımızı Türkiye'ye sabitleyip, diğer ile tüm dünyayı dolaşmaya devam edeceğiz. 'Durmak yok, yola devam' diyeceğiz. Çünkü bizim 2023 hedeflerimiz var. Türkiye'yi dünyanın en gelişmiş 10 ülkesinden biri haline getirmek için daha çok çalışmalı, daha çok gayret göstermeliyiz. Ben Ankara'da sadece evrak imzalayan değil çalışan, koşturan, terleyen bir cumhurbaşkanı olacağım' dediğim zaman birileri buna karşı çıkıyor. Yahu oturarak başarı sağlanabilir mi? Burada ülkemizin en saygın iş adamları var, kendilerine soruyorum, siz bu başarıyı oturarak mı elde ettiniz. Oturarak başarı elde etmek mümkün mü? Dünya ikincisi nasıl oldunuz, oturarak mı oldunuz, çalışarak, koşturarak mı oldunuz. Elbette çalışacağız, koşturacağız, terleyeceğiz" dedi.
 "Oturdukları yerden siyaset yapmaya, oturdukları yerden muhalefet yapmaya alışmış olanlar bizim tavrımızı yargılıyorlar" diyen Erdoğan, "Halbuki asıl eleştirilmesi gereken, asıl garip karşılanması gereken onların durumu. Proje desen proje yok, vizyon desen vizyon yok, hayal desen o bile yok, çalışma, gayret zaten hiç yok. O zaman bu millet sana niye ülkeyi temsil etsin, niye geleceğini emanet etsin. Sizlerin şantiyelerinizde güvenip, inanıp bekçi bile yapmayacağınız, bekçi olarak dahi işe almayacağınız kişilere bu millet niye itibar etsin ki, etmiyor zaten" şeklinde konuştu.

 BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI
 7 Haziran milletvekili genel seçimine işaret eden Erdoğan, "Ben diyorum ki Türkiye bu seçimde yeni Türkiye'yi, yeni başkanlık sistemini, yeni Anayasa'yı bir defa çok geniş anlamda tartışmalı. Gittiğimiz üç ülke de başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Seçimden sonra oluşacak Meclis evvela bu mesele üzerinde çalışmalı ve süratle netice almalı. Çünkü sistem dinamik olmazsa, sistem ön azmazsa, sistem sürekli tıkarsa bir yere varamazsınız. Onun için ön açıcı biz sistem. Bu adımları bunun için atmaya mecburuz. Bu benim kişisel görüşüm, kişisel tavsiyem ama 40 yıllık siyasi hayatımdaki siyasi deneyimlerin neticesi bu. Ben kitabın sahifeleri arasından sadece konuşmuyorum. Teori başarıyı getirmez. Eğer teori pratikle bütünleşirse başarıyı elde edebilirsiniz. Ben bu sisteme karşı çıkanlara bakıyorsunuz, ne istiyorsunuz diyorsunuz, onlar seçim sonrası nasıl bir Türkiye hayal ediyorlar diye merak ediyorsunuz, anlamaya çalışıyorsunuz, maalesef hiçbir şey yok. Ne bu ülkenin geleceği için ne milletin daha mutlu, müreffeh bir düzeye ulaşması için hiçbir projeleri, hiçbir öngörüleri yok. Onun için biz sizlerle beraber çalışmaya devam edeceğiz. Çünkü siz inşa için varsınız, siz ihya için varsınız ama bunlarda ne ihya var ne inşa var" dedi.
 Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerin şöyle sürdürdü:
 "Orta Asya'ya, Orta Doğu'ya, Afrika'ya, Güney Asya'ya, Güney Amerika'ya velhasıl dünyanın her yerinde gidilmemiş ülke, ele atılmamış iş bırakmayacağız. Hamdolsun gidiyoruz, görüyoruz ve ülkemizin nasıl gayet iyi bir yerde olduğunu daha iyi anlıyoruz. Oraları görmesek bunu anlayamayız ama bu 'noktayı koyduk' anlamında değil demek ki iyi yoldayız. Bu anlamda bunu söylüyorum çünkü yapacağımız daha iyi şeyler var. Bizden geri olanlara bakmayacağız, bizden ileri olanlara bakacağız ve ona ulaşmaya çalışacağız. Devlet düzeyinde resmi kurumlarımızla gideceğiz, iş adamlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla gideceğiz, TİKA, AFAD ve Kızılay gibi yardım kuruluşlarımızla gideceğiz, Yunus Emre Enstitümüzle, üniversitelerimizle gideceğiz. Biz gittiğimiz hiçbir yere sadece iş yapmak için sadece para kazanmak için sadece diplomatik temaslar için gitmiyoruz. Bizim oralara giden diğer tüm ülkelerden, diğer herkesten bir farkımız var. Biz oralardaki insanları dostlarımız olarak görüyoruz. Bir kardeş, bir kardeşe nasıl giderse, bir dost bir dosta nasıl gider, niçin giderse biz de onun için gidiyoruz. Çünkü bizim oralardaki insanlara hem ortak bir tarihi ve kültürel geçmişimiz hem de ortak bir gelecek tasavvurumuz var. Mesela son ziyareti yaptığımız Güney Amerika bize ne kadar uzak, bizimle ne kadar ilgisiz gözüküyor değil mi. Yani non-stop 14 saat uçuşla ulaştık Kolombiya'ya. Halbuki tam tersi Amerika kıtasının tamamı gibi Güney Amerika ülkelerinde de 1800'lü yıllardan itibaren bu coğrafyadan göç edip oralara yerleşmiş, yüz binlerce kardeşimiz var, belki milyonlarca. Bunların içinde gittikleri ülkelerde siyasette, ticarette, kültürde, sanatta çok önemli konumlara gelen kişiler bulunuyor. Bu insanlar üzerinden oluşturacağımız ülsiyet bile tek başına bizim Güney Amerika'da çok güçlü bir şekilde var olmamıza yetiyor. Aynı şekilde Güney Asya'ya bakıyorsunuz, bize çok uzak gözüküyor. Oysa Osmanlı döneminde oralarda çok ciddi, çok önemli ilişkiler tesis etmişiz, Afrika keza öyle. Kısa bir süre önce Etiyopya, Cibuti ve Somali'ye gittik. Düşünebiliyor musunuz, buralara dünyanın en güçlü ülkeleri girmiyor, biz giriyoruz. Diyoruz ki biz gittiğimiz yer bizimle farklı bir ilişki içerisine girecektir ama gitmediğimiz yer de olmayacaktır. Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu zaten ayrılmaz bir parçamız. Gönül sınırlarımızın kapsama alanı çok geniş, yeter ki oralara ulaşalım, gerisi gerçekten çok kolay. Bununla birlikte gittiğimiz yerlerde farkımızı ortaya koymamız lazım. Merhametini yitirmiş bir dönemde bizler aynı zamanda merhametin temsilcisi, vicdanların sesi olmak durumundayız. Bizim farkımız bu olmalı."
 BU ELİM HADİSEYİ LANETLİYORUM"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bunlar kendi ülkesine, kendi milletine, kendi insanının değerlerine, kültürüne o kadar uzaklar ki geçtiğimiz günlerde hunharca katledilen Özgecan'ımızın ölümünü dans ederek güya protesto ediyorlar. Bu ne biçim iştir ya, önce sen biliyorsan bir fatiha oku, bilmiyorsan bir rahmet dile, ailesine bir başsağlığı dile" dedi.
 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sheraton Otel'de düzenlenen "Türkiye Müteahhitler Birliği Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni"ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmada Mersin'in Tarsus ilçesinde 20 yaşındaki üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın katledilmesi sonrası CHP Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka'nın kadına şiddet protestosunda dans etmesini sert sözlerle eleştirerek, “Evine gitmek için bindiği otobüste teröristler tarafından diri diri yakılan kızımız için ses çıkarmayanlar, eylem sırasında ölenler için Türkiye'yi ayağa kaldırmaya çalıştılar. Bunlar kendi ülkesine, kendi milletine, kendi insanının değerlerine, kültürüne o kadar uzaklar ki geçtiğimiz günlerde hunharca katledilen Özgecan'ımızın ölümünü dans ederek güya protesto ediyorlar. Bu ne biçim iştir ya, önce sen biliyorsan bir fatiha oku, bilmiyorsan bir rahmet dile, ailesine bir başsağlığı dile. Dans ediyor. Bunun bizim kültürümüzdeki yeri nedir, adeta sanki o ölümden zevk alıyor. Bu bu anlama gelir. Ölüm karşısında, acı karşısında dans etmek nedir bizim kültürümüzde? Belli, tabi ateş düştüğü yeri yakar. Özgecan kızımıza ben bir kez daha Cenab-ı Allah'tan rahmet, acılı ailesine, sevenlerine ve bütün milletimize başsağlığı diliyorum" dedi.
 "Bu alçaklığın, bu canice, vahşice yapılan bu katlin failleri yakalandılar" diyen Erdoğan, "İnşallah hak ettikleri cezayı da en ağır şekilde almaları için bizzat davanın takipçisi olacağım, şu anda da zaten takip ediyorum. Kadına şiddet konusun maalesef ülkemizin kanayan bir yarasıdır. Bizim inancımızda insan eşref-i mahlukattır, yani yaradılmışların en şereflisidir. Erkek denmiyor, kadın denmiyor, çocuk denmiyor, insan deniyor. Bizim kültürümüzde de kadının ayrı ve özel bir yeri vardır. Selçuklu'yu anarken Terken Hatun'u, Osmanlı'yı anarken Hayme Ana'yı, Bala Hatun'u, Nilüfer Hatun'u anmadan geçemeyiz. Annesi Hafza Valide Sultan'ı zikretmeden Kanuni Sultan Süleyman'ı anlatamayız, Zübeyde Hanım'ı anmadan Gazi Mustafa Kemal'i anlayamayız. Cumhuriyetin kuruluşunda da kadınlarımız çok önemli roller üstlenmiş, çok büyük fedakarlıklar yapmışlardır. Şu cüzdanlarımızdaki 50 liralık banknotu hazırlarken dedim ki, önümüze çalışma geldiğinde arkadaşlarıma dedim ki, bir de biz tarihimizde başarılı hanımlarımız var onlardan bir tanesinin resmini buraya koyalım, Osmanlı'nın son döneminin ve Cumhuriyeti'nin ilk döneminin önemli romancılarından Fatma Aliye Hanım'ın resmini buraya koyalım. Buna rağmen kimi zaman 'töre' denilerek kadının şahsiyetinin yok edildiğine, kimi zaman 'çağdaşlık' denilerek kadının metalaştırıldığına şahit oluyoruz. Açıkça ifade ediyorum, kadını zayıf görerek, korunmasız, aciz görerek ona şiddet uygulayan her kim olursa olsun alçaktır, zavallıdır. Kadına şiddet uygulamak Allah'ın emanetine ihanet etmektir" diye konuştu.
 Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
 "Cahiliye döneminde kız çocuklarını cinsiyetlerinden dolayı diri diri toprağa gömenle üstünlüğünü göstermek için kadına şiddet uygulayan arasında bizim nazarımızda hiçbir fark yoktur. Cahiliye döneminde kadını bir eşya gibi alıp satanla bugün medyada, sokakta, işyerinde onu bir meta gibi pazarlayan arasında bizim nazarımızda yine hiçbir fark yoktur. Ben tüm siyasi hayatım boyunca kadınları her alanda hak ettikleri konuma getirmenin çabası, mücadelesi içinde oldum. Kadına şiddete karşı da, metalaştırmaya karşı da onlarla beraber mücadele ettim, etmeye de devam ediyorum. Kurucu olduğum siyasi parti kadınların siyasette erkeklerle eş düzeyde temsili için her türlü çabayı gösterdim. Türkiye'nin en yaygın, en aktif, en iyi çalışan kadın teşkilatlanmasını gerçekleştirdik. Buna rağmen kadınların henüz yeterli siyasi temsil düzeyine ulaşamadıklarını biliyorum ama bu konuda geçmişte mukayese edilemeyecek gelişme katedildiğini de teslim etmeliyiz. Aynı şekilde başbakanlığım döneminde kadınların ekonomik ve sosyal hayattaki durumlarını düzeltmek, ileriye taşımak için pek çok taşıma yürüttük. Anayasa'da, kanunlarda, yönetmeliklerde yaptığımız değişikliklerle kadınları her alanda maruz kaldıkları cinsiyet eşitsizliğinden kurtarmanın çabası içinde olduk. 2009 yılında kurduğumuz Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu ile sürekli denetim ve izleme altında olmasını temin ettik. 2012 yılında çıkardığımız Ailenin Korunması ve Kadına Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, bu alanda gerçek bir devrim niteliğindedir. Aynı çerçevede yürütülen pek çok çalışmayla bu hususta ülkemizde yeni bir dönemin başladığına inanıyorum. Eğitimde ve istihdamda kadınlara pozitif ayrımcılık uygulayan pek çok projeyi, pek çok uygulamayı hayata geçirdik. Son olarak kadın istihdamını teşvik edecek bir dizi kanun değişikliği gerçekleştirdik. Tüm bunlar elbette önemli ama daha önemlisi bütün bu yasal değişikliklerin uygulamasında eksiklikleri gidermek için ek tedbir ve müeyyide mekanizmaları geliştirmektir. Ancak böylelikle uzun vadede zihinlerdeki, kafalardaki anlayış da değişecektir. Özellikle karar mekanizmalarının büyük çoğunluğunu oluşturanlara sesleniyorum, bu olay hepimizin kızının başına gelebilirdi. Bu konuyu işte bu hassasiyetle sizler, bizler sahiplenmedikçe gerçek bir iyileşme mümkün olmayacaktır. Ben Özgecan kızımızın vefatıyla ortaya çıkan hassasiyetin bu yönde yeni bir dönemin başlangıcı olmasını temenni ediyorum. Bu elim hadiseyi, bu önemli toplumsal sorunumuzu günlük siyasete alet etmeye tevessül eden herkesi de kınıyorum, lanetliyorum."
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’DAN PATRONLARA UYARI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin önde gelen müteahhitlik firmalarının patronlarına seslenerek, “Ben artık insanca çalışma şartlarına sahip olmayan, işçi sağlığı ve iş güvenliği standartlarına uygun olmayan hiçbir şantiye, hiçbir işyeri görmek istemiyorum” dedi.
 Ekonomi Bakanlığı ve Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından Ankara Sheraton Oteli’nde düzenlenen Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödül Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Batı ülkelerinin zenginlik bakımından, refah bakımından çok ileri bir düzeyde olduklarını, Afrika’ya, Asya’ya, Güney Amerika’ya bakıldığında ise bambaşka bir manzara ile karşılaşıldığını söyledi. Oralardaki milyarlarca insanın gözyaşının, ahı, kanı emeği ve doğal kaynağı üzerinden Batı ‘da kurulan bir refah düzeni olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz asla garibin, mazlumun, mağdurun, yoksulun, ezilmişin sırtından bir refah düzeni kurmayız, kuramayız. Buna bizim ne inancımız ne kültürümüz ne de tarihimiz izin verir. Mazlumların gözyaşından, mağdurların kanından beslenen bir zenginlik bize ateşten bir gömlek olur, hepimizi yakar. Biz başkalarının emeğini, kaynağını sömürmek üzerine kurulu bir medeniyet inşa etmeyiz, edemeyiz. Gözyaşı ile ıslanmış ekmek bizim boğazımızdan geçemez. Kan bulaşmış para bize mutluluk getirmez.”

 “‘NEREDESİN BAŞKAN’ DERKEN ASLINDA TÜM DÜNYANIN VİCDANINA SESLENİYORDUK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için Suriye, Mısır, Filistin, Myammar dediklerini belirterek, “Biz bunun için ‘dünya 5’ten büyüktür’ diye haykırıyoruz. İşte ortada. BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri var. 5 tane dünyadaki BM Genel Kurulu’nun diğer 191 üyesi bunların iki dudağının arasına mahkum. Böyle bir adalet düzeni olabilir mi? Böyle bir haklar düzeni olabilir mi? Böyle bir özgürlük dünyası olabilir mi? Olamaz ve olmuyor da. İşte bunun için uluslararası sistemin çarpıklıkları, yanlışları, eksikleri, her platformda insanlığı eziyor ama bizde bunu yüksek sesle ifade ediyoruz. Davos’ta ‘one minute’ dediysek bundan dolayı dedik. Dünyadaki tüm mazlumlara sahip çıkma adına bunu yaptık. ABD’de evlerinin içinde alçakça katledilen Suriye Türkmeni kardeşlerimiz için sayın Obama’ya ‘neredesin başkan’ derken aslında tüm dünyanın vicdanına sesleniyorduk, derdimiz buydu. Biz insan değerinin inançla, ülkeyle, ırkla, renkle ilgili olmadığına inanıyoruz. Yaradılmışların en şereflisi olan insanoğlunun her bir ferdinin can, hayatı aynı şekilde değerlidir. Paris’te öldürülen 12 kişi için dünyayı ayağa kaldıranların Suriye’de katledilen 350 bin mazlum karşısında üç maymunu oynaması bizim kabullenebileceğimiz bir durum değildir. Bunu da görmemiz lazım. Sesleri çıkıyor mu, çıkmıyor. Niye susuyorlar? Fransa’da yürüyorsun ama 350 bin kişi öldüğü zaman AB’nin sesi çıkmıyor. ABD havadan geliyor bombalıyor o kadar. Şöyle başımızı iki elin arasına alıp düşünmemiz lazım. Bu millete yakışan budur” diye konuştu.

“İŞ GÜVENLİĞİ STANDARTLARINA UYGUN OLMAYAN HİÇBİR ŞANTİYE, HİÇBİR İŞYERİ GÖRMEK İSTEMİYORUM”
Müteahhitlere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, müteahhitlerin iş yaptıkları ülkelerde aynı zamanda Türkiye’yi temsil ettiğini söyledi. Firmaların sadece ticari bir şirket olarak değil bu milletin somut tezahürü görünen ve aklanmış bir yüzü olarak oralarda bulunduğunu dile getiren Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
“Biz insanı en değerli, en kutsal varlık olarak gören bir milletiz. İnsanın bu vasfı her yerde her durumda geçerlidir. Elbette yaptığınız işlerden kar edeceksiniz, para kazanacaksınız kimsenin buna itirazı olamaz. Bununla birlikte üstlendiğiniz misyonun bilinciyle hareket etmek durumundasınız. Sizlerden çalıştırdığınız işlerden, mal aldığınız, iş yaptırdığınız alt yüklenicilere kadar herkesle ilişkilerinizi bu bakış açısıyla kurmanızı bekliyoruz. Aynı sektörde faaliyet gösteren diğer ülke şirketlerinden farkınızı daha kaliteli, daha hesaplı iş yapma yanında insan odaklı, hak temelli bir anlayışı ortaya koyarak da göstermeliniz. Az önce başkanın da ifade ettiği ‘ortaklık kültürünü de’ bence ileriye çok daha farklı bir şekilde taşımalısınız. Yani rekabet belki dönemimiz içerisinde faydalı gibi görünse de aynı zamanda birinin bir diğerini özellikle kardeş olarak bana göre bir yerde de sömürme aracı olarak görüyorum. Biz paylaşımcı bir milletiz, biz dayanışmacı bir milletiz, biz ahilik kültürüne sahip bir milletiz. Öyleyse bu paylaşım kültürü içerisinde bunu sürdürecek olursak ‘bu projeyi gel beraber yürütelim, diğer projeyi yine beraber yürütelim, bir üçüncü projeyi de diğer iki arkadaşımız yürütsün’. Bunu değimiz gün inanın Türk milletinin önünde kimse duramaz. Biz bunu başarır aşar gideriz. İster doğrudan kendi elinizle ister bu konuda çalışan kamu ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla bulunduğunuz ülkelerde mutlaka yardım faaliyetleri de gerçekleştirin. Oradaki işiniz bittiğinde geride sadece inşa edilmiş binalar, köprüler, yollar değil aynı zamanda kazanılmış gönüller bırakın. İnanın bu şekilde davrandığınızda çok daha el üstünde tutulduğunuzu, çok daha fazla tercih edildiğinizi göreceksiniz. Ülke içinde çalışmalarınızda da bu anlayışı güçlendirmelisiniz. Ülkemizin hem mali ve teknik kapasite olarak, hem insan gücü, hem hukuki altyapı olarak geldiği yer geçmişle mukayese edilemeyecek derecede ileri bir yerdir. Açıkçası ben artık insanca çalışma şartlarına sahip olmayan, işçi sağlığı ve iş güvenliği standartlarına uygun olmayan hiçbir şantiye, hiçbir işyeri görmek istemiyorum. Sadece kendinizin değil, iş yaptığınız herkesin aynı şartları sağlamasını teminle mükellefsiniz. İstihdamı artırmaya ne kadar önem veriyorsak çalışma şartlarını iyileştirmeye de o kadar önem veriyoruz. Bu mevzuat değil, zihniyet meselesidir. Bunu çözmemiz lazım. Büyüyeceğiz, güçleneceğiz, kazanacağız ama kimsenin ahını almadan kimsenin hakkına girmeden bunu yapacağız. Medeniyet iddiamızı halel getirmeden, inancımıza, tarihimize, kültürümüze, onurumuzu uygun şekilde gelişeceğiz, ilerleyeceğiz. Merhameti, vicdanı, şefkati olmayan bir ülke, bir toplum olarak refahımızı artırmak, bizim asla tercih edeceğimizi yol değildir, olamaz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı konuşmanın ardından ödül alan firmalara ödüllerini verdi.

 

 
Yılmaz aday adaylığını açıkladı
 
KOSGEB’ten girişimcilere hibe desteği
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
‘Kadına uzanan elleri kıracağız’
Başbakan Davutoğlu, "Kadına uzanan elleri kıracağız. İnsanoğlunun gördüğü ...
‘Neredesin Başkan?’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Meksikalı mevkidaşı Enrique Peña Nieto ...
‘Milli iradeyi egemen kıldık’
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Sivas Kongresi'nin ...
 
Erdoğan: “Havana’da cami yapmak isteriz”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Küba’da basın mensuplarına yaptığı açıklamada Havana’da ...
‘Türkiye Dünyanın İlgi Odağı Haline Geldi’
Erdoğan “Son 12 yıldır dünyanın tamamını kucaklayan iletişim kurmaya arttıran ...
Cumhurbaşkanı’na "Yüzyılın Devlet Adamı" Ödülü
Yaratılanı Yaradan’dan ötürü hoş gördüklerini ifade eden Erdoğan, “Evet ...
 
Cumhurbaşkanı’ndan ‘Yeni Anayasa’ vurgusu
Erdoğan, milletin yeni Türkiye ve yeni Anayasa için 400 milletvekilini ...
‘Karar milletindir’
Sistemin değişmesinin muhalefet için de bir fırsat olabileceğini, bu sistemle ...
‘Milletimizle birlikte yürüyoruz’
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Davutoğlu, "Biz sadece milletimizi ...
 
DADAŞ GAZETESİ
YAZARLAR
Nedim Atakol
Nedim Atakol
Adalet adalet adalet; illa adalet!
İrfan Kayagil
İrfan Kayagil
Ateizm Kazanı Kaynıyor, Din Adamları Nerede?''
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
DADAŞ
ANKET
Erzurum Havalimaninin ismi ne olsun?

Recep Tayyip Erdogan
Nafiz Kotan
Palandoken
Saltuklu
Dadas

Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Gundem Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Spor Kültür & Sanat Sağlık & Yaşam Araştırma Polemik
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva