Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zülfikar Kotanlı, üniversitelerdeki akademik ve idari personelin aldıkları maaşlarla değil bilimsel çalışmalara katılmak, geçinmekte dahi zorlandıklarını söyledi.
Hükümetin, kamudaki ücret adaletini daha da eşitsizlikçi hale getiren ‘Eşit işe eşit ücret’ vari düzenlemelerle öğretim elemanlarını ek iş yapmaya zorladığını kaydeden DES Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Zülfikar Kotanlı, “Yetkililere yıllardır söylüyoruz. Bilim üretmesi gereken hocalarımız geçimini bile sağlayamayacak kadar yoksullaşmıştır. Öğretim elemanlarımız maaşlarının yetersiz olduğunu adeta haykırmaktadır. Araştırma ve akademik yönetsel yapının yetersizliği, akademik yükseltme kriterlerinin baskıcı ve adaletsiz olması gibi sorunların yanına birde geçim sıkıntısı eklendiğinde ülkemizdeki beyin göçü kaçınılmaz olarak artmaya devam edecektir” dedi.
Kamudaki ücret adaletsizliğinden olumsuz olarak etkilenen üniversitelerin her kademsindeki personelinin ayrıca kendi arasında da ciddi ücret dengesizliği yaşadığına dikkat çeken DES Genel Başkan Yardımcısı Kotanlı, şunları söyledi;
ÜNİVERSİTELER CAZİBESİNİ YİTİRİYOR
Üniversitelerimizde görev yapan eğitim çalışanlarının maaşları son 10 yıllık enflasyonu baz alırsak enflasyon karşısında erimiştir. Son 10 yılda üniversitelerimizin sayısında yaşanan artışa karşın üniversite personelinin gerek mali ve özlük haklarında gerekse mesleki ve demokratik haklarında aynı büyümeyi görememekteyiz.
BEYİN GÖÇÜ ARTIYOR
Bu durum beyin göçünü tetiklediği gibi üniversitelerimizin cazibesinin azalmasına ve akademisyenliğin tercih edilmemesine neden olmaktadır. Akamesyenlerimiz daha yüksek ücretler veren başka kamu kurumlarına araştırmacı, uzman sıfatıyla hızla geçmeye başlamıştır.
MAAŞLAR 2 BİN 2 BİN 700 TL CİVARINDA
Üniversitelerdeki yardımcı doçent, öğretim görevlileri, okutman ve araştırma görevlileri kadrolarındaki eğitim çalışanlarını 2 bin ila 2 bin 700 TL arasında maaş almaktadır. Bu ücretler üniversite hocalarının hem statülerine hem de bilim üretmelerine uygun değildir.
İDARİ PERSONELİN MALİ VE ÖZLÜK HAKLARI DA GERİLİYOR
Yükseköğretim kurumlarında genel idari hizmetler, yardımcı hizmetler ve teknik hizmetler gibi sözleşmeli kadrolarda dahil çalışan personelin mali ve özlük hakları konusunda da önemli sorunlar yaşandığını biliyoruz. Gerçekleştirilen uygulamalar ve önümüzdeki dönem için yapılan hazırlıklar dikkate alındığında, akademik olmayan personelin daha yoğun hak kaybı yaşayacağı görülmektedir.
ÜNİVERSİTELER KAMUSAL HİZMET SORUMLULUĞUNDAN UZAKLAŞIYOR
Üniversitelerimizin ticarileştirilmesi, hükümetin uyguladığı yeni liberal paradigma bağlamında tespit edilen kalite, performans ve akreditasyon gibi kavramlar üniversite stratejik planları üzerinden üniversite sistemine girmiştir. Bununla birlikte, piyasacı,
dolayısıyla kamusal hizmet sorumluluğundan ve özgür bilimsel üretimden uzaklaşmış bir üniversite yapısı oluşmaya başlamıştır. Akademisyenlerimiz tüccar, öğrencilerimiz müşteri olarak görülmek istenmektedir. Üniversitelerimiz ‘Girişimci üniversite’ gazıyla kamusal hizmet yükümlülüklerinden uzaklaştırılmıştır. Piyasa koşullarına uygun hizmet üreten kurumlar haline getirilen üniversitelerimizde, hem çalışanlar hem de öğrencilerimizin hak ve talepleri dikkate alınmamaktadır.
Bu itibarla başta Başbakan Sayın Erdoğan olmak üzere YÖK Başkanı Sayın Çetinsaya’yı üniversitelerimizde görev yapan eğitim çalışanlarının haklı ve meşru taleplerini dikkate almaya ve ivedilikle çözüm bulmaya davet ediyorum.