Allah, ölüm, cennet, cehennem, ibadet gibi yetişkinlerin bile kimi zaman idrakte güçlük çektikleri kavramları bir çocuğa anlatabilmek hiç de kolay değil. Ancak henüz soyut düşünebilme yetisi kazanamamış bir çocuğun ‘Allah nerede oturuyor? Evi var mı? Allah ne renk? Onu neden göremiyoruz?’ gibi sorularına verilecek cevaplar Yaratıcı ve kâinatla kurduğu ilişkide hayati rol oynuyor. Ayrıca ölümü ve ölen bir yakınının akıbetini çocuğun yaşına uygun şekilde anlatmak da ruh sağlığını korumada ve yaşama bakışında önemli yere sahip. Peki uygun bir din eğitimi için hangi yaş grubunda nelere dikkat etmek gerekiyor?
2-3 YAŞ
Bu yaşlarda çocuğun kelime dağarcığı oturmaya, değer ve inançlar şekillenmeye başlıyor. Bu nedenle çocuklara konuşma çağına başladıktan sonra kelime-i tevhit öğretilerek, soru cevaplı telkinlerle din eğitiminin başlatılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, Allah, peygamber ve melek gibi kavramların çocuğun çevresindeki konuşma ortamında sıklıkla kullanılması tavsiyesinde bulunuyor.
4-5 YAŞ
Çocukların sevgiyle ilgili kavramları öğrendiği bu yaşlarda, Allah’ın kullarını ne kadar çok sevdiğini ve yarattığı şeylerle bunu bizlere nasıl gösterdiğini anlatmak gerekiyor. Okul öncesi eğitimde masalların ve dinî hikâyelerin rolü büyük olduğundan, doğru davranışları ve dini bu yolla öğretmek de daha kolay kabul ediliyor. Ayrıca bu yaştaki çocuklara ibadet ve dua gibi şeyler ilgi çekici geldiğinden, bu konularda anne babayı taklit etmelerine izin vermek gerekiyor. Çocuğun yanında namaz kılmak, camiye giderken onu da götürmek, yemeklerden önce ve sonra verdiği nimetlerden dolayı Allah’a sesli olarak şükretmek, namazlardan sonra yine sesli olarak dua etmek çocuğu Allah’a yaklaştırıyor.
Öte yandan araştırmalar, okul öncesi çocuklarda ölüm korkusunun çok baskın olduğunu gösteriyor. Bu yaştaki çocuklar, öncelikle anne babasının, daha sonra kendisinin öleceğinden korku duyar. Ölüm korkusunun tek çaresi ise çocuğa ahiret inancını aşılamak, öteki dünyayı sevdikleriyle birlikte olacağı güzel bir yer olarak tasavvur etmesini sağlamaktır.
Gördüğü her şeyin insan eliyle yapıldığını düşünen çocuğun, Allah’ı büyük bir insana benzetmesini ve bu yönde sorular sormasını da anlayışla karşılamak gerekiyor. Ancak bu noktada ‘Allah baba’ ifadesini kullanmak ya da ‘Allah gökyüzünde oturur. Cennette oturur.’ şeklinde İslam itikadına aykırı cevaplar vermek de uygun görülmüyor. Allah’ın maddi bir varlık olmadığı, bu nedenle maddi varlıkların özelliklerine sahip olmadığını uygun bir dille açıklamak gerekiyor.
6-7 YAŞ
Bu yaş çocuklarında kendilerini büyüklere ve anne-babaya beğendirme eğilimi baskınlık kazanıyor. Bu nedenle, 6-7 yaş çocuğunun ibadetlerini, dua ediyor ya da şükrediyor olmasını sözle ya da küçük hediyelerle takdir etmekte fayda var.
8-9 YAŞ
Çocuk, soyut düşünme ya da vicdan muhakeme yetilerini bu yaşlarda kazanıyor. Bu nedenle sekiz yaşına kadar çocuğa cehennem, günah-sevap gibi kavramlardan bahsetmemek, yaptığı yanlışları günah olarak tanımlamamak gerek. Ayrıca bu yaşlarda anne babasıyla oyun oynamayı bırakan çocuk, artık arkadaşlarıyla vakit geçirmeye, televizyon izlemeye ve oyun oynamaya başlıyor. Bu sebeple din eğitiminin oyunlarla, kitaplarla, çizgi filmlerle ve bulmacalarla verilmesi de uygun bir yöntem.
10-14 YAŞ
Bu dönemde eleştirel düşünmeye ve sorgulayıcı bir tavır takınmaya başlayan çocuk, özellikle ailesine bireylerinin söylediklerine karşı daha tepkili ve şüpheci yaklaşabiliyor. Bu nedenle, bu yaşlarda verilecek din eğitiminin aile bireylerinden ziyade arkadaş çevresine, cami ve okul derslerine bırakılması tavsiye ediliyor.
Allah’ı sevdirmede beş duyu modeli…
Psikiyatrist Doktor Mustafa Ulusoy, ‘Yakınlık’ adlı kitabının ‘Çocuk ve Allah’ başlıklı bölümünde, özellikle 3-4 yaş çocuğuna Allah’ı anlatmada beş duyu modelinden bahsediyor. Her hafta ya da her ay bir duyu organının kullanımına odaklanması sağlanan çocuk, beş duyusunu da kullanarak kâinatla ve nesnelerle daha yakın bir ilişki kurduğu gibi, somut nesnelerden yola çıkarak Yaratıcı’nın varlığını ve onun özelliklerini de öğrenmiş oluyor.
İlk hafta olan görme haftasında çocuklara gözün işlevi anlatılıyor. Kâinattaki güzellikler konuşuluyor. Çiçekler, güneşin batışı gibi hoşa gidecek şeylere dikkatinin yönelmesi sağlanıyor. İşitme haftasında, çocuklar ve aile bir hafta boyunca kâinattaki seslere kulak kesiliyor. Dalga sesleri, rüzgârın uğultusu, kapı gıcırtısı, çay suyunun kaynaması gibi. Koklama haftasında ise çiçeğin, denizin, toprağın, kekin, böreğin, etin kendine özgü bir kokusu olduğundan bahsediliyor. ‘Allah ne güzel yaratmış. Bununla bize ne kadar sevgi ve değer verdiğini gösteriyor.’ şeklinde yorumlar yapılıyor. Aynı şekilde dokunma ve tatma haftasında da çocuğun, varlıkların birbirinden farklı dokularına ve tatlarına dikkat kesilmesi sağlanıyor.