İçişleri Bakanı Efkan Ala, Türkiye’deki değişimi ve gelişimi gören bazı mekanizmaların bu durumdan rahatsızlık duyabileceğini söyledi. Erzurum’da Polisevi’nde düzenlenen toplantıda değerlendirmelerde bulunan İçişleri Bakanı Ala, “Türkiye gibi tarihe geçmişe sahip, kültürel bir geçmişe, ekonomik bir gelişime sahipsiniz, devamlı ileriye bakan bir nüfus ve geleneğe sahipsiniz. Sürekli arayan, sürekli yeni şeyler, bir şeyler arayan kuşak devlet geleneğine sahipsiniz. Dünyada ona sorulmadan herhangi bir şey yapılamayan iki devlet kurulmuştur. Bunun biri Roma, biri Osmanlı’dır. Osmanlı 500 yıldan fazla dünyaya hükmetmiş, istikameti belirleyici bir devlettir. Bazı devletler bölgesel olarak güç olabilmiştir. 500 yıldan fazla bütün dünyada hakimiyeti olan devletlerden biriyiz. Böyle bir geçmişe sahipseniz siz hiçbir şey yapmıyor olsanız bile sizin dikkate alınmanız için yeterlidir. Türkiye öyle bir noktadan bugünlere geldi ki 90’lı yılları hep birlikte yaşadık. Ekonomisinin tahrip edildiği, siyasetinin örselendiği, insanın hak ve özgürlüklerinin nasıl baskı altına alındığını hep birlikte yaşadık. Şimdi bütün bu sıkıntılardan sonra bir iklim yakaladık. Ve ekonomisi tahmin edilemeyecek kadar hızla büyüdü. Dünyada büyük ekonomik krizler oldu, biz bu dönemde IMF’ye borcumuzu ödedik. Bir miktar da katkıda bulunduk. Türkiye’nin ihracatının geldiği noktada ortada. Dünyada her yere ihracat yapan bir ülke konumundayız. Bu başarımız kendi kültürel coğrafyamızdaki etkisine bakalım, evet bizde yapabiliriz deme fırsatını ve özgüvenin elde ettiler. Bu arada bu gelişmeleri okuyamayan ya da genel olarak, özel olarak kendi kurum ve kuruluşlarının menfaatlerine olmayan bazı gruplar, mekanizmalar devreye girmiştir, sokulmuştur. Ama hiçbiri başarılı olamamıştır, olamayacaktır” dedi.
Halka dayanmayan hiçbir düşünce ve sistemin kendisini garantide hissetmeyeceğini söyleyen Ala, “Türkiye bir şeyi başardı. Hem ekonomik hem sosyal hem siyasal hem zihinsel orta sınıf oluştu. Herkes lafın tamamı söylenmeden lafın nereye gideceğini biliyor. Soruyor, cevabını da kendi veriyor. Peki o mekanizmalar neyin nesi, kapalı siyasi yapıların ya da onlardan beslenen kapalı yapılar. Bu yapılan hükümete karşı, partiye karşı çeşitli darbe girişimlerinde bulundular. Yine kapalı yapının ürettiği sivil toplum örgütleri, bunlar tamamen görevlendirilmiş olabilecekler gibi bunların içeriden de bir grupta bu işlere bulaştırılmış olabilir. Çetrefilli bir yapı, düşünmeliyiz ki ne kadar hin bir yapı içerisinde siyaset mühendisliği yapılan ama hiçbir zaman başarılı olma şansı olmayan, teker teker duvara çarpıp dökülen mekanizmalar. On yıl içerisinde böyle kaç tane oldu. Biz ne yapacağımızı biliyoruz. Biz Türkiye’nin nereye gittiğini, nereden geldiğini biliyoruz. Teorik olarak bilgi edinme tecrübesine sahibiz. Ama bazıları tecrübe edinmeden bilgi edinemiyorlar. Biraz maliyeti ağır oluyor, yazık oluyor ama yolumuza devam ediyoruz. Bilgi eksiği olan cesaretli olur. Dünya nereye gidiyor, Türkiye nereye gidiyor. Türkiye’nin ortaya koyduğu manzaraya bakın. Ekonomisi nereye gelmiş. Ne kadar gelişmiş. Daha 10 yıl önce 28 Şubat oldu ve millete neler yapıldı, neler oldu hep birlikte yaşadık. Son bir önek vereyim; Meclis’te bir hanımefendi milletvekili seçildi, dediler ki burası devlete meydan okunacak yer değildir. Öyle mi? Peki şimdi o Meclis’te milletin seçtiği başı açık, başı örtülü vekiller var mı? Peki bu ne demek? İşte burada Recep Tayyip Erdoğan, Davos’ta ‘one minute’ dedi. TBMM’de ‘Burası millete meydan okunacak yer değildir’ dedi. Türkiye devlete meydan okunacak yer değildir” diye konuştu.
Herkesin kendini gözden geçirmesi gerektiğini söyleyen Bakan Ala, “Her okulda Kur’an-ı Kerim seçmeli ders, dayatmıyoruz da. Her okulda peygamberimizin hayatı seçmeli ders ve başörtüsü kamuda dahi serbest. Peki kardeşim nedir sorun? Sorun ne? 98’de bunlar oluyor. Peki şimdi kim neden rahatsız? Dindar olduğunu insanlara da soruyorum, gerçekten merak ediyorum sizi Türkiye’de rahatsız eden nedir? Ben devlette ne olup bittiğini biliyorum. Ama bu soruların cevabını vermekte gerçekten zorlanıyorum. Türkiye belli bir yere doğru gidiyor. İnsanlar, çeşitli gruplar, herkes yanlış yapabilir. Devlet kendi dışında sivil toplum örgütlerine adı üstünde izin vermiştir, başka bir örgütlenmeye asla izin vermez. Devlet hepimiziz çünkü. Millette buna fırsat vermez. Herkesin kendini gözden geçirmesi lazım. Türkiye’ye yakışmayan tutum ve davranışlardan, millete bedel ödeten, hükümete darbeye teşebbüs eden hareketlerden vazgeçilmelidir söylediğimiz şey bu” şeklinde konuştu.