Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, bin 128 akademisyenin imza attığı bildiriye tepki göstererek, “Bu ülkenin vesayetten kurtulmasına, demokrasiyle buluşmasına, ötekileştirme aparatlarını çöpe atmasına, özgürleşmesine, normalleşmesine ve sivilleşmesine katkı sunan, paydaş olan, birçok alanda öncülük eden Eğitim-Bir-Sen olarak, bu ihanet bildirisinin, esaret bildirgesinin altında imzası bulunanlara bir hatırlatma yapıyor ve uyarıyoruz. ‘Ordu Göreve’ pankartlarını geri dönüşümü imkansız atıklar arasına gönderen millet, ‘hendek terörünü destekle’ çağrılı bildirinizi de aynı yere gönderecektir” dedi.
YALÇIN’IN AÇIKLAMASI
Türkiye’nin sahip olduğu potansiyel ve egemen coğrafyası ile birçok fırsat ve imkana sahip olmanın yanında ihanetin asli replik olduğu kirli oyunlara dayalı risk ve tehditlerle mücadele tarihine de sahip olduğunu ifade eden Yalçın, “Vesayet paradigmasının ve organizasyonunun çöküşünü sağlayan demokratikleşme, özgürleşme ve sivilleşme hamlelerinin zirve yaptığı özellikle son on yıllık dönemde, risk aparatları ve tehdit araçları arasındaki nöbet değişimleriyle huzur limanına giden geminin alabora olması için yapay fırtınalar devreye sokuldu. Bu kapsamda hayata geçirilen Gezi Parkı kalkışması, 17-25 Aralık darbe girişimi, Kobani mazeretli 6-8 Ekim ayaklanma provaları akamete uğrayınca, Türkiye’nin yenilenme arayışlarını, ‘Yeniden Büyük Türkiye’ hedefli çabaları bertaraf etmek için eski tetikçilere, terör üretme uzmanı işbirlikçilere ‘göreve dönün’ davetiyesi gönderildi. Bu daveti yapanlar ve davete uyanların içinde bulunduğumuz dönemdeki ortak çalışması; bazı il ve ilçelerimizde hendek terörünün hayata geçirilmesi ve bu terör yönteminin siyasetten, akademiye, medyadan, ekonomiye farklı mecralar üzerinden desteklenmesidir” şeklinde konuştu.
SİYASİ İSTİKRAR
1 Kasım seçimiyle siyasi istikrarın yeniden sağlanmasının, ekonomik istikrarsızlık riskinin sonlandırılmasının, özelde Türkiye’ye dair hesapları olanların hayallerini kabusa dönüştürdüğünü kaydeden Yalçın, şunları söyledi:
“Bu kabustan kurtulmak için Çözüm Süreci ile birlikte oluşan huzuru hendeklere gömmeye karar verenler ve bu kararın icrasında sorumluluk alanlar, bir şekilde kendilerini ifşa ederek kirli tezgahların sahiplerinin personel sistemine dahil olma heyecanlarını deklare ediyorlar. Bunun en son örneği, imzalarını terör tüccarlarının malı haline getiren sözde bin 128 akademisyenin, akademik unvanlarını terörün emrine verdiklerini itiraf ettikleri bildiridir. Bu bildiri, 28 Şubat ve benzeri süreçlerde 'ordu göreve' pankartlarının altına konuşlanan akademisyen görünümlü vesayet aklı, bugün de ‘insan’, ‘insan hakları’ ve ‘insan onuru’ kavramlarıyla makyajlanmış bir bildirinin altında ‘ihanet paktı’ olarak arz-ı endam etmeye çalışıyor. Görmediği yeri hayal ederek manzara resmi çizenlere sanatçı, gitmediği yerin ahvalini vehimleriyle anlatana ise ya tezgahçı ya da yalancı denir. Kendi kalemlerinden çıkmışsa ihanetin, başka bir kalemin altından çıkmışsa kalem sahiplerine esaretin belgesi hükmündeki bildirinin altındaki imzaların sahipleri, ‘Devletin suçuna ortak olmayacağız’ gibi iddialı cümlelerle, terör örgütünü aklama telaşını gizlemeye çalışıyorlar. Kamu düzeninin tesisine katkı sunmak yerine, çocuktan kadına, gençten yaşlıya büyük bir insan kitlesini mağdur eden terör eylemine, hendek terörüne, terör iklimine ‘akademik katık olmak’ tercihlerini ortaya koyuyorlar. PKK’nın dün ve bugün gerçekleştirdiği, yarın da gerçekleştirmeye tevessül edeceği kirli eylemleri, terör faaliyetlerini perdelemek için canhıraş çaba sarf ediyorlar. Altında imzaları bulunan cümlelerle ‘Hendek terörüne izin verin yoksa uluslararası kurumları harekete geçiririz’ tehdidi savuran bu zevatın iftira ve ithamlarla bezediği bildiri, imzası bulunanların terör taşeronlarının amelesi olduklarını tescilleyen toplu işe giriş bildirgesidir. Terör örgütünü ve destekçisi siyasi uzantılara terörü terk etme çağrısında bulunamayan bu zevat, akademik dünyayı terk etme tercihini ciddi ciddi düşünmelidir. Çocukların eğitimsiz kalmasına, hastaların tedaviden yoksunluğuna, insanların huzursuz olmasına neden olan hendekleri kazanlara ve hendek siyaseti yapanlara ‘hendekleri kapatın’ daveti yapamayanları çenelerini kapatmaya davet ediyoruz. Terör örgütüne ‘silah bırakın, silahları teslim edin’ deme cesaretini gösteremeyenlerin, terör baronlarının ve taşeronlarının esaretinde olduklarını itiraf edenleri, üniversitelerdeki gençlerimizin yakasını bırakmaya, kadrolarını ve unvanlarını millet için, birlik için, beraberlik, kardeşlik ve eşit yurttaşlık için ter akıtacak insanlara teslim etmeye çağırıyoruz. Bu ülkenin vesayetten kurtulmasına, demokrasiyle buluşmasına, ötekileştirme aparatlarını çöpe atmasına, özgürleşmesine, normalleşmesine ve sivilleşmesine katkı sunan, paydaş olan, birçok alanda öncülük eden Eğitim-Bir-Sen olarak, bu ihanet bildirisinin, esaret bildirgesinin altında imzası bulunanlara bir hatırlatma yapıyor ve uyarıyoruz. ‘Ordu Göreve’ pankartlarını geri dönüşümü imkansız atıklar arasına gönderen millet, ‘hendek terörünü destekle’ çağrılı bildirinizi de aynı yere gönderecektir.”