Başkanlığını Atatürk üniversitesinin sürdürdüğü ESRUC kapsamında Bu yıl 5.’si düzenlenen ve Trabzon’da gerçekleşen Türk Dünyası Mühendislik Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı’nın 3. Gününde Saral Medrese kültürünü anlattı.
AK Parti İstanbul Milletvekili ve eski Of Belediye Başkanı Oktay Saral, Trabzon’da katıldığı Türk Dünyası Mühendislik Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı’nda eski Of medreselerinin dünü ve bu günü hakkında konuşma yaptı.
Bu yıl 5.’si düzenlenen ve Trabzon’da gerçekleşen Türk Dünyası Mühendislik Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı’nın 3. gününde AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın başkanlığını yaptığı Akşemsettin Oturumu’na AK Parti İstanbul Milletvekili Oktay Saral konuşmacı olarak katıldı. Eski Of medreselerinin dünü ve bugününe değinen Saral, medreseler hakkında izlenimlerini ve geleceğe dair yapılmasını düşündüğü çalışmaları katılımcılarla paylaştı.
Milletvekili Oktay Saral konuşmasının başında, insanın ve insanlığın var olmasının tek yolu olarak yaşadığı süre içerisinde, geçmişten aldığı mirası, ürettiği değerleri, eserleri, koruyup geleceğe taşıdığı sürece anlamlı ve ancak kalıcı olabileceğine dikkat çekti. Saral, ”Bu bağlamda, kendimizi üzerinde yaşadığımız toprakların, azımsanmayacak kadar zengin ve önemli değerin yetiştiği veya yetiştirildiği köklü bir mirasın varisi olarak şanslı ve şerefli görmekteyiz. Tarihin kapısını araladığımız zaman şunu rahatlıkla görebiliyoruz: Bu toprakları yurt edinenler, insanlık tarihine azımsanmayacak derecede, yüksek ölçekli değerler ve esaslar katmıştır. Ancak eksik ve aksak yanlarımız yüzünden ve de ilgisizlikten olsa gerek, yakın zamana kadar bu değerleri ne koruyabilmişiz, ne de koruduklarımızı dünyaya tanıtabilmişiz. Öyle ki toplumsal hafızada oluşan bu gibi boşluklar, kültürler ve insanlar arasında ki kopuklukların meydana çıkmasına sebeptir. Yüz yılın en büyük meselesi olan insanoğlunun kendine yabancılaşması ve sonuç olarak bu yabancılaşmanın toplumsal bir yaraya dönüşmesi, işte bu boşluğun yarattığı şuursuzluktur diye düşünüyorum. Sırf bu sebeplerden yola çıkarak, yaşadığımız mekânları tanımak, tanıtmak, kültürel birikimleri paylaşmak, geleceğe taşımak anlamında, üstümüze düşen görevleri eksiksiz yerine getirmek zorunluluğumuz vardır. Bu davranış, insan olmanın, aydın olmanın, inançlı toplum-birey olmanın en temel şartıdır” dedi.
Trabzon denince öncelikle akla kültür, sanat, edebiyat, futbol geldiğini ifade eden Saral, “Trabzon deyince deniz, bir tabloyu andıran doğa ve emsalsiz yaylalar gözümüzün önünde canlanır. Oysa Trabzon’un sadece doğası değil, dini ilimleri gelecek nesillere aktaran hocaları da meşhurdur. Zira bu şehrin birbirinden değerli ilmi şahsiyetleri de zihinlere kazınmıştır. Özellikle Of deyince akla medreseler ve o eğitim yuvalarında karşılıksız hizmet veren birbirinden kıymetli hocalar gelmektedir. Bu yörenin donanımlı hocaları büyük gayretler göstererek dine ve ilme hizmet etmişlerdir. Onun içindir ki Of deyince derin hocaların hatıra gelmesi boşuna değildir. Bu bereketli vadiden yayılan dini ilimler, ülkemizin değişik yörelerinde yankı bulmuştur. Eski Of denince akla bu günkü Of, Çaykara, Dernekpazarı ve Hayrat ilçelerinden meydana gelen geniş yüz ölçüm gelir. Hatta Köprübaşı ilçesinin Beşköy Beldesi ve İyidere’nin batı yakasının da bu sınırlar dahilinde olduğunu söylemekte yarar vardır. Ancak 1947 yılında başta Çaykara olmak üzere Of üç ilçeye bölünerek bu günkü sınırlara kadar gelindi. Dolaysıyla eski Of Medreseleri denilince biz bu günkü dört ilçeden söz etmiş olacağız. Yani Of, Çaykara ve Hayrat… Her müderrisin en az 20 en çok 150 kişiye kadar varan öğrencileri grupları vardı. Bu öğrenciler yalnızca yöreden gelenlerle sınırlı değildi. Bugünkü Türkiye’nin her bir yöresinden ders almak için gelen öğrenciler vardı. Günümüzde bile hafızlık tedrisat müessesinin merkezi durumunda olan bu bölge, yine farklı terlerden gelen öğrencilerle dolup taşmaktadır” diye konuştu.
Eski medrese eğitimcilerinden kalan tarihi kitapların günümüze ve gençliğimize kazandırılması gerektiğine dikkat çeken AK Parti İstanbul Milletvekili Oktay Saral, “Bu arada sözünü etmeden geçemeyeceğimiz bir başka ayrıntı daha var. Eski Of medreselerinde eğitim veren müderrislerin zengin birer kütüphanelerinin olması ve bu kütüphanelerdeki kitapların günümüze kadar uzanmış olmasıdır. Sayılarının tamamı 10 bini aşkın kitaplarının çoğu el yazmasıdır. Yaklaşık 200 yıllık kitapların paha biçilemez bu eserler ya bakımsızlıktan okunamaz hale gelmiş yada kitap simsarlarının elinde bulunmaktadır. Gönül ister ki o kitaplar koruma altına alınsın ve gelecek nesillere ulaştırılsın. Bu noktada iş bu toprakların evlatları olarak bize düşüyor. Hani derler ya ‘Ecdat tarihi yazmış, biz okumaktan aciziz’” diyerek bu alanda yapılması gereken çalışmalara değindi.