Korkut Ata Dergisi 8’inci sayısının çıkmasını bekliyor. Dergi, Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Fakültesi tarafından hazırlanıyor. Derginin editörü Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Araştırma Görevlisi Metin Işıkoğlu, sanal medyanın düşünceleri, edebi eserleri kısa sürede tükettiğini belirterek, dergiyi çıkarmalarındaki maksadın sanal medyaya karşı duran bir direniş olduğunu ifade etti.
‘DERGİ, HÜR TEFEKKÜRÜN KALESİDİR’
Dergicilik hakkında düşüncelerini aktaran Işıkoğlu, “Cemil Meriç, ‘Dergi, hür tefekkürün kalesidir.’ der, kitabı fazla ciddi, gazeteyi fazla sorumsuz bulur. Dergilerin yaşadığı neslin zekâsı, mesajı olduğuna inanır. Korkut Ata Dergisi olarak bizim de düşüncemiz bu yönde. Yaşadığımız toplumu, duyumlarımızı, hayata olan bakışı dergi ile diri tutmaya çalışıyoruz. Artık, çoğunlukla iletişimde insanlar alıcı tarafında. İletişim çoğunlukla tek taraflı. Bizim nesil düşünmeden televizyon karşısında çoğu zaman maruz kalarak bilgi ediniyor. Mesaj görsel ya da sosyal medya ile veriliyor, kaynak, ya internet ya da televizyon, alıcı insan.” dedi.
DERGİLER YAŞATILMALIDIR
Dergilerin yaşatılması gerektiğini vurgulayan Işıkoğlu, “Yine Cemil Meriç’ten örnek verirsek; ‘Kapanan her dergi kaybedilen bir savaş, hezimet…’ diyor yazar. Düşününüz neden önemli olduğunu. Ülkemizde her yıl yüzlerce dergi çıkıyor, yüzlercesi birkaç sayı yayımlanamadan kapanıyor. Yeni şairlerimizin, hikâyecilerimizin azlığından şikâyet ediyoruz. Genç bir arkadaşımız, güçlü bir hikâyeci yazısını yayımlatacak dergi bulmakta zorlanıyor. Eskiden böyle değilmiş. Dergilerle insanlar seslerini, edebi kalitelerini duyururlarmış. Sosyal medyada paylaşılan ürünlerin ekseriyetle kitle kültürü açısından çabuk tüketilen bir niteliği var. Bu onları değersizleştiriyor. Bir insanın ilk yazısını yayımlamak, onu tanıtmak bir nevi yürümek isteyen bir çocuğa destek olmak gibidir. Çocuk yürüyecek ki ileride koşsun. Müreffeh Türkiye’de o da başkalarının ellerinden tutsun. Bir hocamız topluma yönelik edebiyatçılarımızın, ozanımızın, şairimizin üzerine düşeni yapmadığından dem vurdu geçenlerde. İstanbul’u almışız ama onunla yeterli edebi eser verememişiz mesela son yüzyıla kadar.” diye konuştu.
YENİ EDEBİYATÇILARA İHTİYACIMIZ VAR
Eski dönemlerdeki gibi kaliteli genç edebiyatçılara ihtiyaç olduğunu ifade eden Işıkoğlu, “Bizler burada Erzurum’da, Giresun’da ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde bir Arif Nihat, Mehmet Akif, Ömer Seyfettin neden çıkaramayalım. Bu damar kurumuş değildir. Arif Nihat destanını yazmış. Şimdi Türk destanı yazacak yeni şairlere, bizi anlatacak yeni hikâyecilere ihtiyacımız var.” sözlerini kullandı.
DOLU DOLU EKİP
Korkut Ata Dergisi ekibinden bahseden Işıkoğlu, “Ali Kafkasyalı Beyefendi dergimizin kurucusu, başyazarı. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı başkanıydı yakın bir zamana kadar. Şimdi Giresun Üniversitesi Fen edebiyat Fakültesi Dekanı. Bahadır Gücüyeter Beyefendi genel yayın yönetmenimiz. Dergimizin bu zamana kadar yaşamasında bu iki ismin önemli hizmetleri, çabaları var. Yayın kurulumuzdan yazarlarımıza oradan kapak tasarımcımıza kadar dergi çok kişinin emek verdiği bir ürün. Burada hepsinin isimlerini sayamayız.” diye aktardı.