Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, “Yeni iklim anlaşmasının esaslarına ilişkin ülkemiz tarafından uluslararası iklim değişikliği müzakereleri çerçevesinde Türkiye’nin tutumunun belirlenmesidir. Bu sürecin en iyi şekilde yürütülmesinde, Bakanlığımızın olduğu kadar tüm kurumlarımızın da mesuliyeti bulunmaktadır” dedi.
İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu toplantısı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı toplantısında yapıldı. Toplantıda konuşan Bakan Güllüce, Başbakanlık genelgesi ile yeniden yapılandırılarak İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu oluşturulduğunu ifade ederek, “Günümüzde iklim değişikliği konusu yine dünya gündeminde en üst sıralarda yerini korumaktadır. İklim değişikliğinin insanoğlu için bir tehdit oluşturduğunu ve hâlihazırda olumsuz etkileri ile bedel ödetirken bu konuda sergilenen ataletin maliyetinin de her geçen gün daha da arttığını görmekteyiz. Öncelikle, geri döndürülemez sonuçlarından kaçınabilmek adına küresel anlamda bazı tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu açıdan küresel bir işbirliği içerisinde hareket etmek bir zaruret teşkil etmektedir. Dünyadaki tüm ülkelerden katılan uzmanların görüşleriyle hazırlanan Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 2014 yılı iklim değişikliği raporunda açıklandığı üzere; son yüzyıldaki sıcaklık artışı 1 dereceye yaklaşmıştır ve bu artışın müsebbibi de insanoğlu olarak net bir şekilde ifade edilmektedir” diye konuştu.
İnsanlığın şu anda tarihin en yüksek karbondioksit konsantrasyonunu soluduğunu açıklayan Bakan Güllüce, “Hızla artan nüfus, şehirleşme, ekonomik faaliyetler, çeşitlenen tüketim alışkanlıkları; çevre ve doğal kaynaklar üzerindeki baskıyı artırmaktadır. Yaşadığımız şehirlerde de iklim değişikliğinin etkilerini günlük hayatımızda iyiden iyiye hissediyoruz. Bu nedenle iklim değişikliğine uyumlu şehirleşme ve risk yönetimi günümüzde üzerinde önemle durmamız gereken en önemli konulardan bir tanesidir. Çünkü insan şehrin, şehir de insanın aynasıdır. İnsan, şehri inşa ederken aslında taşın toprağın arasında kendisini inşa eder. Bizler tarih boyunca, ruhu olan şehirler inşa etmiş; bu şehirlerden de dünyaya istikamet çizen medeniyetler oluşturmuşuz” şeklinde konuştu.
2014 yılında kullanıma açılacak olan sistemle Türkiye Yeni İklim Değişikliği Bildirimini ve diğer raporlarını kısa sürede hazırlayacaklarını kaydeden Güllüce, şöyle devam etti:
“İDEP’in uygulanması ve ulusal düzeyde iklim değişikliği ile mücadele için yerel yönetimlere de görevler düşmektedir. Belediyelerimiz başta olmak üzere yerelde hizmet veren tüm birimlerin teknik kapasitesinin geliştirilmesi, finansal destek sağlanması ve Yerel İklim Değişikliği Eylem Planlarının (YİDEP) hazırlanması uygulanması ülkemizin iklim değişikliği ile mücadele alanındaki hedeflerinin gerçekleştirilmesinde önem arz etmektedir.”
Yeni iklim rejimine yönelik çalışmaların, 2012 yılından itibaren periyodik toplantılar ve uluslararası müzakerelerle devam ettiğini belirten Güllüce şunları kaydetti:
“İklim değişikliği ile küresel mücadelede üzerine düşeni yapmak amacıyla ülkemiz uluslararası müzakerelere düzenli olarak katılım sağlamaktadır. Bu yeni süreçte 2015 yılı bir kilometre taşı olarak son derece önemli bir zaman dilimi olacaktır. Çünkü tüm dünyanın üzerinde mutabakat sağlaması gerekli olan uluslararası iklim değişikliği müzakerelerinde oldukça yoğun bir döneme girilmiştir. Geçtiğimiz yıl, Varşova’da gerçekleştirilen 19. Taraflar Konferansı’nda alınan karar uyarınca; 2015 yılındaki 21. Taraflar Konferansı öncesinde tüm BMİDÇS Tarafları, 2020 sonrası için ulusal ölçekte belirleyecekleri sera gazı emisyon azaltım katkılarını belirlemeye yönelik hazırlıklarını başlatmaya davet edilmişlerdir.”
Güllüce, “Yeni iklim anlaşmasının esaslarına ilişkin ülkemiz tarafından uluslararası iklim değişikliği müzakereleri çerçevesinde Türkiye’nin tutumunun belirlenmesidir. Bu sürecin en iyi şekilde yürütülmesinde, Bakanlığımızın olduğu kadar tüm kurumlarımızın da mesuliyeti bulunmaktadır” diye konuştu.