Akıncı Üssü davasında müşteki sıfatıyla beyanda bulunan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal, "Darbe teşebbüsüne katkı sağlayan bir kısım FETÖ mensubunun başlattığı hava harekatı yine Hava Kuvvetlerince bastırılmıştır. Akşam 22.03'te başlayan hava faaliyeti 10 saat sonra sabah 08.03'te sonlandırılmıştır. Darbe teşebbüsünde bulunarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve o dönem komutanı olduğum Hava Kuvvetlerinin itibarını zedeleyen FETÖ mensuplarından şikayetçiyim"dedi.
FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 469 sanık hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü'ndeki duruşma salonunda görülen davaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ve müştekiler katıldı. Davanın bugünkü celsesinde müşteki beyanlarının alınmasına devam edildi. Müşteki sıfatıyla beyanları alınan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal, bugüne kadar görülen duruşmalarda bazı sanıkların hakkında yalan ifadelerde bulunduğunu ve kendisine iftira attığını belirtti. Ünal, emekli Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının Moda Deniz Kulübü'ndeki düğününe katılmak üzere saat 19.00'da yola çıktığını anlatarak, saat 19.06 sıralarında Hava Kuvvetleri Komuta Merkezi'nden arandığını, Genelkurmay Komuta Harekat Merkezi emriyle askeri uçuşların durdurulduğu ve havadaki uçakların indirilmesi emri geldiğinin kendisine söylendiğini kaydetti. Ünal, gelen bu bilgide darbe teşebbüsünü ima eden en ufak detayın olmadığını dile getirerek, Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi üzerinden işlemin derhal yerine getirilmesi emrini verdiğini söyledi.
"Benim hayatım da, sizin hayatınız da tehlikede"
Ünal, durum raporu vermek ve olası talimatları almak üzere saat 20.30 ve 21.05'ten sonra emir subayı Temel Karagöz ve özel sekreteri vasıtasıyla Genelkurmay Başkanı'na ulaşmaya çalıştığını ancak kendisine "Genelkurmay Başkanı toplantıda, size döneceğiz" denildiğini anlattı. Saat 22.10 sıralarında Ankara üzerinden F-16'ların uçtuğu bilgisini aldığını aktaran Ünal, "O andan itibaren durumun bir darbe teşebbüsü olduğunu değerlendirdim. O ana kadar bir darbe teşebbüsü ihtimali aklımıza gelmediği gibi hiçbir kaynakta böyle bir bilgi iletmiş değildi. Durumu derhal Korgeneral Şanver'e bildirdim ve salondaki bütün generalleri toplamasını söyledim. Havuz başına geçerken uçakların Akıncı Meydanı'ndan kalkmış olduğunu tahmin ederek Üs Komutanı Hakan Evrim'i aradım. Üçüncü teşebbüsümde telefonu açtı. Ona, 'Bu uçaklar senin mi?' diye sordum, 'Evet benim. Görevi ben verdim. Mecburum' dedi. 'Böyle bir mecburiyet yok. Havaya uçak kalkmayacağına dair size emir verildi. Derhal indir o uçakları. Anayasal suç işliyorsun' dediğimde, bana, 'İndiremem. Durum bildiğiniz gibi değil. Benim hayatım da, sizin hayatınız da tehlikede. Yanımdakiler de telefonu kapatmamı istiyor' dedi ve telefonu kapattı. Sonraki aramalarda bir daha açmadı" diye konuştu.
"Üssünden uçak kalkan komutanlar Divan-ı Harpliktir"
Havuz başında toplandıktan sonra bütün generallere dönerek, "Birliğinden veya üssünden uçak kalkan komutanlar Divan-ı Harpliktir. Derhal herkes birliklerine ulaşsın ve durumu kontrol altına alsın" dediğini kaydeden Ünal, saat 22.30 civarında dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar'ın kendisini aradığını ve köprüler tutulduğu için geçemediğini söylediğini dile getirdi. Ünal, 18 veya 19 general olarak bir kriz masası kurduklarını bildirerek, bu süreçte birçok telefon konuşması yapıldığını, ortamda bulunan generallerin ellerindeki bilgileri kendisine aktardığını söyledi.
"Akın Paşam, saf olmayalım, hangi cuma günü bu saatte gece uçuşu olmuş"
Ünal, saat 23.00'dan sonra FETÖ'cü darbe girişiminin askeri kanattaki bir numaralı ismi olduğu belirtilen sanık eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk'ü telefonla birkaç kez aradığını ve ona ulaşamadığını anlatarak, "Mehmet Şanver, bana onunla az önce görüştüğünü söyledi. Tahminen saat 23.47'de telefonu bana uzattı. 'Akın Paşam neredesin? diye sorduğumda, 'Akıncı'da torunlarla birlikteyim' cevabını verdi. 'Uçuşları duyuyorsundur' dediğimde, 'evet, gece uçuşu var diye düşünüyorum' karşılığını verdi. Ben de 'Akın Paşam, saf olmayalım, hangi cuma günü bu saatte gece uçuşu olmuş. Darbe mi yapıyor bunlar. Git kendileriyle konuş, bana da bilgi ver' dedim. Onunla aramda geçen diyalog bu şekildeydi" ifadelerini kullandı.
"Ortalık tam bir kaos ortamına dönüşmüştü"
Bir süre sonra tam teçhizatlı askerlerin bulundukları yere baskın yaptığını aktaran Ünal, "Bağırarak ve silah sıkarak bulunduğumuz yere geldiler. Sadece çılgınlar gibi bağırıyorlar ve çıkış yapmamızı işaret ediyorlardı. Ortalık tam bir kaos ortamına dönüşmüştü" dedi.
"Ahmet Özçetin 'bozulmuş ayarları düzeltiyoruz' dedi"
Ünal, bu askerlerin kendisini bir uçağa bindirdiğini dile getirerek, "Uçaktan ininceye kadar Akıncı'da olduğumuzu anlamamıştım. Uçaktan indikten sonra Ahmet Özçetin'le karşılaştığım, makam aracı istediğim ve '141. Filo'ya gidiyoruz' dediğime yönelik beyanlar tamamen maksatlı uydurmalardır. Ahmet Özçetin'i 141. Filoya gittiğimde gördüm. Bana, 'Komutanım hoş geldiniz' dedi. Ben de 'Hoş bulmadık' diye karşılık verdim. Yürürken, 'bozulmuş ayarları düzeltiyoruz' dedi. Ben de, 'sizin ayarınız bozulmuş Allah sizlere akıl fikir versin' dedim" şeklinde konuştu.
"Gece boyunca hapsedildiğim odada kimseyle görüşmedim"
Filoda bir odaya kapatıldığını ve cep telefonunu burada Ahmet Özçetin'in aldığının aktaran Ünal, şunları kaydetti:
"Kapılar üzerime kilitlenmeden önce tuvalete gitmek istediğimi söyledim. Özçetin ve iki silahlı AKİP nezaretinde tuvalete gittim. Birkaç saat sonra tekrar tuvalete gitmek için kapıya vurdum. Ses alamayınca kapıyı yumruklamaya başladım. Sonra kapı açıldı. Bu şekilde birkaç kez AKİP nezaretinde tuvalete gidip geldim. Zaman zaman speküle edilen görüntülerim bu koridorda tuvalete geliş gidiş anındaki güvenlik kamera görüntüleridir. Gece boyunca hapsedildiğim odada kimseyle görüşmedim. Fatih Kahraman'ın 'o gece ofise yerleştiğim, her türlü iletişim ortamına sahip olduğum, istediğim zaman dışarı çıkabildiğim' yönündeki beyanları yalan ve iftiradan ibarettir."
Ünal, saat 08.00 sıralarında Akıncı Meydanı'na uçaklar tarafından top atışı yapıldığını duyduğunu belirterek, top taarruzu seslerinin aralıklı olarak öğlen saatlerine kadar devam ettiğini söyledi. Ünal, "Bu seslerin iki ya da üç kez kalkışa teşebbüs eden ve içinde Akın Öztürk'ün de bulunduğu helikopterlerin kalkışının önlenmesi için Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi (BHHM) tarafından F-4 uçaklarını görevlendirilmesi ile gerçekleştiğini sonradan öğrendim" dedi.
Tutulduğu odaya saat 14.20 sıralarında Akın Öztürk'ün geldiğini aktaran Ünal, şu ifadeleri kullandı:
"Akın Öztürk, metal düğmeli gömlekle resmi üniformalıydı. Bana, 'sen burada mıydın?' dedi. Gece boyunca Genelkurmay Başkanı ile birlikte olduklarını, darbeyi önlemeye çalıştıklarını, halen müzakerelerin devam ettiğini, sivil savcıya değil askeri savcıya teslim olmayı teklif ettiklerini, bu arada iki kez helikopterle ayrılmaya teşebbüs ettiğini ancak ateş açıldığı için kalkış yapamadığını söyledi. Genelkurmay İkinci Başkanının da karargahta olduğunu söyleyerek, yanına gitmemizi istedi. Ben kabul etmedim. Helikopterle Akıncı Üssü'nden ayrılamayan Akın Öztürk'ün bizlerle birlikte ayrılmayı planlamış olabileceğini tahmin ediyorum."
"2 yıldır bizi kafamızı koparacaklar diye korkuttular"
Akın Öztürk ayrıldıktan sonra Astsubay Yılmaz Bahar'ın yanına geldiğini söyleyen Ünal, "Bana, 'komutanım bizi affedin. Biz vatan haini değiliz, 2 yıldır bizi kafamızı koparacaklar diye korkuttular' dedi. Elimi öperek af istedi. Gözleri yaşardı. Ben de asıl affın devlete ait olduğunu ifade ettim, ayrıldı. Bir süre sonra gelerek telefonlarımı bıraktı. Telefonu alınca önce Eskişehir'i aradım. Bombalama için teşekkür ettim. Kimin planladığını sordum. 'Ortak akılla planlandı' diye cevap verildi" diye konuştu.
Daha sonra komutanlarla durum değerlendirmesi yaptıklarını ve akşam saatlerinde Başbakanlıkta yapılan toplantıya katıldığını belirten Ünal, "FETÖ'den arınacak tedbirlere ağırlık verdik" ifadesini kullandı. Saat 04.53'den itibaren darbecilere karşı hava harekatı başlatıldığını sonradan öğrendiğini belirten Ünal, "Sırasıyla Erzurum, Dalaman, İncirlik, Balıkesir, Afyon ve Eskişehir meydanlarından kalkan uçaklarla önce havadaki uçaklara müdahale edilmiş, daha sonra Cumhurbaşkanı ve Başbakanın talimatına uygun olarak Akıncı Meydanı'nın uçak kaldırılmaz hale getirilmesi için önce pistlere top taarruzu, sonra bombalama yapılmıştır. Saat 08.03 itibariyle Akıncı Meydanı'ndan değil uçak helikopter dahi kaldırılamaz hale getirilmiştir. FETÖ darbe teşebbüsünde bulunanların gece boyu 26 sortilik jet uçuşuna karşılık 48 sortilik bir jet uçuşuyla baskı kurulmuştur" şeklinde konuştu.
"FETÖ mensuplarından şikayetçiyim"
Ünal, "Darbe teşebbüsüne katkı sağlayan bir kısım FETÖ mensubunun başlattığı hava harekatı yine Hava Kuvvetlerince bastırılmıştır. Akşam 22.03'te başlayan hava faaliyeti 10 saat sonra sabah 08.03'te sonlandırılmıştır. Darbe teşebbüsünde bulunarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve o dönem komutanı olduğum Hava Kuvvetlerinin itibarını zedeleyen FETÖ mensuplarından şikayetçiyim. Davaya katılan sıfatıyla iştirak etmek istiyorum" dedi.