Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, masum, temiz, saf insanların duyguları üzerine bir çıkar şebekesi bina edilemeyeceğini söyledi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Kutlu Doğum Haftası” programında yaptığı konuşmada, “Masum temiz saf insanların duyguları üzerine bir çıkar şebekesi asla bina edilemez. İnsanlara iftira atmak, iffetlerine dil uzatmak, mahremlerine girmek, bunları kaydedip tehdit ve şantaj aracı olarak kullanmak güzel dinimizin hiçbir ilkesi ile asla bağdaşmaz” dedi.
Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen “Kutlu Doğum Haftası” etkinliğine katıldı.
HADİS HATIRLATMASI
Programda konuşan Başbakan Erdoğan, Hz. Peygamber’in “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Ancak kalplerinize ve amellerinize bakar” hadisin hatırlatarak, “Evet kalp bir organ değil, bir et parçası değil. İnsanın varlık sebebini içinde taşıyan kimi zaman aşkın, muhabbetin mekanı kimi zaman nefretin kinin zemini olun adeta bedenin saltanat merkezidir. İman önce kalpte tecelli eder. Hz. Mevlana ‘testinin içinde ne varsa dışına da o sızar’ diyor. Evet kalpte ne varsa dilde, gözde, elde, tüm bedende o vardır. Dil neyi söylerse söylesin, eğer iman dilden öteye gitmeyip kalbi kuşatmıyorsa mühürleri kırarak kalbe yazılmıyorsa o gerçek iman değildir” diye konuştu.
Samimiyet kavramını kalp ile dilin uyumu olarak tanımlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Samimiyet kalbin ve gönlün aynı yöne bakmasıdır. Samimiyet kalpte olanın sahtecilikten, aldatmadan, riyadan uzak şekilde dile yansımasıdır. Her gün kıbleye yöneliyor ve defalarca ‘Ancak sana kulluk eder ancak senden yardım dileriz’ diyoruz. Diliyle yalnız sana kulluk ederiz deyip kalbiyle putlara, güce, mal ve evlatlara tamah edenler takdir edersiniz ki gerçek müminler değildirler. Kalbiyle güçten hırstan, dünya malından yardım bekleyenler hem aldatan hem de aldananlardır” şeklinde konuştu.
Dünyada kalbin ihmal edilerek görünüşe önem verilen bir çağın yaşandığını anlatan Başbakan Erdoğan, “Dünyayı kurtarmak için, alemlere nizam vermek için halis bir niyetle yola çıkan ama yol üzerinden mahallesini, semtini, kardeşini hatta kendi kalbini ihmal eden nesillere şahit oluyoruz. Daha kalbinin içini temizlemeden Allah’ı zikretmek suretiyle daha kalbini takdir etmeden büyük ufuklara yelken açan, dalgalarda kaybolup giden nesiller görüyoruz. Oysa kalp alemdir. Dostun evi gönüllerdir. Kendi gönlünü fethedemeyenin açabileceği, fatihi olabileceği tek bir gönül dahi yoktur. Hırsından arzularından sıyrılıp, ihlas ve samimiyet hırkasını bedenine değil gönlüne giydirmeyenleri varacakları yer zilletten öte asla değildir” ifadelerini kullandı.
SAMİMİYET KÖPRÜSÜ
“Kalp ile beden arasında samimiyet köprüsünü yeniden inşa etmeye her zamankinden çok daha fazla muhtacız” diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü;
“Samimiyetin dışlandığı, kalplerde olanın dile sirayet etmediği her araç bizi hakka götürmeyecek, bizi haktan uzaklaştıracaktır. Siyaset eğer kalpteki ile dildekini samimiyet köprüsün birbirine bağlayabiliyorsa hakka ve halka hizmettir. Adalet eğer vicdan ile hak arasındaki samimiyet köprüsünü tesis edebiliyorsa adalettir. Devlet kendisini var eden insan ile arasında bir samimiyet köprüsü imar edebiliyorsa adil bir devlettir. Medya dedikoduyu değil, iftirayı değil kalpte olanı yani hakkı manşetine taşıyabiliyorsa dürüst medyadır. Kitap kalptekini yazıya dökebildiği ölçüde faydalıdır. Alim kalbini keşfedebilmiş, kalbine bilgi kadar aşkı yerleştirebilmiş, kalbini Rabbi ile tanıştırarak nefsini tanıyabilmiş, gönlü ile dili tavrı edası arasında samimiyet kurabilmiş kişidir”.
SAMİMİYET İSTİSMARI
Konuşmasının son bölümünde Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: “İnsanımızın ihlasını, samimiyetini istismar edenler, geride büyük bir aldatılmışlık duygusu bıraksalar da cemiyetin istikametini köreltemeyecek, kalpleri çöle asla çeviremeyeceklerdir. Hz. Peygamber ‘Din samimiyettir’ diye buyuruyor. Kime diye sorulduğunda ise ‘Allah’a, kitabına, resulüne, Müslümanların idarecilerine ve bütün Müslümanlara’ diyor. Her bir kardeşimin şunu bilmesini istiyorum. Gerçek bir mümin için Allah yeterlidir. Onun kitabı yeterlidir, onun resulü yeterlidir. Allah’tan başkasına kulluk eden kaybetmiştir. Kuran’ı kerim dışında delil arayan yolundan sapmıştır. Resulullah Efendimiz dışında rehber arayan ışığı arkasında bırakmıştır. Müslümanların idarecilerinden samimiyetini esirgeyen, bunun yanında başka idarecilerle başka otoritelere boyun eğen hem aldatan olmuş, hem aldanan olmuştur. Allah resulü istismar edilemez. Bütün müminlerin efendisi Hz. Muhammed Mustafa dünyevi hırslar için, iktidar ve güç arzusu için ne mesajları ile, ne yaşantısı ile, ne de rüyalarda ve filmlerde istismar aracı yapılamaz. İnanmayanlara karşı gösterilen samimiyetin Müslümanlardan, mazlumlardan diğer tüm insanlardan esirgenmesi asla İslam’la, ilimle ve ilim adamlığı ile izah edilemez. Masum temiz saf insanların duyguları üzerine bir çıkar şebekesi asla bina edilemez. İnsanlara iftira atmak, iffetlerine dil uzatmak, mahremlerine girmek, bunları kaydedip tehdit ve şantaj aracı olarak kullanmak güzel dinimizin hiçbir ilkesi ile asla bağdaşmaz. Bize Allah yeter, Kur’an yeter, bize alemlere rahmet olan Hz. Nebi yeter”.
İslam’dan haram ve helal dairesinin belirlenmiş olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, “Örgüt çıkarları adına sınırları aşmak, iman ve samimiyet dairesini de terk etmektir. Din, ne devletin, ne siyasetin, ne de arzularına yenik düşmüş hırslıların elinde elverişli bir imkan olarak görülemez. Tam tersine görevi halka ve hakka hizmet etmek olan her kurum, her şahsiyet bu milletin milli ve manevi değerlerini gözetmek durumundadır. Din ve devlet ilişkilerinde istismarı reddediyor, samimiyeti sonuna kadar savunuyoruz” diye konuştu.