Biri 12 Eylül öncesinde.. Diğeri de 28 Şubat sürecinde iki defa..
Merhum Necmettin Erbakan Hoca’ya aynı iftira, ısıtılarak iki defa servise konulmuştu..
Hem de eski bir milletvekili ağzından, “şok ifşaatlar”la!..
Sözümona “uyuşturucu kaçakçılığı parası” eksenli bir iftira..
Erbakan Hoca’nın, böylesi alçak bir iftira ile ne ilgisi olabilir?
Aklı başında hiç kimsenin inanmayacağı o iftira, Hürriyet’te günlerce manşet oldu..
Sadece uyuşturucu iftirası mı?
Emin Çölaşan’ın köşesinde, büyük vergi kaçakçılığı diye takdim edilen suçlamayı hatırlayanınız var mı?
Neydi o vergi kaçakcılığı?
Rahmetli Erbakan Hoca’nın, adına kayıtlı bir taşınmazın 25 TL’lik emlak vergisi zamanında yatırılmamış..
Yatırılmayınca da, cezaya binmiş..
Yanlış okumuyorsunuz. Ya 25 TL.. Ya 35 TL..
İsterse 250, isterse 2500 TL olsun..
Emlak vergisinden, vergi kaçakçılığı mı olur?
Ama o günlerde estirilen rüzgarlar, bu suçlamalarla Erbakan Hoca’nın siyasi hayatı bitmiş gibi görüntü oluşturacak şekilde pompalanıyordu.
O iftiraların hesabının sorulmamasından cesaretlenmiş olmalılar ki..
2013’te de aynı iftiralara, değişik versiyonları ile devam ediyorlar..
Bugün geldiğimiz noktada.. Dünkü suçlamalardan bir küçücük iz var mı?
Kayıp trilyon davasını bile ekleyin..
Darbeciler bile, bugün Erbakan Hoca’yı, rahmetle anmıyorlar mı?
Yaptıklarından pişmanlık duyduklarını açıklamıyorlar mı?
Bugünkü iftiralar da, dünün tekrarı.. “Şu kadar rüşvet, şu kadar yolsuzluk” diyenler..
Önce şunu izah etsinler..
Yolsuzluk yapacak bir hükümet, her şeyi şeffaflaştırır mı?
Maliye, tuşa basıyor.. Adamın tüm malvarlığını görüyor.. Yok öyle, “Şu tapuya tezkere yaz. Bu bankaya ayrı, o bankaya ayrı yazı yaz.. Sor.. Aylar, yıllar sonra cevabı gelirse, malvarlığını hesapla..”
Sadece bir tuşa basıyor, yetkili kişi..
Kişinin tüm malvarlığını görüyor..
Böylesi bir şeffaf sistemde, toplumun gözü önünde olan şahsiyetler ve aileleri.. Nasıl yolsuzluk yapabilir ki?
•
Fıkrayı hepiniz bilirsiniz..
Arkadaşının alnına konan sineği, tabanca ile ateş edip vuran adama benziyor, son operasyonu yürütenler..
İddialarını henüz kanıtlayamadılar ama..
Her dedikleri doğru olsa, birkaç milyonu geçmeyen bir suçlama..
Ama açtıkları ateş sonunda, ülke can verdi..
Borsada 20 milyar dolar.. Dolar kurundaki değişiklik sebebi ile, şimdilik 15 milyar dolar.. Böyle böyle gidiyor, garip-gurebanın cebinden çıkan paralar..
Yolsuzluk var ise, “Üzerine gidilmesin” diyen mi var?
Ama ülkeye verilen zarar ortada..
Bu operasyona imza atanlar, çıkıp izah etmeliler: “Bu sonucu öngöremediler mi?”
Yoksa, “Biz zaten bunu istiyorduk, Türkiye’yi bitirmek istiyorduk” mu diyorlar!
•
Dün, yeni gözaltılar olduğu iddiaları ile ortalık velveleye verildi..
Birileri, gözaltıları sızdırmış.. Kim sızdırmışsa sızdırmış.. Ama..
Gözaltılar sırasında..
Evlerin içine girene kadar hiçbir görüntü yok iken. Evlerin yatak odasından görüntüleri kim paylaşmışsa.. Onlar, şimdi korku imparatorluğu için, yeni gözaltı furyalarını müjdeliyorlar(!)..
Dolayısı ile.. Artık bu “soruşturma savcıları”nın tamamına, eskisi ile yenisi ile, Başsavcı tarafından bu dosyalardan derhal el çektirilmesi gerekir..
Hatta, HSYK’nın da acilen toplanıp.. Önce, bir türlü görüşemediği başörtü yasakçısı hakimin kararını verip, ardından da bu savcılara görevden el çektirmelidir..
Nasıl olsa, delillerini toplamıştırlar.. Soruşturmayı, ha onlar sürdürmüş.. Ha da, “kura usulü ile belirlenecek” savcılar..
Ne farkeder?
Böylece anlarız, suçlamaların nasıl bir “komplo” olduğunu!