Bayburt Üniversitesi tarihi bir sempozyuma ev sahipliği yaptı. Üniversite bünyesinde gerçekleşen Tarihi ve Kültürü ile 19. Yüzyıldan Günümüze Bayburt Uluslararası Sempozyumu başladı.
Bayburt Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen ve Bayburt Valiliği, Bayburt Belediye Başkanlığı ile Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı işbirliğince hazırlanan sempozyum çok sayıda yerli ve yabancı akademisyen ve uzman araştırmacının katılımıyla başladı. 3 gün boyunca devam edecek olan sempozyumun Bayburt Üniversitesi konferans salonunda gerçekleşen ilk gün programında açılış konuşmaları yapıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan açılış programında ilk konuşmayı Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Bayhan yaptı. Konuşmasına, Bayburt’un Osmanlı Devleti’nin 4 asırlık bir sancak merkezi olduğuna dikkat çekerek başlayan Prof. Ayhan “Bayburt vilayeti Anadolu kadar eski, kadim yerleşim birimlerinden biri. Müslümanların Anadolu’da ilk yerleştikleri bir yer.Birçok medeniyetin harmanlandığı bir yer olan Bayburt'un 13. Yüzyılda Darül-Celal unvanını kazandığı bilgisini veren Prof. Bayhan şöyle devam etti:“Bayburt Osmanlı Devleti’nin 4 asırlık bir sancak merkezi. Cumhuriyet devrinin ise 25 yıllık vilayeti. Bayburt’un il oluşunun 25. yıldönümündeyiz. 20 gün sonra çeyrek asrı geride bırakmış olacak. Genç Bayburt vilayeti Anadolu kadar eski, kadim yerleşim birimlerinden biri. Müslümanların Anadolu’da ilk yerleştikleri bir yer. Bu kıdemi nispetinde medeniyetlerin harmanlandığı Bayburt; Romalılar’ın, Saltuklular’ın Danişmentliler’in, Selçuklulular’ın, Safeviler’in hakimiyetini görmüş, pek çok seyyahın uğradığı bahsettiği bir şehir olmuştur. Avrupa’yı İran’a bağlayan dolayısıyla da Asya’ya bağlayan kervan yollarının üzerinde olmanın getirdiği iktisadi canlılık zengin gümüş madenleri önemli bir kültür merkezi oluşu Bayburt’a 13. Yüzyılda Darül-Celal unvanını kazandırmıştır. Cennet isimlerinden bir isim ile anıla gelmiştir. Bilindiği gibi Bayburt 16. Yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı topraklarına dahil olmuştur. 1. Selim’in Trabzon Sancak Beyi olduğu dönemlerden itibaren kendisi Bayburt için bazı teşebbüslerde bulunmuş ve nihayetinde İran seferi sırasında şehrin fethi bu hükümdara nasip olmuştur.Bayburt, serhat coğrafyasında bulunmanın bedelini ödedi.19. Yüzyıl Osmanlı tarihi açısından Osmanlı asırlarına bedel bir yüzyıldır. Gerçekten bazı tarihçilerin işaret ettiği gibi uzun bir yüzyıldır. Acıların, mağlubiyetlerin, toprak kayıplarının yaşandığı bir asırdır. 18. yüzyıl sonlarından 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar meydana gelen savaşlarda Bayburt’ta tabiatıyla etkilenecektir. İşgaller görecek, yangınlar geçirecek, ölümlere tanıklık edecek, evlatlarının başka diyarlara hicretinin hüznünü yaşayacaktır. Yeniçeri ocağının kaldırılışından 2 yıl sonra yeni kurulan Asakir-i Mansure-i’nin henüz emekleme sürecinde olduğu bir zamanda çıkan 1828-1829 savaşında Bayburt Temmuz 1828’de işgale uğrayacak, yangın geçirecek, pek çok Bayburtlu şehit edilecektir. Büyük ölçüde göç verecektir. Aynı sıkıntıları Bayburt 93 Harbi'nde yani 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında da 20. Yüzyılın başında 1. Dünya Savaşı'nda da yaşayacaktır. Serhat coğrafyasında yaşayan beldelerin ödediği bir bedeldir bu. Bu bedel elbette pek çok şey kaybettirir. Bayburt’ta tarih boyunca diğer serhat beldelerinin, serhat coğrafyasının diğer beldelerinin yaşadığı kaderi yaşamış pek çok şeyi kaybetmiştir.Türkiye değişiyor, Bayburt istifade ediyor.Cumhuriyetin 91. yılında 21. Yüzyılın ilk çeyreğini yaşadığımız şu zamanlarda Türkiye’miz ciddi bir değişim ve dönüşümü yaşamaktadır. Ciddi bir atılım içindedir. Türkiye içinde seyahat edenler bu değişim ve dönüşümü gerçekten her alanda meydana gelen bu atılımı müşahade etmektedirler. Bayburt’ta bu değişim ve dönüşümün sağladığı imkanlardan istifade etmektedir. Ülkemizin içinde bulunduğu atılım ivmesine imkanları nispetinde destek olmaktadır. Üniversitemiz henüz yeni olmasına rağmen bu gelişim sürecine ayak uydurmakta ve gelişim sürecini o da yaşamaktadır. Gayretli yöneticileri, değerli öğretim üyeleri ve öğrencileriyle beraber şehrin gelişimine, kültür hayatına, ülkenin akademi dünyasındaki inkişafına elbette katkı sunacaktır ve sunmaya da devam edecektir”
Prof. Bayhan’ın ardından kürsüye gelen Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Selçuk Coşkun ise, Bayburt’un ilk uluslararası sempozyumunu gerçekleştirdiklerini ve bu sempozyumun yeni kampüste yapılan ilk etkinlik olduğuna dikkat çekti.
Konuşmasında Bayburt hakkında bilgiler veren Rektör Coşkun, Bayburt’un tarihin derinliklerinde yer alan gerçeklerinin gün yüzüne çıkarılması gerektiğini söyledi. Bayburt Üniversitesi’nin Bayburt’u araştırma ve uluslararası alanda tanıtımının yapılmasında önemli bir görevi olduğuna da vurgu yapan Prof. Coşkun şunları söyledi:”Biz Bayburtlular Bayburt’u farklı şekillerde vasıflandırırız. Evliyalar, erenler şehri Bayburt, Osmanlı sancağı beyler durağı Bayburt, Genç Osman otağı İrşadi diyarı Ağlar Baba yurdu Bayburt, Dede Paşa, Zihni, Celali diyarı Bayburt, Kop Savunmasındaki İkinci Plevne kahraman Gazi Bayburt. Şehit Osman, Duduzar, Kale içi yamaçları ile üç temelli Bayburt. Nazlı nazlı akan Çoruh’tur Bayburt, Ulu Cami’de ibadet, Saat Kule’de zaman, Taşhan’da hayattır Bayburt. Arı Türkçe’nin kalesi diyarı Dede Korkut’tur. Kalbimizde böyledir Bayburt.Bayburt’a ait bilinenler artık rivayetlerle değil gerçeklerle gündeme gelmesi gerekir.Önümüzde Bayburt’a ait bilinen gerçekler vardır. Bilinenlerin mübalağalı şekilde rivayetleri de var. Hatta biz bazen hayalimizdeki Bayburt’a da inanırız. Bunun yanında bilinmeyen tarihin derinlerinde kalan gerçekler var. Bütün bunların ilmi ve sağlam zeminde gündeme gelmesi, tartışılması gerekmektedir. Artık rivayetlerle, kurgularla değil gerçeklerle hareket etmemiz gerekir. En azından üniversitemizin böyle bir vizyonu bulunmaktadır. Malumunuz olduğu üzere üniversitelerin yerel, ulusal ve uluslar arası görevleri bulunmaktadır. Hatta yerel olanları uluslar arası platformlara taşımak en önemli görevlerinden birisidir. Onun için bugün buradayız 19.yüzyıldan günümüze Bayburt’la ilgili değişik konular yurtiçi ve yurtdışından gelen değerli bilim adamları tarafından araştırıldı ve 3 gün içerisinde bizlere takdim edilecektir” dedi.
Açılışta Bayburt Belediye Başkanı Mete Memiş de bir konuşma yaptı. Soma’da yaşanan felaketi unutmayan Başkan Memiş, konuşmasına felakette hayatını kaybeden işçilere rahmet dileyerek başladı. Başkan Memiş, Bayburt’un Ahlat, Harput ve Kerkük’le birlikte Anadolu’nun 4 kadim şehrinden biri olduğunu hatırlattığı konuşmasına şöyle devam etti:“Bayburt’umuzun tarihini 19. yüzyıldan günümüze kadar çeşitli yönleriyle tanıtmaya çalışan bu kültür programının hazırlanışında emeği geçen başta Valimiz Mükerrem Ünlüer’e, milletvekilimiz Bünyamin Özbek’e, Rektörümüz Selçuk Coşkun’a ve birikimlerini bizlerle paylaşmak için gelen çok kıymetli bilim adamlarına teşekkür ediyorum, şükranlarımı arz ediyorum. Hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum ”diye konuştu.
Programda konuşma yapan diğer bir isim ise Bayburt Milletvekili Bünyamin Özbek’ti. Özbek, Soma faciasında hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek başladığı konuşmasında, üniversitenin şehre katkı sunmasının önemli olduğunu söyleyerek, “Bayburt’un tarihi gerçekten çok önemli. Hangi ortama gidersek Bayburt çok önemli bir konuma çıkıyor. Bin yıllar önce büyük bir kale yapılmış. Demek ki burada çok önemli bir merkezmiş. Selçuklu’dan yadigar Ulu Cami var. Cumhuriyet döneminde Saat Kule yapılmış. Her asrı anlatan bir eser vardır. Maalesef Osmanlı Rus Savaşları ve 1. Dünya Savaşı’ndan sonra özellikle bu bölgede göçler başlamış. Daha sonra ekonomik göçler başlayarak bu bölgeden batıya doğru göç olmuştur. Üniversitemiz geliştikçe bu göçte duracaktır. Bu sempozyumu düzenleyen ve emeği olan herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Açılışta Son konuşmayı Bayburt Valisi Mükerrem Ünlüer yaptı. Vali Ünlüer, Bayburt Üniversitesi’nde Bayburt ile ilgili gerçekleştirilen uluslararası sempozyumdan gurur duyduğunu ifade ettiği konuşmasında, “Bu sempozyum Bayburt’la ilgili bir uluslararası sempozyum olduğu için gerçekten büyük bir gurur duyuyorum. Genç üniversitemizin bu çapta bir sempozyuma imza atmasından dolayı mutlu oldum. Ümit ediyorum ki bu sempozyum ayburt’un tarihi ile ilgili bizi bilgilendirir ve geleceğe yönelikte bizlere yeni ufuklar açar.Üniversitelerin millete ve evrensel değerlere ulaşan kurumlar haline geldiğini söyleyen Vali Ünlüer, konuşmasına şöyle devam etti:“İdeal anlamda üniversiteler evrensel aklı temsil ederler. Üniversitelerin temel amacı aklı beslemek, düşünmeyi öğretmek ve fikir üretmektir. Üniversite her şeye aklın bilimin ve aydın düşüncenin gözü ile bakar. Bir başka ifadeyle üniversiteler donanımlı insan gücü yetiştiren ve bununda ötesinde özgür düşünce, sivil toplum, demokrasi kültürü, karar süreçlerine katılma, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sosyal sorumluluk gibi çağdaş değerlerin gelişimine katkıda bulunur. Artık üniversiteler fildişi kuleden anlaşılmaz tavırlar sergileyen kurumlar değildir. Millete ve evrensel değerlere ulaşan kurumlar haline gelmiştir. Sosyo-kültürel hayatı zenginleştiren ve çeşitlendiren etkinlikleri ile kentte söz sahibi olan üniversite topluma sunacağı hizmetlerle toplumdan gelen desteği güçlendirmektedir. Günümüz Türkiye’sinin meselelerini ve dinamiklerini anlamak, ülkenin dünya konjonktüründeki yerini olanca açıklığıyla görebilmek için imparatorluğun en uzun yılına gitmek gerekir. Osmanlı’nın en radikal değişimlere uğradığı dönem 19. Yüzyıldan bahsediyoruz. 19. Yüzyıl Osmanlı’nın en radikal değişimlere uğradığı dönemdir. Yeni Osmanlılar hareketi, Jön Türkler ve ittihatçılar, Osmanlı aydınlanmasının ve modernizmin öncüleridir. Bu yenilikçi hareketler cumhuriyetimizin temel kuruluş felsefesini oluşturmuştur. Bu yüzyılla ilgili birçok yönlü ve araştırmacı çok kıymetli çalışmalar yapmalarına rağmen hala bazı karanlık noktaların olduğu kanaati yaygındır. Bunu en çok ileri süren de Şerif Mardin ve İlber Ortaylı’dır. Üniversitemizin düzenlemiş olduğu bu sempozyumun bu yüzyılın karanlık kalan kısımlarının aydınlatmada bir öncü olacağı kanaatindeyim. Sempozyumun konusu olarak Bayburt’un 19. yüzyıldan günümüze gelişimin seçilmesi bence son derece isabetli olmuştur. Şehrimizin en önemli özelliği yaşayan geleneksel kültürün modernite ile kaynaştırarak kendi değerler sistemini üretmesi, üretilen bu değerler kadim kültürün en iyi örneğidir. Hikmet ve bilgelik hamurunda yoğrulmuş şair ve yazarlar, medreselerde yetişmiş alim ve mütefekkirlerle şehrimizle ne kadar onur duysa azdır. Ağlar Baba’nın, Şair Zihni’nin, İrşadi’nin ve Baberti gibi gönül dostlarının hikmet ve bilgelik dolu sözleri hâlâ insanımızın dilinde ve kalbinde yaşamaktadır. Bu duygu ve düşüncelerle tüm katılımcıları saygı ve muhabbetle selamlıyor sempozyumun şehrimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.
Açılış programının ardından Dede Korkut Kampüsü’nde devam eden sempozyumun ilk gününde 9 ayrı oturum gerçekleşti.
İlk gün çok sayıda davetlinin katıldığı sempozyum Bayburt Üniversitesi Konul Evinde ki akşam yemeğinin ardından son buldu.
ikinci gün programında 31 akademisyen sunum yapacak. Sempozyum Baksı Müzesi'nde yapılacak 3. gün programıyla son bulacak.