Özkan Koşar, 12 yıldır Anadolu'yu karış karış gezip reklam filmleri için köy arıyor. Anadolu Sigorta'nın Erzurum depremiyle ilgili çektiği köy Koşar'ın keşfi. Özkan Koşar, bir reklam ajansında çalışıyor. Görevi köy bulmak. 12 yıldır Anadolu'yu karış karış dolaşıp reklamlar için uygun köyleri tespit ediyor, yerel oyuncular buluyor. Bu oyuncular çoğunlukla köylüler bazen köyün inekleri, köpekleri, tavukları olabiliyor.
Koşar, reklam filmleri çeken Filmpark Yapım şirketinin prodüktör sorumlusu. Yani çekilecek bir reklamın mekânlarını belirleyen, oyuncularını ayarlayan, ekibin konaklamasını ve çekimin organizasyonunu yapan kişi. Yönetmen ve teknik ekibe kalan, gelip filmi çekmek oluyor. Öncesi ve sonrasıyla prodüksiyon sorumlusu ilgileniyor. Örneğin Erzurum depremi sonrası buraya giden Atatürk ile bir köylünün arasında geçen konuşmadan oluşan reklamın çekildiği köyü ve o yaşlı amcayı Koşar bulmuş. Orayı bulabilmek için ekibindeki 6 kişi Anadolu'ya dağılıp köy köy gezmişler.
Nihayetinde Koşar, Erzurum'un Ilıca köyünü görünce tamam demiş. Yönetmenin de onayıyla reklam filmi burada çekilmiş. Çekilmiş ama çekim öncesi hazırlık aşaması epey zahmetli olmuş. 5-6 hanelik bu dağ köyünün yolu yokmuş. Koşar, İl Özel İdaresi'yle görüşüp, gereken yerlerle yazıştıktan sonra köye yol yaptırmış. Reklam yayınlandıktan sonra meşhur olmanın mutluluğunu yaşayan köylüler, yolları yapıldığı için de Koşar'a ve şirketine teşekkür etmiş.
köylülerler arası çok iyi
Köylüleri çekim yapmaya ikna etmek zor ve tecrübe gerektiriyor. Tabii öncelikle valiliklerden veya kaymakamlıklardan izin almak gerekiyormuş. Sonra da köyde muhtarla görüşmek... Muhtarın onayı olursa –ki Anadolu'da bu isteği geri çeviren muhtar olmamış hiç- bir kadın bir de erkek oyuncu danışmanı ile kapı kapı dolaşıyorlarmış. Köylüler, özellikle de kadınlar başlarda çekiniyormuş. Ama her köyde mutlaka bir cesaretli çıkıyormuş. O tamam deyince gerisi çorap söküğü gibi geliyormuş. Çoğunlukla da reklam televizyonlarda yayınlanmaya başladıktan sonra ise Koşar'ı arayıp "Başka reklam var mı?" diye soruyorlarmış.
Koşar'ın köylülerle arası çok iyi. Kendisiyle Konya'nın Yeşildere köyüne gittik. Yeni bir reklam filmi çekmişlerdi. Muhtar Koşar'ın misafiriyiz diye öyle hürmet etti ki kendimizi devlet lideri gibi hissettik. Gazeteci olduğumuzu öğrenince de basın açıklaması yaptı: Her türlü film teklifine açığız... Sadece muhtar mı köyün delikanlıları, teyzeler ve çocuklar, Koşar ne derse hemen yardımına koşuyorlar. Yeşildere gençlerinin bir istirhamı var: "Kızlar bizimle evlenmiyor, şehirdeki gençlerle evleniyorlar, biz burada 40 genç bekar kaldık. Lütfen bizim bu sorunumuzla ilgilenin." Koşar, gülüyor, köylüler onu öyle seviyor ki galiba gençlerin bu sorununa da çözüm geliştirmesini istiyor.
Aslında İstanbul-Şişli'de büyüyen Koşar, köylülerle kolay iletişim kurmasını, yılların verdiği tecrübeye bağlıyor. Sektörde çekirdekten yetişme. Daha 7-8 yaşlarında reklam filmlerinde rol alarak bu işe girmiş. Ama onun gönlü hep kamera arkasında çalışmaktan yana olmuş. 1984 yılında ofisini mahallelerine açan Filmacass sayesinde reklam sektörüyle tanışmış. Sokakta burada çalışan yönetmen ve yapımcılarla top oynarmış. Mahallenin meraklı çocuğu olarak onlarla çekimlere gidermiş. Derken kendini sette çalışırken bulmuş. Bu uğurda liseden sonra okumamış.
Şimdi ayın büyük bölümünü Türkiye'nin dört bir tarafını dolaşarak çekim mekânı ve oyuncu seçmekle geçiriyor. İşine hayran olduğunu söylüyor; "İşim gereği hayatta gitmeyeceğim yerlere gidiyorum, tanışmamın mümkün olmayacağı insanlarla tanışıyorum. Bu bana büyük bir mutluluk veriyor. İşime hayranım." diyor.
Ahbap olduğu 300 köy muhtarı var
Cep telefonunda 300 köy muhtarının telefonu varmış. Çoğuyla da ahbap. Ara ara görüşürlermiş. Hatta arayıp "Yok mu bir çekim?" diye soruyorlarmış. Koşar, "Bağlayamayacağım mekân, ikna edemeyeceğim insan yoktur." diyor. Bu konuda çok iddialı: Boğaziçi Köprüsü'nü kapattırabilirim mesela... Bu sebepledir ki yönetmeni ve şirketinin sahibi Bahadır Karataş, kendisine 'bay inanılmaz' diyor, biz ise 'köy bulan adam'.
Koşar'ın köy bulduğu şirketinin çektiği reklam filmleriyle meşhur olan birkaç köy ise şöyle: Mümkünlü kasabası, Turkcell reklamındaki köy, Erzurum depremini anlatan reklam filmindeki köy, Karadeniz Olimpiyatları için çekilen reklam filmlerindeki köyler, dondurma reklamlarındaki yazlık mekânlar ve köyler, Türk Telekom'un mekânları...
Film çekiyoruz halıları çalmışlar
Köylüler dizi veya reklam filmi çekmek istiyoruz diye gelen dolandırıcılardan muzdarip oluyorlarmış. Tabii köylüler gibi gerçekten çekime gidenler de... Yakınlarda Konya'nın Meram ilçesine bağlı Güneydere köyüne gelen dolandırıcılar "Film yapımcısıyız." diye köyün evlerinde, sokaklarında fotoğraf çekmiş. Tarihi camiyi incelemiş ve sonra da gitmişler. Ertesi gün sabah namazına giden köylüler, tarihi ahşap caminin asırlık seccadelerinin çalındığını fark etmiş.Olacak ya, bu hırsızlıktan sonra köye Özkan Koşar gider ve reklam filmi için uygun köy aradıklarını söyler. Köylülerin tepkisini şöyle tanımlıyor: "Yıllardır bu işi yapıyorum, ilk defa böyle bir tepkiyle karşılaştım." Yani kovmaktan beter etmişler. Koşar da, "önümüzdeki köylere bakarız" diyerek bir üst köye gitmiş. Komşu köy hem çekilen reklam filmiyle meşhur olmuş hem de 10 bin lira para kazanmış. Güneydereliler ise komşu köylerine konan talih kuşunu duyunca herhalde hırsızlara rahmet okumuş!
"Benim ineklerim çok meşhur!"
Özkan Koşar'ın çalıştığı prodüksiyon şirketinin çekeceği sigorta reklamında Erzurum depreminde yıkılan bir köy görüntüsü gerekir. Koşar, buna uygun bir köy bulur, köylü de. Ama görüntüde iki de inek olmalıdır. Köy inekleri yönetmenin istediği gibi değildir. 1930'ların inekleri gibi olmalıdır.
Reklam çekimi için köye yol yaptıran Koşar, uygun inek için iki saat ötedeki Tortum'a gider. İki inek bulur, sahibini ikna eder (bunun için inek sahibine Palandöken'de yönetmen ve oyuncuların kaldığı otelde yer ayarlar, ineklere uygun mekân belirler), bir kamyon kiralar (kamyon şoförüne de aynı otelden yer ayarlar) ve inekleri getirir. Çekimler yapılır, ama ekranda yayınlanan reklamda tek kare bile inekler gözükmez. Koşar, "İneklerin sahibi ve kamyon şoförü, iki gün güzel bir otelde tatil yaptı. İnekler de Erzurum otu yemiş oldu." diyor.