Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen kurultaya katılarak bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de kentsel dönüşüm çerçevesinde yıkılıp yeniden yapılması gereken 6 milyondan fazla konutun olduğuna işaret ederek; 48 ilde 179 alanın riskli bölge ilan edilerek kentsel dönüşüm kapsamına alındığını, 21 ilde 37 bin 782 dekar büyüklüğündeki toplam alanın rezerv yapı alanı olarak tespit edildiğini ve bugüne kadar kentsel dönüşüm uygulamaları için kira yardımları da içinde olmak üzere 2 milyar liralık kaynağın kullanıldığını açıkladı.
KENTSEL DÖNÜŞÜM
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Turkuaz Medya Grubu’nun öncülüğünde düzenlenen ‘Kentsel Dönüşüm ve Akıllı Şehirler Kurultayı’na katıldı. 6 şehirde yapılması planlanan ve ilki İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen kurultayda, Çevre Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile diğer yetkililer de hazır bulundu. İnşaat firmalarından yan sektör temsilcilerine, yerel idare yöneticilerinden devlet yetkililerine, kentsel dönüşüm hamlesinin başrol oyuncularını bir araya getiren kurultayda, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
Kurultayın Türkiye’ye ve millete hayırlı olmasını dileyerek, kurultayın düzenlenmesine öncülük eden Turkuaz Medya Grubu yöneticileri ile toplantıya destek veren kurumlara, katkı sağlayan katılımcılara teşekkür ederek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir nüfusunun, 2. Dünya Savaşı sonrası hızla arttığı ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de kentleşme sorununun yaşandığını belirtti.
“SORGULANMASI GEREKEN, İNSANLARI SAĞLIKLI KONUT HAKKINDAN MAHRUM BIRAKAN DÖNEMİN YÖNETİCİLERİDİR”
İstanbul, Ankara, İzmir gibi nüfusu hızla artan şehirlerin çevresini saran ve bulduğu her boşlukta yayılan imarsız yapıların; dönemin plansızlığının, projesizliğinin ve vizyonsuzluğunun bir ürünü olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimsenin bu imarsız yapıları yapan, zor şartlarda hayata tutunma mücadelesi veren insanları suçlamaya hakkı yoktur. Sorgulanması gereken, bu insanları sağlıklı konut hakkından mahrum bırakan, bunun için üzerlerine düşenleri yapmayan dönemin yöneticileridir” diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde şehrin neredeyse dörtte üçünün, imar tekniği anlamında kaçak olduğunu ve o dönemde çıktığı bir televizyon programında, İstanbul’un gerçeklerini bir bir anlattığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: “Tabii, kendi sırça köşklerinde, milletin ne durumda yaşadığından, hangi sıkıntılarla mücadele ettiğinden bihaber olanlar için bunlar alışıldık ifadeler değildi. 1994 yılından beri, Belediye Başkanı olarak, Başbakan olarak, Cumhurbaşkanı olarak, Türkiye’nin diğer vilayetleriyle birlikte İstanbul’un da sorunlarını çözmenin mücadelesini veriyoruz. İstanbul’un eski siluetiyle yenisi arasındaki farkı, bu şehirde yaşayanlar çok iyi bilir. Elbette hala çözülememiş sıkıntılar var. Nitekim bunları her fırsatta dile getiriyor, serzenişlerimi, rahatsızlıklarımı ifade ediyorum. Ama özellikle konut bakımından İstanbul, gerçekten çok farklı bir noktaya geldi. Zira göç alma noktasında önüne geçemiyorsunuz. Ben belediye başkanlığımda nakil ilmühaberi verilmesi gerekir dediğimde kıyamet kopardılar. Eğer biz o zaman nakil ilmühaberini kabul ettirebilseydik bugün İstanbul 15 milyona ulaşmazdı. O zaman nüfus 8 milyondu. Ama şimdi neredeyse katladı. Afetlere hazırlık kapsamında yürütülen kentsel dönüşüm çalışmalarının ardından, inşallah biraz daha mesafe kat etmiş olacağız.”
KENTSEL DÖNÜŞÜM UYGULAMALARI
Kentsel dönüşüm çalışmalarının ilk başladığı Esenler ilçesindeki hak sahiplerine, 2 bin 373 konut ve 55 işyerinin anahtarlarının önümüzdeki ay teslim edileceği müjdesini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece, kentsel dönüşümü bir proje, bir hayal olmaktan çıkartıp, fiilen gerçeğe dönüştürmüş oluyoruz. Şimdiden bu konutların ve işyerlerinin hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Türkiye’de bu çerçevede yıkılıp yeniden yapılması gereken 6 milyondan fazla konutun olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ana kadar 48 ilde 179 alanın riskli bölge ilan edilerek, kentsel dönüşüm kapsamına alındığını, 21 ilde 37 bin 782 dekar büyüklüğündeki toplam alanın rezerv yapı alanı olarak tespit edildiğini ve bugüne kadar kentsel dönüşüm uygulamaları için, kira yardımları da içinde olmak üzere 2 milyar liralık kaynağın kullanıldığını açıkladı.
Amaçlarının, yuva yıkmak değil, vatandaşları güvenli ve huzurlu yuvalara kavuşturmak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz yapmak için mücadele ederken, biliyorsunuz birileri de yıkmanın, tahrip etmenin peşinde. Bakıyorsunuz bir oda. İşi gücü aslında plan, proje; bunlarla uğraşması lazım. Nerede kentsel dönüşümle ilgili bir adım atacaksanız, bu malum oda hemen işi yargıya götürür. Senin işin ne? Senin işin yapmak mı yıkmak mı? Senin işin bu şehri daha güzel hale getirmek için altyapısına katkıda bulunmak mı? Her yerde işi gücü bu... Netice alıyor mu? Almıyor. Ama bize süre kaybettiriyor. Biz sıçramak, hızla mesafe almak durumundayız. Bu şehir dünyanın en güzellerinden bir tanesi. Bunun güzelliklerine güzellik katmamız lazım.”
“TERÖRİSTLERDEN TEMİZLENEN İLÇELERİMİZDE, İMAR ÇALIŞMALARI BAŞLADI”
Bölücü terör örgütünün de, Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki çeşitli ilçelerimizde, Temmuz ayından bu yana insanlık ve ahlak dışı yöntemlerle, vatandaşlarımızı mağdur ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgedeki belediyeler de halka hizmet için kullanması gereken araç ve makinaları teröristlerin emrine vererek bu zulme destek oldu. Çukurlar, kanallar… Ama bunlar atık su kanalları, içme suyu, yağmur suyu kanalları, doğalgaz hatlarının, elektrik şebekesinin döşenmesi için değil; buraya güvenlik güçleri girmesin diye açılan kanallar… Sokaklara, binalara, kazılan çukurlara döşenen bombalar ve yaşanan çatışmalar yüzünden, bölgede ciddi bir tahribat ortaya çıktı. Güvenlik güçlerimiz teröristleri birer birer etkisiz hale getiriyor. Tabii ilçelerimizin böyle harap halde kalmasına rıza gösteremezdik, göstermedik. Teröristlerden temizlenen ilçelerimizde, hemen imar çalışmaları şu anda başladı” dedi.
“SİYASET, FEZLEKELERİN ÖNÜNDE BARİYER OLUŞTURMAMALI”
Bir grup dinleyicinin, “Meclis’te katil istemiyoruz” şeklindeki tezahüratları üzerine, gündemdeki dokunulmazlık konusuna da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “İşte onun için dokunulmazlıkların kaldırılmasını gündeme getiriyoruz. Şimdi dokunulmazlıkların kaldırılması deyince ‘milletvekillerine dokunulmazlık kalksın’ gibi bir şey anlıyorlar. İşin aslı bu değil. Kimin fezlekesi varsa o fezleke ile ilgili sürecin hemen yargıya taşınması anlamınadır bu. Suçun varsa yargılanacaksın kardeşim, ben senin milletvekilliğinin bitmesini nasıl beklerim? Bu kadar olaylar olacak, sen arabanla terör örgütüne silah taşıyacaksın, tabutlarla silah taşıyacaksın; e ondan sonra? Hani ‘kalksın’ diyordun da şimdi ne oldu? Niye geri vitese taktın? Ana muhalefet bakıyorsun şu anda ipe un seriyor, diğerleri ipe un seriyor? Niye ipe un seriyorsunuz? Bakın 550 fezleke var. Herhalde burası ‘Parlamento Fezlekeleri Takip Bürosu’ değil. Bir an önce bu işin halledilmesi gerekir. Halledildikten sonra da suçlu olan bedelini öder. Burada siyaset bana göre bu fezlekelerin önünde bariyer oluşturmamalıdır, bu işin önü açılmalıdır. Nereye? Yargıya. Yargı gereğini yapsın.”
“DEVLETİN GÖREVİ SADECE YAPILARI DEĞİL, AYNI ZAMANDA GÖNÜLLERİ DE İMAR ETMEKTİR”
Diyarbakır Suriçi’nin 1988 yılında kentsel SİT alanı olarak ilan edildiğine, 2001’de tarihî surları kapsayan ayrı bir koruma alanı oluşturulduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan kendisinin de, 2011’de başbakanlığı döneminde, yerli ve yabancı misafirlerin geldiğinde oradaki kültürel alt yapıyı ve medeniyet unsurlarını görmelerine imkân verecek bir proje hazırlattığını; ancak bu projelerde, belediyeden kaynaklanan sorunlar ve terör ortamı nedeniyle somut ilerlemenin sağlanamadığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık bu konuda daha kararlı ve hızlı bir sürecin içine girildiğine dikkat çekerek, hem Sur’u tarihî kimliğine uygun bir görünüme kavuşturacak, hem de bölgede yaşayan vatandaşları güven ve huzur içinde hayatlarını sürdürecekleri konutların sahibi yapacaklarını söyledi.
Konuşmasında bölücü terör örgütünün tahrip ettiği ve güvenlik güçlerinin terör örgütü ile mücadelede zarar gören yapılarla ilgili sayısal veriler eşliğinde, buradaki ihya ve inşa çalışmalarına yönelik başlatılan projelerin son durumları hakkında bilgiler veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletin görevi sadece yapıları değil, aynı zamanda gönülleri de imar etmektir. Vatandaşlarımızın devletine olan güven, bağlılık ve inançlarını güçlendirmek mecburiyetindeyiz. Devlet yönetiminin gerektirdiği sorumluluk ve ciddiyetle bu meseleyi takip edecek ve inşallah neticelendireceğiz” şeklinde konuştu.
YÜKSEKOVA VE CİZRE’NİN ŞEHİR MERKEZİ YAPILMASI
Hiçbir altyapı hizmetinin olmadığı söz konusu ilçelerde tarihî eserlerin dışında kalan ağır hasarlı, orta hasarlı, az hasarlı tüm yapıların yıkılıp yeniden yapılmasını arzu ettiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, topografik yapı hüviyeti taşımayan Hakkâri’nin, havaalanına ve coğrafi avantajlara sahip olan Yüksekova’ya taşınması teklifini tekrarlayarak, “Fakat Yüksekova topografik yapı itibariyle gerçekten şehir olmaya aday, çok daha güzel bir yer. Bir defa tümen orada, havalimanını da yaptık. Şimdi bu yapı itibariyle bir de kaçakçılığın en yoğun olduğu bölge de orası, bütün bunları hem engelleme, hem de huzurlu bir şehir inşa etme noktasından Yüksekova bu noktada çok isabetli bir adım olacaktır ve hükûmetimizde de şu anda bu karar oluşmuştur” sözlerine yer verdi.
Şırnak’ın durumunun da Hakkâri gibi olduğunu ve bu şehrin de tarihsel olarak şehir kimliğine sahip olan Cizre’ye taşınmasının, yine benzer avantajlar sebebiyle doğru olacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Şırnak’a şehir demek mümkün değil, o da Hakkâri’nin adeta bir değişik durumu. Fakat Cizre öyle değil, Cizre, hakikaten şehir olarak, tarih, kültür, medeniyet olarak ev sahipliği yapmış bir yer. Orada da biliyorsunuz Şerafettin Elçi Havalimanı’nı inşa ettik, açılışını yaptık, o var ve böylece ulaşım, şu-bu vesairesiyle, süratle hemen dönüşümünü yapabileceğimiz bir yer. Orayı da bu teröristler mahvettiler, Yüksekova’yı aynı şekilde. Bu adımları atmak suretiyle de buralara yeni bir kimlik, yeni bir kişilik kazandırmak inanıyorum ki hükûmetimizin en büyük başarısı olacaktır.”
“TOKİ’NİN 13 YILDA ÜRETTİĞİ KONUT SAYISI 710 BİNE ULAŞTI”
Hiçbir vatandaşın doğru dürüst altyapısı olmayan, insani ihtiyaçlarının pek çoğunu karşılayamayan ve yapı itibariyle imar durumu müsait olmayan yerlerde yaşamasına gönlünün el vermediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul Büyükşehir belediye başkanı olduğu günden bu yana konut projelerine büyük önem verdiğini dile getirdi. Turgut Özal döneminde kurulup 2002 sonuna kadar 43 bin konut üretmiş olan TOKİ’nin geçen 13 yılda ürettiği konut sayısının 710 bine ulaştığını, 2023’e kadar ikinci bir 500 bin konutu hedefleyerek 1milyon 200 binlik bir rakama ulaşacağını ifade etti.
TOKİ’nin ve kurumsal firmaların örnek uygulamalarıyla vatandaşların sadece içinde oturacakları değil, kalitesi, teknolojisi, çevresi ve sosyal donatılarıyla kendisine yüksek hayat kalitesi sunacak konutlara sahip olmasını istediklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “TOKİ şu ana kadar inşa ettiği konutlar ve sosyal donatılarıyla, kurumsal firmalarımız imza attıkları görkemli projelerle, yap-sat usulü çalışan müteahhitlerimiz bu süreçte elde ettikleri tecrübeyle artık yeni bir döneme geçmek mecburiyetindedirler. TOKİ’nin; yatay mimari, mahalle kültürü, yöresel mimari konseptleriyle belediyelerle yürüttüğü ortak projelerle bu doğrultuda takdir ettiğim adımlar attığını görüyorum, inşallah görmeye devam ederiz. Tabi alan itibariyle sıkıntılı olduğumuz yerlerde dikey mimari kullanılabilir, ama dikey mimariye gerek olmayan yerlerde bizim özgün mimarimizi, yerel mimarimizi kullanmak suretiyle gerçekten dünyaya yerleşimde farklı mesajlar vermemiz lazım. Kurumsal firmalarımızdan da benzer şekilde yeni arayışlar içinde olanların bulunduğunu biliyorum. Artık vatandaşlarımızın da bu yönde talepleri ve beklentileri ortaya çıktığı için, müteahhitlerimiz de ister istemez kendilerini yenilemek durumunda kalıyorlar. Önümüzdeki dönem bu konuda yeni adımları atıldığı, yeni projelerin daha fazla hayata geçirildiği bir dönem olmalıdır diye düşünüyorum.”
Şehirlerin gelişmesiyle birlikte ihtiyaçların da değiştiğine ve ‘akıllı şehirler’ diye ifade edilen, şehirle teknolojinin entegrasyonu konusunda da çok önemli ilerlemelerin olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ulaşımdan enerjiye, güvenlikten sosyal hizmetlere kadar geniş bir alanı kapsayan ‘akıllı şehir’ uygulamalarının sağladığı kolaylıklardan daha fazla faydalanılması gerektiğini söyledi.
“DİKEY YAPILAŞMADAN YATAY YAPILAŞMAYA GEÇMEMİZİN ZAMANI GELMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında belediye başkanlarına seslenerek, her evin otoparkının olmasını teminat altına almaları, şartların buna elvermediği durumlarda mahalleye ait katlı otoparklar yapmaları konusunda çağrıda bulundu ve “Bu adımları da atmamız gerekiyor. Bunları konuşmayalım, artık bunları hayata geçirelim diyorum, bu adımların atılması lazım” ifadelerini kullandı.
Refah seviyesinin artmasına paralel olarak insanların şehirlerden beklentilerinin değiştiğine, 20 yıl önce sadece başını sokacak bir eve razı iken bugün bütün imkânlardan istifade etmeyi beklediğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek yeni geliştirilen projelerin, gerekse kentsel dönüşümle ortaya çıkan hayat alanlarının her şeyden önce insan odaklı olması şarttır. Geçmişte hem yeterli imarlı alanın olmayışı, hem de merkezi yerlere yönelik aşırı talepten dolayı yüksek bina ihtiyacı makul görülebilirdi. Artık dikey yapılaşmadan yatay yapılaşmaya geçmemizin zamanı gelmiştir” diye konuştu.
Yeni şehircilik projelerinde yaya öncelikli planlamalar yapılması, yaya ve bisiklet yollarıyla, engelli dostu dizaynıyla ‘insan öncelikli’ şehirler inşa etmenin çabası içinde olunması gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabi şehirleri yenilirken, akıllandırırken tarihimize de sıkı sıkıya sahip çıkmalıyız. Özellikle kadim şehirlerimizi, İstanbul, Ankara, Bursa, Gaziantep gibi şehirlerimizi, bütün buraları korumalıyız. Sadece korumak yetmez, bu şehirlerin temel mimari özelliklerini yeni eserlerde de yaşatmalıyız. Bakınız, özellikle Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde bizzat ilgilenme imkânı bulduğum tüm projelerin Selçuklu ve Osmanlı mimarisine uygun olarak tasarlanması için ısrarcı olmuşumdur. Şu anda çalışmalarımı yürüttüğüm Cumhurbaşkanlığı Külliyesi bunun en güzel örneklerinden biridir” dedi.
YAPILARDA OSMANLI VE SELÇUKLU MİMARİSİNİN KULLANILMASI
Cumhurbaşkanı Erdoğan konu ile ilgili değerlendirmelerine şu cümlelerle devam etti: “Şimdi biz Süleymaniye’ye, Selimiye’ye baktığımız zaman Sinan’ı görürüz, bunu bizim yaygınlaştırmamız gerekiyor. Okullar ve adalet sarayları başta olmak üzere, hastanelerimiz, bütün buralarda yürütülen projelerde de bu hassasiyetin gözetilmesi için çaba gösterdim, göstermeyi sürdürüyorum. Osmanlı cami mimarisi, kervansaraylar hakeza bu alanda ulaştığımız en üst inceliği ve zevki ifade ediyor. İşte Balkanlar’a gidin, oralarda da kervansaraylarda, köprülerde hep bunu görürsünüz. Mimar Sinan’ın zirvesini oluşturduğu bu tarza sahip çıkmalıyız. Bunun için gerek İstanbul’da, gerekse diğer şehirlerimizde yapılan camilerin sadece görüntü olarak değil, ruhlarıyla da Osmanlı mimarisini, Selçuklu mimarisini yansıtmasını arzu ediyorum, ama bunun yanında modern mimariyle de gerçekten o farklılığı ortaya koyabilecek eserler inşa etmelerini teşvik ediyorum.”
Önümüzdeki dönemde Türkiye bu ilkeler çerçevesinde çok daha güzel, çok daha tarihiyle barışık, teknolojinin imkânlarından çok daha faydalanan yerleşim yerlerine kavuşacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Kentsel Dönüşüm ve Akıllı Şehirler Kurultayı’nın bu doğrultuda yapılan çalışmalara ışık tutmasını, ilham vermesini doğrusu temenni ettiğini söyleyerek konuşmasını tamamladı.