Ana Sayfa Gundem Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Spor Kültür & Sanat Sağlık & Yaşam Araştırma Polemik Bölge Türkiye
38 projeye 397 milyon hibe desteği
38 projeye 397 milyon hibe desteği
Bayraktar elektriğe zam iddialarını yalanladı
Bayraktar elektriğe zam iddialarını yalanladı
Tekin’den mülakat açıklaması
Tekin’den mülakat açıklaması
Tunç adalet gündemini yorumladı
Tunç adalet gündemini yorumladı
‘Bu millet insanlığın umudu bir millettir’
‘Bu millet insanlığın umudu bir millettir’
HABERLER>TÜRKÄ°YE
6 Mart 2013 Çarşamba - 07:49

Başbakan'dan önemli mesajlar

Başbakan Erdoğan, yeni süreçle ilgili olarak şehit aileleri ve gazilerin tereddüt içinde olmaması gerektiğini söyleyerek, "Şehit aileleri hiç ama hiç tedirgin olmasın. Gazilerimiz asla tereddüt içinde olmasın. Bizim şehitlerimiz hangi yoldaysa biz de o yoldayız. " dedi.

Başbakan dan önemli mesajlar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Merhum Müslüm Gürses’in hayatı da eserleri de, işte bu toplum mühendislerine, işte bu halkı aşağılayanlara verilmiş en güzel cevaptır” dedi.
Partisinin TBMM’deki grubunda konuşan Erdoğan, konuşmasına 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak başladı. Erdoğan, “Kadına kalkan eli her defa şiddetle lanetlediğimizi bunu insanlık dışı bulduğumuzu, bunu durdurmak için her türlü tedbiri aldığımızı, gerektikçe alacağımızı burada ifade ediyorum. Şiddetin her türlüsü kötüdür ancak kadına ve çocuğa yönelik şiddet tahammülü olmayan kötülüktür. Bazılarını töre adı altında yapıyor. Bu erkeklik değil kahramanlık değil, aciziyetsizlik, insansızlık ve vicdansızlıktır” dedi.
Hükümet olarak bu meselenin üzerinde kararlılıkla gittiklerini ve gitmeye devam edeceklerini belirten Başbakan Erdoğan, kadına yönelik şiddet konusunun başta muhalefet olmak üzere kimi çevreler tarafından siyasi istismar aracı olarak kullanıldığını söyledi. Şiddete daha fazla duyarlık gösterildiği ve bu konuda artık bilimsel araştırmalar yapılıp değerlendirildiği için şiddette artış varmış gibi görüldüğünü belirten Erdoğan, bunun böyle lanse edilmesini eleştirdi.
Şiddete karşı kapsamlı örnekler aldıklarını anımsatan Başbakan Erdoğan, geçen yıl 8 Mart’ta çıkarılan yasanın etkili olduğu gördüklerini ifade etti. Erdoğan, “İnşallah yasalarla birlikte toplumun bilincinin artmasıyla kadının kadınca yaşadığı yani insanın insanca yaşacağı bir atmosferi hep birlik inşa edeceğiz” dedi.
GÜRSES SİVİL İTİRAZIN ÖNDERİYDİ
Konuşmasında Müslüm Gürses’in vefatına değinen Başbakan Erdoğan, bir kez daha sanatçıya rahmet ailesine ve yakınlarına başsağlığı diledi. Gürses’in sadece bir ses sanatçısı olmadığını çok önemli eserler bırakan, gençliği derinden etkileyen, sevgi ve dayanışmayı çoğaltan bir sanatçı olduğunu söyledi. Müslüm Gürses’in sanatçılığının yanında toplumsal muhalefetin bir sivil itirazın unutulmaz önderi olduğunu belirten Erdoğan, “Duyguların insanıydı, duyguların temsilcisiydi, Onların temsilcisi olmasından dolayı da yüzbinlerce gencin arkasından yürümesini sağlıyordu” dedi.
AŞIK VEYSEL HATIRLATMASI
Merhum Aşık Veysel’in de CHP zihniyeti nedeniyle çok sıkıntı çektiğini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: “Yakınlarına bir dönem sazıyla Sivas’a şehir merkezine giremediğini söylüyor polis ve jandarmanı sazını hemen elinden aldığını, kırdığını ya da ateşe atarak yaktığını ifade ediyor. Neden? Çünkü dönemin tek Dahiliye Vekaleti tarafından saz gerici bir müzik aleti olarak görülüyor. Valilik eliyle, polis eliyle görüldükleri yerlerde toplatılması ve yakılması isteniyor. Bu ülkede kimin ne olduğun anlıyor musunuz? Bu CHP zihniyeti böyle bir zihniyettir. Halk müziğinin radyolarda çalınması yasaklanıyor, dinlenmesi icratı yasaklanıyor. Halk sanatçısı Aşık Veysel’in .aşına bunlar gelirken Türkiye’nin en büyük değerlerinden tarihteki en büyük sanatçılarından biri olan Itri’de hafızalardan silinmek isteniyor., Yaklaşık 40 yıl önce Ankara’da Devlet Konser Salonu’nda bir Itri konseri verilmesi planlanıyor ama daha plan aşamasında malum çevreler bunların içerisinde bazı sözüm ona sanatçılar da var, devreye giriyorlar, senfoni orkestra salonunda tek sesli alaturka müzik yapılamaz diye ayağa kalkıyorlar. Bunu engelliyorlar. Hatta dönemin Kültür Bakanı bu etkinlikten dolayı görevden alınıyor. Bu anlamsız yasağı geçen Haziran ayında biz kaldırdık. Tek parti her alanda tek tip insan yetiştirme topluma zulüm ederken tek tip müzik dinlenmesi için de ağır bir baskı uyguladı.insanların siyasi tercihlerine dini tercihlerine, maneviyatlarına duygularına, sözlerine kelimelerin o duygularını nasıl ifade edeceklerine bile müdahale ettiler. İşte Müslüm Gürses, Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur daha nicesi bu baskıya, bu tek tipçiye, bu zihniyete karşı bir itiraz olarak ortaya çıktı. Halkın diliyle müzik yaptılar. Yıllardır bu ülkede arabesk müzik tartışıldı, hala de tartışılıyor. Bize yakışmadı, şöyleydi böyleydi. Bırakın ya. Onun da bu ülkede hedef kitlesi var. Farklılıklar bizim zenginliklerimiz. Niye rahatsız oluyorsunuz? Bu insanlar halkın içinden geldiler halkın hissiyatını aktardılar. Boyunları büküktü, kalpleri kırıktı sazlarından başka bir şeyleri yoktu. Ama sazları ve sözleriyle baskıya, zulme, toplum mühendislerine çok güçlü şekilde itiraz ettiler. 70’lerde 80’lerde ağır baskılar da yaşadılar. Merhum Cem Karaca yıllarca gurbete mahkum oldu. Bütün bu ve benzeri sanatçıların şarkıları şarkıları elden ele gönülden gönüle dolaşırken radyolarda televizyonlarda yer bulamadılar. Ahmet Kayaya yapılanları unutmayın. Neler yaptılar. O köşelerinden yazı yazanlar, duayen diye geçinenler, çok satan gazetelerin köşe yazarları neler yaptılar. Salonda zor kaçırıldı ama aynı Ahmet Kaya beni Pınarhisar’a uğurlayanlardan biriydi. Kaymak tabaka tarafından sözde aydılar tarafından bu müzik ve bu sanatçılar horlandılar ve aşağılandılar. Bugün bile 21. yüzyılda o demode anlayışı sürdüren halkın tercihlerini, halkın müziğini halkın sevdiği müzisyenleri aşağılamaya devam ederler, bugün bile toplumu bir mühendis gibi şekillendirme, bir aşağılama özlemi arzusu sevdası içinde olanlar var. Dinlersiniz dinlemezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz Ama halkın duygularını ifade etme biçimine saygı duymak ve tahammül etmek zorundasınız. Merhum Müslüm Gürses’in hayatı da eserleri de, işte bu toplum mühendislerine, işte bu halkı aşağılayanlara verilmiş en güzel cevaptır. Yine Belediye Başkanlığım döneminde zaman zaman görüştüğüm olmuştur. Kendisinin o duyguların insanı olduğunu gördüm. Müslüm Gürses eserleri ile olduğu kadar bu itirazları ile de hatırlayacak arkadaşlarıyla gerçekleştirdiği sessiz devrimi her zaman hafızalarımızda diri tutacağız”.
 "TÜRKİYE'NİN ALEYHİNE OLACAK, SÜRECİN ALEYHİNE OLACAK BÖYLE BİR YAYINI YAPMAK ASLA VE ASLA MİLLİ BİR TAVIR DEĞİL"
 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İmralı tutanaklarının yayınlanmasının milli bir tavır olmadığını söyleyerek, "Şuanda dolaşan belgelerin de merak etmeyin, kimler tarafından nasıl sızdırıldığını ne olduğunu öyle zannediyorum ki kısa zaman içerisinde ortaya koyar, onu da açıklarız" dedi.
 Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 'Yalan söyleyenden Başbakan olmaz' şeklindeki sözünü hatırlattı. Bunun üzerine tribünlerden 'Olmuyor zaten' şeklinde bir cevap gelince, Başbakan Erdoğan da; "CHP Genel Başkanı'nın söylediği tek söz işte budur. Evet, yalan söyleyenden Başbakan olmaz, doğru. Bunun için de Kemal Kılıçdaroğlu bu ülkede Başbakan olamadı ve yalan söylemeye devam ettiği sürece de Başbakan olamayacak" diye konuştu. Başbakan Erdoğan ayrıca CHP'nin içindeki ulusalcıların şuanda CHP'yi yeniden ele geçirdiklerini de iddia etti ve "CHP'yi eski günlerine, kuyunun dibine yeniden çekmiş durumdalar" dedi. CHP'nin çözüm sürecinde ayak direttiğini ifade eden Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "CHP 30 yıl boyunca bu meselenin çözümü için nasıl ayak direttiyse, bugün de ayak diretiyor. MHP bu meselenin çözümünü nasıl engellediyse, bu meselenin devamından nasıl çıkar sağladıysa bugün de aynısını yapıyor. Bir kısım medya 30 yıl boyunca terör karşısında nasıl gayri milli bir tutum takındıysa, bugün de aynı şekilde gayri milli bir tutum takınıyorlar."
"BÖYLE BİR YAYINI YAPMAK ASLA VE ASLA MİLLİ BİR TAVIR DEĞİL"
Başbakan Erdoğan, İmralı tutanaklarının bir gazetede yayınlanmasının ardından gösterdiği tepkiyi grup toplantısındaki konuşmasın da yineledi. "Hiç kimse bu gayri milli yayıncılığı eleştirmiyor, hiç kimse bu sabotajın üzerine gitmiyor" diyen Başbakan Erdoğan, "Köşelerinden o bildik yazarlar bize basın özgürlüğü dersi vermeye kalkıyor. Sınırsız bir özgürlük olamaz. Kimse kimsenin özgürlük alanına tecavüz edemez. Kendi özgürlük alanında oynarsın. Eğer kendi özgürlük alanını geçiyorsan, o zaman mütecaviz durumuna düşersin. Kimse kusura bakmasın, medya nasıl kendine göre bir özgürlük alanı ilan ediyorsa, hem de milli çıkarları da çiğneyerek yayın yapacak kadar, özgürlüğü suistimal edecek kadar özgürse, bizde hissiyatımızı açıklamak konusunda ve sorumluluk üstlenen insanlar olarak, bir Başbakan olarak, bakanlar olarak, milletvekilleri olarak bizler de en az onlar kadar özgürüz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, "Biz eleştirimizi açık açık dile getiririz" diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü;
"Aynı zaman da sansürün de karşısında gazetecilerden önce dururuz ve durduk. Hiçbir devirde yazamadıklarını bu devirde yazıyorlar. Hakaretse, bize en ağır hakaretleri yapıyorlar. Bakın biz onlara onlara kürüslerden cevaplar vermiyoruz, diyoruz ki 'biz hukuk devletindeyiz. Bunlar gitsinler mahkemelerde bunların hesabını versinler'.
Bazıları da diyor ki, 'mahkemelere göndermeyin.' Ne yapacaktık? Küfretsin, hakaret etsin, ee... Gelen giden vursun. Yok böyle bir şey ya. Gereği neyse o yapılacak. Hukuk devleti zaten onun için var. Ben şunu söylemekten hiç ama hiç çekinmiyorum; Türkiye'nin aleyhine olacak, sürecin aleyhine olacak, istismarcılara poz verecek böyle bir yayını yapmak asla ve asla milli bir tavır değil. Basın özgürlüğü diyenler gitsinler İngiltere'ye baksınlar, ABD'ye baksınlar. Bizdeki gibi orada da basın üzerinde sansür yok ama orada medya milli meseleler karşısında milli bir tavır göstermeyi başarıyor. Bu ülkede 30 yıl boyunca bu CHP ve MHP terör karşısında nasıl milli bir duruş sergilemediyse, o malum medya da milli bir duruş sergileyemedi. Bir yandan hükümete, o konuda sıkıştırmaya çalışıyorlar, bir yandan da her çözüm teşebbüsünü işte bugünlerde yaptıkları gibi sabote etmenin peşinde oluyorlar."
" İMRALI TUTANAKLARI
İmralı tutanaklarının sızdırılmasına tepki gösteren ve bu süreçte milletvekillerinin hiçbir şekilde konuşmaması gerektiği uyarısında bulunan Başbakan Erdoğan, kendilerinin son sözü söyleyinceye kadar milletin dedikodulara kulak asmaması gerektiğini söyledi. Başbakan Erdoğan konuşmasında şunları kaydetti: "Onlar sabote etmeye çalışsın, onlar bozmaya, kırmaya çalışssın, biz yapmak için, biz kanı durdurmak için, biz göz yaşlarını durdurmak için kararlılıkla yolumuza devam edeceğiz. Şunu da yine altını çizerek söylüyorum, siz değerli milletvekillerime söylüyorum, aziz milletime söylüyorum; bu süreçte en son sözü milletimizle birlikte, milletimiz adına biz söyleriz. Biz son sözü söyleyinceye kadar, biz son noktayı koyuncaya kadar ortada dolaşan her belge, her bilgi, dedikodudan, söylentiden, ham hayalden öteye geçmez. Kimin ne söylediğine değil, siz gelin bizim ne söylediğimize bakın. Kimin ne yaptığına değil, bizim ne yaptığımıza, ne yapacağımıza bakın. Hiç bir yalana, hiçbir iftiraya, hiçbir dedikodu ve söylentiye asla kulak asmayın. Sürecin hassasiyeti nedeniyle biz az konuşuyor, çok iş yapıyoruz. Arkadaşlarıma da onu söylüyorum; lütfen bu süreç içerisinde konuşmayacaksınız. Çok açık söylüyorum. Çünkü bu sürecin söylem birliği içerisinde yürümesi lazım. Önüne gelen konuşmaya kalkarsa, birisi baltayı taşa vurduğunda bu çözüm sürecini, bu kristali kırarız. Biz bu süreci başarıyla bitirmek durumundayız. CHP ve MHP'nin 'terör sorunu çözülmesin, kan durmasın' diye verdikleri mücadeleye karşı, biz kanı durdurmak, göz yaşını dindirmek için adeta çırpınıyoruz.
Bu süreçte biz hiçbir taviz vermeyiz. Terörle mücadeleden hiçbir şekilde geri adım atmayız. Milletin değerleriyle örtüşmeyecek hiçbir girişimin içinde bulunmayız. Aziz milletimden biz sadece dua bekliyoruz. Milletimizin hayır duası bizimle beraber olduktan sonra her sabotajı, her tahriği, her engeli Allah'ın izniyle ezer geçeriz. Milletimiz bize inansın; gerçi Kılıçdaroğlu inanmıyor o ayrı mesele de... İnanması da önemli değil, çünkü milletimizin inanması önemli. Milletimiz bize güvensin bizim bir tek gayemiz var; şehitlerimizin bize olan emanetini daha da büyütmek daha da yüceltmek, terör sorunun çözecek, şehitlerimizin emanetini inşallah çok daha yüksek burçlara hep beraber taşıyacağız."
"BİZİM ŞEHİTLERİMİZ HANGİ YOLDAYSA BİZ DE O YOLDAYIZ"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, çözüm sürecinde CHP ve MHP'nin tavrının milli bir tavır olmadığını söyleyerek, şehit ailelerine ve Gazilere "Şehit aileleri hiç ama hiç tedirgin olmasın. Gazilerimiz asla tereddüt içinde olmasın. Bizim şehitlerimiz hangi yoldaysa biz de o yoldayız. Bizim gazilerimiz düşmanlarına nasıl davrandıysa biz de aynen o şekilde davranacağız. Aynı istikametteyiz" diyerek seslendi.
"BALIKESİR'DEKİ MEYDAN ÇOK FARKLI BİR HEYECANA SAHİPTİ"
Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde ise hafta sonu Balıkesir'e gerçekleştirdiği ziyaretlere değindi. Balıkesir'de kendilerini on binlerce vatandaşın karşıladığına vurgu yapan Erdoğan, Balıkesir merkezdeki mitingin hemen ardından Bigadiç ilçesine geçtiğini, orada da 15 bin kişinin miting alanına toplandığını söyleyerek, "O toplu açılışta Balıkesir'deki meydan çok çok farklı bir heyecana sahipti. On binlerce Balıkesirli'nin katıldığı resmi açılıştı. Bigadiç'e gittik, aynı anda oraya gidiyoruz, bindirilmiş kıta söz konusu değil. Orada da yine 15 bin civarında Bigadiçli alanı tıklım tıklım doldurmuştu" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın Balıkesir'deki ziyaretlerini anlattığı sırada ise ilginç bir detayı da paylaştı. Balıkesir merkezde yanına gelen bir çocuğun kendisini kahve içmeye davet ettiğini söyleyerek şunları ifade etti:"Bir yavru yanımıza geldi. Ama bir dil, bir dil, aman yarabbi... 'Başbakanım ne olur, buradan bizim evimize gidelim. Annem güzel kahve yapıyor, ne olur bizim eve gidelim' diyor. 'Ben annenin kahvesini ne yapayım, ben senin kahveni içmek isterim'. 'Ben annem kadar kahve yaparım, hatta daha güzelini yaparım, ne olur bizim evimize gidelim'. Biz bu yavrunun dileğini, talebini kırmadık ve onun evine de gittik. Tabii AK Parti'nin farkı burada, farklılığımız burada."
Başbakan Erdoğan, küçük bir kızın kendilerini kahveye davet ettiğini anlatması üzerine tribünden bir partili de Başbakan Erdoğan'ı evine kahve içmeye davet etmesi üzerin "İnşallah" dedi.
"ŞEHİTLERİMİZİN KEMİKLERİNİ SIZLATACAK HİÇBİR GİRİŞİMİN İÇİNDE BULUNMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL"
Başbakan Erdoğan, Balıkesir'de bir gazinin İmralı sürecine ilişkin ortaya koyduğu eleştirisini de değerlendirdi. Bunu bir muhalefet olarak görmediğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
"Kayseri ve Balıkesir'de çok sayıda katılımcının içinden sadece birer şehit yakını ve gazinin, o da nezaket dahlinde anlamaya yönelik olarak sürece ilişkin soruları oldu. Ben bunu bir muhalefet olarak görmüyorum. Bu muhalefeti ya da farklı düşünceyi bize aktaranlar oldu. Şehit yakınlarımızla da gazilerimizle de tam bir iletişim içindeyiz. Onlarım tereddütünü, kaygılarını gidermek için de samimiyetle, sabırla açıklamalarımızı yapıyoruz. Ancak ben burada bir hususun üzerinde önemli durmak istiyorum; şehit yakınlarımız ve gazilerimiz yaşadıkları acıdan dolayı maalesef art niyetli çevrelerin istismarına çok açık durumda bulunuyorlar. Bunu da tüm şehit yakınları ve gaziler için değil, gerçekten bunlar içinde çok az bir kısmı için söylenebilir.
Muhalefetin ağır tahrikleri, asılsız ithamları, iftiraları özellikle de bu kesimlere yönelik istismar yüklü açıklamaları nedeniyle çok az sayıda şehit yakını ve gazinin süreçle ilgili soru işaretleri taşıdıklarına şahit olduk. Bakın defaatle söyledik, bundan sonra da bıkmadan usanmadan, sabırla söylemeye devam edeceğiz. Bizim şehitlerimizin ruhunu muazzeb edecek, onların kemiklerini sızlatacak, onların hatırasına halel getirecek hiçbir adımı atmamız, hiçbir girişimin içinde bulunmamız mümkün değil."
"BU MİLLET SÖYLEYECEĞİNİ SAVAŞ MEYDANINDA SÖYLER"
Başbakan Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde ise CHP ve MHP'nin tavrını eleştirdi. "CHP ve MHP, bu çözüm sürecini ısrarla, inatla, sorumsuzca bir boyun eğme, taviz, geri adım gibi lanse etmenin peşinde" diyen Erdoğan, "MHP ve CHP'nin bu tavrı milli bir tavır değildir, sorumlu bir tavır değildir. Kanı ve gözyaşını durdurmaya yönelik bir tavır asla değildir. Şehit yakınlarının, gazilerin bize yönelttiği sorulara bakıyoruz; muhalefetin ürettiği, aslı astarı olmayan, tamamen iftiradan ibaret bir propagandanın etkisini görüyoruz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili örnekler de vererek, mehmetçikten övgüyle bahsetti. Mehmetçiğin, Çanakkale Savaşı sırasında düşman askerine kahve ikram ettiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, terörle mücadelede mehmetçiğin soğuktan üşüyen teröriste parkasını verdiğini söyledi. Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Mustafa Kemal, Çanakkale'yi, Kurtuluş Savaşı'nı yaşamış, başkomutanlık yapmış bir asker... İsminin başında 'Gazi' unvanı var. 9 Eylül 1922'de İzmir işgalden kurtuluyor. 10 Eylül'de Gazi Mustafa Kemal, Yunanistan ile yeni dönemin, barışa dayalı bir dönemin ilk adımlarını atıyor. İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşundan sadece 8 yıl sonra 1930 yılında Yunanistan Başbakanı Türkiye'ye resmi ziyarette bulunuyor, 1934 yılında da Gazi Mustafa Kemal'i Nobel Barış Ödülü'ne aday gösteriyor. Sadece Yunanistan değil, Osmanlı devleti son yıllarında Bulgarlar, Sırplar, Makedonlar... Rusya, Gürcistan, İngiltere, Fransa, Romanya, İtalya, hatta Japonya, hatta ABD ile savaş halinde, Güneyde isyancı bazı Arap kabileleri ile Doğu'da Ermeni çeteleriyle yoğun bir mücadele var. Bütün bu mücadelenin her safhasında Gazi Mustafa Kemal de var. Ama 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan ediliyor, tüm bu ülkelerle yeni bir sayfa açılıyor. Bize karşı kindar olmayan, bize karşı husumet, düşmanlık sergilemeyen her toplumla yeni başlangıç yapmak, yeni sayfa açmak, işbirliğini geliştirmek için Gazi o zaman adımlar atıyor. Kin gütmüyor, intikam duygusunun peşinden gitmiyor, geçmişte yaşananlara takılıp geleceği öfkenin, acının, nefretin üzerine inşa etmiyor.
Bir başka örnek... Çanakkale zaferi... Yedi düvel Osmanlı'ya, Çanakkale'ye taarruz yapılıyor. Yeni Zelanda, Avustralya'dan, Senegal'den, Hindistan'dan Boğaza asker taşınıyor. O kanlı çatışmalarda düşman askerinin bizim askerimize, bizim Mehmetçiğin de düşman askerine siperden sipere gıda gönderdiğini, hediyeler attığını hepimiz biliyoruz. Çok enteresan, Senegal'den gelenlerin içinde Müslümanlar da var. Müslümanlar aldatılarak geliyor, Müslümanlara karşı savaşacak diye değil. Ne zaman ki Çanakkale'ye geliyorlar, orada ezan sesini duyuyorlar, duydukları anda silahlarını bırakıyorlar. Ateşkes anlarında Mehmetçik ile düşman askerlerinin bir araya gelip birbirlerine kahve ikram ettiklerini biliyoruz. Mehmetçiğin düşman askerlerinin yaralarına nasıl merhamet, ölülerine nasıl hürmet gösterdiklerini hepimiz bilmiyoruz.
Gazi Mustafa Kemal'in Çanakkale'de yatan düşman ölülerinin ailelerine söylediği şu söz son derece manidardır: 'Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlarımız, burada bir dost ülkenin toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Uzak diyarlardan evlatlarını savaşa yollayan analar, gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bizim bağrımızda, huzur içindeler ve huzur içinde uyuyacaklar. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.' Bunu Gazi Mustafa Kemal söylüyor. Kime söylüyor, Mehmetçiği şehit etmek, boğazı geçmek, İstanbul'u işgal etmek amacıyla gelmiş ama bunu başaramamış bu topraklarda ölmüş yabancı askerlere ve annelerine söylüyor. Benim Mehmetçiğim Çanakkale'de topraklarını işgal etmek için gelen, belki de birazdan kendisini şehit edecek düşman askerine kahve ikram edecek kadar cesur ve kahraman bir Mehmetçik'tir.
Çünkü bu millet söyleyeceğini savaş meydanında söyler. Eğer intikam, kin gütmek diye bir şey varsa Mehmetçik savaş meydanında zaferini kazanır, sonra o defteri tamamen kapatır. Zafer kazanmış bir millet için, zafer kazanmış bir ordu için yenilmişler karşısında mağrur olmak yoktur. Tam tersine yeniymiş olanlara şefkat, merhamet vardır. Benim askerim, benim Mehmetçiğim dağda yakaladığı teröriste üşümesin diye parkasını verecek kadar kahraman bir Mehmetçik'tir. Bizim komutanımız mağarada teröristi 'seni annene götüreceğiz' diye ikna ederek çıkaracak kadar alicenap bir komutandır."
"ŞEHİT AİLELERİ HİÇ AMA HİÇ TEDİRGİN OLMASIN"
Başbakan Erdoğan, yeni süreçle ilgili olarak şehit aileleri ve gazilerin tereddüt içinde olmaması gerektiğini söyleyerek, "Şehit aileleri hiç ama hiç tedirgin olmasın. Gazilerimiz asla tereddüt içinde olmasın. Bizim şehitlerimiz hangi yoldaysa biz de o yoldayız. Bizim gazilerimiz düşmanlarına nasıl davrandıysa biz de aynen o şekilde davranacağız. Aynı istikametteyiz" şeklinde konuştu.
"Biz yenilginin jargonuyla konuşan bir millet değiliz, hiçbir zaman böyle olmadık, hiçbir zaman olmayız" diyen Erdoğan, "Bizim muhayyilemizdeki Türkiye, çok büyük bir Türkiye'dir. Ve biz MHP ve CHP Genel Başkanı'nı muhayyilesindeki ürkek ve küçük Türkiye'yi tanımadık ve tanımıyoruz. Allah aşkına bu nasıl bir milliyetçiliktir. Kendi ülkesini bu kadar küçük, bu kadar ürkek, bu kadar korkak gören, kendi ülkesini sürekli yenilgiyle anan birisi nasıl milliyetçi olabilir? Bu ülkenin şehitleri, en son şehit kendileri olsun umuduyla canlarını verdiler. Kendi annelerinden sonra hiçbir anne ağlamasın diye canlarını ortaya koydular. Bu şehitler bu toprakların huzuru, birliği, kardeşliği için canlarını ortaya koydular. Şehitleri, şehit ailelerini istismar edip bu ülkeye korkaklık, ürkeklik, bunun yanında fitne salmak milliyetçilik değildir ve olamaz. Şehit cenazelerinin başında slogan atmak, şehit ailelerini, gazilerini kedi siyasi çıkarları uğruna sömürmeye kalkışmak milliyetçilik değildir ve olamaz" diye konuştu.
 

 
Facianın eşiğinden döndüler
 
Müslüman ülkelere basiret uyarısı
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
TÜFE'de düşüş rekoru kırdık
Şubat ayında fiyatların aylık bazda en az çıktığı bölge yüzde 0.01’lik ...
Yılmaz bölge ekonomisini ele aldı
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Diyarbakır-Bingöl-Erzurum duble yol projesi ...
BBP’den Kaymakam Atasoy’a kınama
Gözütok, Erzurum’un Narman ilçesinde 40 öğrencinin Kaymakamlık Aşevi’nde ...
 
Başbakan'dan Millete hizmet Yolunda
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Millete Hizmet Yolunda" konuşmasıyla Şubat ...
Erdoğan Dünyaya seslendi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’de yeniden güç kazanacak olan ...
'Demokrasiye ayar gerekmez'
Akdağ, "Demokrasinin kendisi zaten dengedir, balanstır. Demokrasiye balans gerekmez" dedi.
 
Hac heyecanı başlıyor
2013 yılı hac organizasyonuyla kutsal topraklara gidecek olan hacı adayları ...
Hocalı katillerine lanet yağdırdılar
Giresun Üniversitesi öğrencileri, Hocalı katliamının 21. yılını kınamak ...
Müslüman zalimin yanında yer alamaz
“Şimdi Suriye’ye Yardım Zamanı” kampanyası kapsamında toplanan yardımlardan ...
 
DADAŞ GAZETESİ
YAZARLAR
Nedim Atakol
Nedim Atakol
Adalet adalet adalet; illa adalet!
İrfan Kayagil
İrfan Kayagil
Ateizm Kazanı Kaynıyor, Din Adamları Nerede?''
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ARŞİV
DADAŞ
ANKET
Erzurum Havalimaninin ismi ne olsun?

Recep Tayyip Erdogan
Nafiz Kotan
Palandoken
Saltuklu
Dadas

Sonuçları göster Anket arşivi
Ana Sayfa Gundem Ekonomi Siyaset Asayiş Eğitim Spor Kültür & Sanat Sağlık & Yaşam Araştırma Polemik
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva