Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bünyamin Aydemir, 27 Mart Dünya Tiyatro Günü münasebetiyle bir açıklama yaparak, tiyatro sanatının toplumdaki yerine ilişkin görüş ve değerlendirmelerde bulundu.
Tiyatro Bayramının tüm dünyada 27 Mart’ta kutlanıldığını ve hafta boyunca sayısız tiyatro etkinliğinin yürütüldüğünü belirten Aydemir, “gönül ister ki bu etkinlikler sadece 27 Mart haftasında değil, yıl boyunca devam edebilsin ve tiyatroya olan ilgi de sadece bir haftayla sınırlı olmasın” dedi.
Tiyatronun özellikle eğitim boyutuna değinen Yrd. Doç. Dr. Aydemir, yüzyıllar boyunca çok çeşitli ulusların tiyatroyu eğitim aracı olarak kullandıklarını, ancak Türkiye’de bu perspektifin henüz yeterince oluşmadığına dikkat çekti.
Tiyatronun insanla sıcak temasa geçip, ona insanca hikayeler canlandırdığını dile getiren Bünyamin Aydemir, “tiyatro belki aç olan bir insanın karnını o anda doyuramaz ama, onun yıllar süren zihinsel ve ruhsal açlığına oracıkta çare olur” dedi.
TİYATRO VARSA EĞİTİM VAR DEMEK
Aydemir, gelişmiş toplumlarla gelişmemiş toplumlar arasındaki en büyük farkın zihinsel ve ruhsal tokluk oranında yattığını ve uygar dünyaya entegre olabilmiş gelişmiş toplumların bu açıdan bir hayli önde olduklarını vurgulayarak, şöyle konuştu: “Kuşkusuz herkesten tiyatrocu veya tiyatroyu sevmesini bekleyemeyiz. Fakat, hiç olmazsa tiyatronun en etkili eğitim araçlarından biri olduğu gerçeği kabul edilsin. Çağdaş dünya ve çağdaş eğitim anlayışı artık şu noktadadır: En iyi ve en etkili öğretme ve eğitme tekniği doğrudan anlatma ve kitabi sunumlar yapmak değil, bir şeyi canlandırarak ve dolaylı olarak aktarmaktır. Batı bunu en ideal haliyle realize edebiliyor. Ayrıca eğitimin sadece okullarla sınırlı olamayacağını, özellikle sanatsal etkinliklerin kişisel ve kitlesel eğitimde başat rol oynadığını da biliyor ve ona göre davranıyorlar. Bizde tam tersi. Hangi kesimin daha çok eğitime ihtiyacı varsa, sanatı o kesimden alabildiğine uzak tutuyoruz. Sanatı sadece elitist bir tabakanın malı yapıyoruz. Olur mu hiç?”.
TİYATRO VAROŞLARLA BULUŞMALI
Sanatın ve özellikle tiyatronun bir devlet politikası olarak katı ve kesin bir biçimde varoşlarla, gettolarla buluşturulmasının kaçınılmaz bir hal aldığını da sözlerine ekleyen Bünyamin Aydemir, bu noktada sadece genel yönetimin değil, yerel yönetimlerin de stratejik çalışmalar yaparak sanatı ve tiyatroyu kitlelerle buluşturmaya çabalamaları gerektiğini söyledi.
MİLAT OLSUN
“Belediyeler başta olmak üzere, tüm kamu kuruluşları ile sivil toplum örgütleri bu taşın altına el atmalılar” diyen Yrd. Doç. Dr. Aydemir, “Gelin 27 Mart’ı vesile yapıp tiyatroyla halkı buluşturalım. Gelin yeni bir eğitim hamlesi için 27 Mart’ı milat yapalım” değerlendirmesinde bulundu.