Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, baraj konusunun Türkiye'de her zaman tartışıldığını belirterek, bu barajı kendilerinin getirmediğini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, 6 saat süren Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu. Bakanlar Kurulu'nda görüşülen konuları ana hatlarıyla aktaran Arınç, daha açıklamalarının ardından gazetecilerini sorularını cevapladı.
Anayasa Mahkemesi'ne seçim barajının kaldırılması yönünde 3 siyasi partinin başvurusunun hatırlatılması üzerine Arınç, "Sayın Kılıç'ın kendisine atfen yaptığı bazı konuşmaların gazetelerde yer alması üzerine bir tartışma başlatılmıştı. Ama bugün Anayasa Mahkemesi'nden, tüm üyeleri içine alan bir açıklama yapıldı, herhalde malumunuzdur. Bence gazetelerde Haşim Kılıç'a atfen yayınlanan haberlerden ziyade Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'ndan yapılan açıklamayı dikkate almanız lazım. Gerçekten hukuk onu gerektirir, Anayasa Mahkemesi'nin kuruluş ve yapısıyla ilgili kanunu onu gerektirir ki bu konu ihsas-ı reyde bulunmak bir, ikincisi de önlerine gelen bir konuda kamuoyuna önceden, herhangi bir bilgiyi sunmak imkanı yoktur" karşılığını verdi.
Bu konuda gazetelerde yer alan haberleri değerlendiren Arınç, "Önemli bir konuyu gazeteci, aldığı bir habere istinaden bu şekilde yazmıştır. Belki Antalya'da yapılan bir toplantı münasabetiyle bireysel başvuru üzerine yapılan konuşmalar sırasında bu konu gündeme gelmiştir ama genel kurulda nasıl, ne zaman görüşülecek, nasıl bir karar çıkacak, bu kararın niteliği ne olacak? Sayın Başkan ve üyeler bunu kesinlikle söylemediklerini, söylemelerinin de mümkün olmadığını ifade ediyorlar" dedi.
"ÇOK HAYATİ BİR KONU"
Arınç, bireysel başvuru hakkını 2010 referandumunda Türkiye için çok önemli bir demokratikleşme olarak gördüklerini ve Anayasa'ya "evet" dediklerini hatırlattı.
"Bu soruların cevabını buna 'hayır' diyenler düşünsünler" diye konuşan Arınç, şunları kaydetti: "Onlar bu soruların cevabını vicdanlarında nasıl verirler onu bilemem ama bireysel başvuru hakkını kabul eden ve 2012'de hatırladığım kadarıyla yürürlüğe giren bu konu üzerinde Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitmeden yurttaşlarımıza başvuruda bulunmak hakkını veriyor. Ve son zamanlarda aldıkları bazı kararlar eleştirilmiş olsa bile Anayasa Mahkemesi özgürlükleri ve demokrasiyi önceleyen kararlar aldılar. Mesela milletvekillerinin tutukluluk hallerinin devam etmemesi, adil yargılanma, uzun tutukluluk süreleri ve hak ihlalleri ilgili bence her zaman takdir ettiğimiz kararlar verdiler. Şimdi önlerindeki bu konu da çok hayati bir konudur. Çünkü biz hamdolsun barajları hiç kendisi için dert etmeyen bir siyasi iktidarız. 13 yılda 9 imtihandan geçtik, hepsinde birinci olduk. 13 yıldır iktidarda olan bir siyasi partiyiz."
"BARAJ KONUSU TÜRKİYE'DE HER ZAMAN TARTIŞILAN BİR KONU OLDU"
Seçim barajının Türkiye'de her zaman tartışılan bir konu olduğunu vurgulayan Arınç, "Bu barajı biz getirmedik. Henüz 15 aylık bir partiydik önümüzde yüzde 10'luk baraj vardı. Geçmişte seçim bölgelerinin ayrıca barajları vardı. 4 milletvekili ve daha çok çıkaran bölgelerde yüzde 10'u aştığınız zaman bir de ayrıca yüzde 20'yi aşmanız lazımdı. 3 milletvekili seçilen bölgelerde yüzde 33'lük seçim barajı vardı. Biz o günlerden geliyoruz. Yani 15 aylık bir parti iken seçime giderken 'bu baraj çok anti demokratik, önümüzü kesiyor' diye şikayet etmedik. Biz bu barajları düşünerek değil iktidar olmak için kurulduk, dedik. Dolayısıyla millet isterse partileri iktidar yapabilir isterse barajın altında koyabilir, örnekleri çok" ifadelerini kullandı.
"TEMSİLDE ADALET, YÖNETİMDE İSTİKRAR"
Anayasa'da yer alan "Temsilde adalet ve yönetimde istikrar" maddelerine dikkat çeken Arınç, şöyle devam etti: "Bu sihirli cümleyi bağdaştıracak bir seçim sistemi elbette bulunabilir. Ama geçmişte parçalı siyasetten ve yönetimde istikrardan uzun yıllar uzak kalmış olan Türkiye'nin neler kaybettiğini de bilmemiz lazım. Türkiye 13 yıl boyunca ne kazandıysa yönetimdeki istikrardan, siyasi istikrardan kazandı. Bunu sadece Anayasa Mahkemesi üyelerinin değil hepimizin bilmesi gerek. Kaldı ki bu konuyla ilgili olarak Türkiye'de Anayasa Mahkemesi'ne başvurular yapıldı, ta 90'lı yıllarda. Bugünkü noktaya onların reddetmesiyle geldik. Sonra 2004 ve 2005'te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidildi, 2008'de bir karar verildi. O da yüzde 10'luk barajın bütün partiler için geçerli olduğu hatta bağımsız adayların da bunu bilerek seçime katıldıkları yönünde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olmadığı konusunda kararlar verildi. Biz bütün bunları dikkate alarak bundan 1 yıl kadar önce iktidar partisi olarak bütün muhalefet partilerine bir teklifte bulunduk; 'gerçek düşüncenizi ifade edin, bu baraj kalmalı mı kalkmalı mı? Kalkmalı derseniz, 10 yerine kaç olmalı veya olmamalı, dar bölge mi uygun görüyorsunuz, daraltılmış bölge mi?' ve buna bağlı sorular... Hiçbirisinden incir çekirdeğini dolduracak bir şey gelmedi. Bazı partiler 'baraj kalsın ki ben bütün oyları toplayayım' hevesinde, bazı partiler 'baraj kalksın ki ben de yüzde 2 de alsam parlamentoya girelim' derdinde. Dolayısıyla onları beklemekten sıkıldık, onlar da esasen bu baraj kalsa daha iyi olacak dediler. CHP'nin 1-2 teklif verdiğini biliyorum ama çok dikkate alınacak şeyler değildi. Bugünkü sistemin devam etmesi konusunda muhalefetinde bir şey söylememesine bakarak biz karar verdik. Anayasa Mahkemesi önündeki konuları mutlaka en iyi şekilde tartışacaktır, bizim böyle bir derdimiz bir sıkıntı yok, bu kriz anlamına da gelmez. Mahkeme ne karar verirse versin bunun gerekleri demokrasi içerisinde yerine getirilir. Hiçbirimiz bir endişe veya yarın ne olacak kaygısı içerisinde değiliz."