Atatürk Üniversitesi Senatosu ODTÜ’ndeki öğrenci olaylarını kınadı
Atatürk Üniversitesi Senatosu 25 Aralık 2012 tarihinde yaptığı toplantıda Göktürk-2 Uydusunun fırlatılmasını izlemek üzere Ortadoğu Teknik Üniversitesi’ne gelen devlet adamlarına yönelik bir gurup öğrenci tarafından gerçekleştirilen taşlı ve molotofkokteyli saldırıyı kınadı.
KINAMA BİLDİRİSİ
Atatürk Üniversitesi Senatosu`nun konuyla ilgili 7/136 nolu kınama bildirisi şöyle:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başbakan, Genel Kurmay Başkanı ve bazı hükümet üyelerinin TÜBİTAK Uzay Araştırmaları Merkezi’nde Göktürk-2 uydusunun Çin’den fırlatılmasını izlemek üzere Ortadoğu Teknik Üniversitesine gelişlerini taş ve Molotoflu saldırılarla engellemeye çalışan öğrencilerin davranışlarını demokratik bulmadığımız gibi ifade özgürlüğü bağlamında da değerlendirmiyoruz. Bu davranışları illegal örgütlerin eskiden beri devam ettirdikleri maksatlı tavırları olarak görüyoruz.
Şiddet içeren hareketlerin üniversite özerkliği olarak sunulması asla kabul edilemez. Ülkemiz açısından bu tür olayların, bilimsel gelişmelere ve üniversite özerkliğine olumsuz etki yapacağı endişesiyle Atatürk Üniversitesi Senatosu olarak kınıyor, bir daha tekrarlanmamasını temenni ediyoruz.”
ÇEÇEN ÜNİVERSİTESİ’NDEN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A DESTEK
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Senatosu, bir üniversitede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a tepki göstermesini kınadı.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi’nden yapılan açıklamada; üniversitelerin doğası gereği özgür düşüncenin ve demokratik olgunluğun neşvünema bulduğu kurumlar olduğu belirtildi. Açıklamada, “Öğrencisinden akademik ve idari personeline, üniversite mensubu bireyler de bu kültürle yetişmiş ve olgunlaşmış insanlardır. Sınırı olmayan bir özgürlük anlayışı ise başkalarının hakkına mütecaviz bir tutumdur ve kabul edilemez. Bu bağlamda, son zamanlarda bazı üniversitelerde karşıt siyasi görüşleri protesto etme bahanesiyle yaşanan ve özellikle bir üniversitede Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na tepki gösterme bahanesiyle çıkarılan olaylar, demokratik hak kullanımı sınırlarını aşarak; yakıp yıkma, kamu malına zarar verme ve başkalarının haklarına tecavüz etme noktasına ulaşmıştır. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörlüğü olarak bu tür olayları tasvip etmediğimizi, bu tür hareketlerin özgürlüklere ket vuran yaklaşımlar olduğunu ifade ederek kınadığımızı kamuoyu ile paylaşırız” denildi.
"HAKLARIN SINIRLARI DOĞRU TANIMLANMALI”
Muş Alparslan Üniversitesi (MŞÜ) Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, Türk mühendisleri tarafından yapılan GÖKTÜRK-2 uydusunun ODTÜ’deki uzaya fırlatılma törenleri sırasında çıkan olayları kınayarak tören sırasında protestolarla karşılaşan Başbakan Erdoğan’a destek verdi.
Muş Alparslan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat İnanç, Üniversite Senatosu adına yaptığı açıklamada, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Yerleşkesi'nde gerçekleştirilen Göktürk-2 uydusunun uzaya fırlatılması töreni sırasında yaşanan olaylara tepki göstererek Başbakan Erdoğan’a destek verdiklerini açıkladı. Rektör İnanç, üniversitelerin geçmişte ideolojik kamplaşmaların ve siyasal hesaplaşmaların arenası haline getirildiğini vurgulayarak “Üniversiteler, uzun bir aradan sonra asli görevlerine dönmüş ve akademik çalışmalar öncelikli gündemleri olmuştur. Bu nedenle üniversiteler, artık siyasal hesaplaşmaların, ideolojik kamplaşmaların merkezi olmak istememektedirler. Üniversitelerde elde edilen huzurlu ortam, öğrencilerimizin daha verimli bir eğitim-öğretim almalarına, öğretim elemanlarının daha güçlü akademik çalışma özgürlüğüne kavuşmalarına imkan sağlamıştır. Üniversitelerin huzuru ve gençlerimizin geleceği, basit hesaplar uğruna heba edilmemelidir. Öncelikle şunu ifade etmek gerekiyor ki, üniversiteler özerk ve özgür kurumlardır ve bu varlıklarını daha güçlü olarak sürdürmek durumundadırlar. Üniversitelerde polis ve asker olmamalıdır” diye belirtti.
Polisin veya askerin bir kampüse girmesinin tamamen rektörün iznine tabi olduğunu vurgulayan İnanç, “Ancak özel güvenlik birimleri ile güvenliğin sağlanamayacağı durumlarda, elbette ki rektör ilgili güvenlik birimlerini kampüse davet edebilir. Ancak bir diğer önemli husus ise öğrenciler ile ilgilidir. Polisin, askerin göremeyeceği bir üniversiteye, elinde molotofkokteyli, taşı, benzini, sopası gibi malzemelerle öğrencilerin girmesi mümkün müdür? Böylesi bir istihbaratın varlığı durumunda konudan birinci derecede sorumlu olan rektör, gerekli tedbirleri almak zorundadır. Rektör, öncelikle bu tür öğrenci organizasyonlarını ikna etmek veya gereğini yaparak dağıtmak durumundadır. Bunun gerçekleşmemesi durumunda ise en üst düzey güvenlik tedbirlerini almak zorundadır” dedi.
“HAKLARIN SINIRLARI DOĞRU TANIMLANMALI”
Öğrencilerin demokratik haklarını kullanarak herhangi bir uygulamaya veya düşünceye muhalif tavır sergileyebileceklerine dikkat çeken Alparslan Üniversitesi Rektörü Nihat İnanç, “Ancak bu hakkın ve sınırlarının doğru tanımlanması gerekir. Birilerinin demokratik hakkı, karşı taraftakine antidemokratik, hatta şiddete dayalı bir yöntem kullanılması olarak tanımlanamaz. Her türlü muhalefet; soru, protesto, dinlemeyip terk etme gibi yöntemlerle sergilenebilir ancak hakaret, küfür, çevreye zarar verme, şiddete dayalı bir yaklaşımı demokratik hak olarak tanımlamak mümkün değildir. Sonuç itibarıyla kişinin özgürlüğünün sınırı, muhatabının özgürlük alanının sınırına kadardır. Sınır ötesi bir özgürlük, tek taraflı dayatmadır ki, bu bir hak olarak tanımlanamaz. Türkiye’de yapılan ilk uydu olan Göktürk-2’nin uzaya fırlatılışını, Türkiye halkı olarak geçtiğimiz hafta büyük bir heyecanla ve gururla beklerken, üzülerek ifade etmek gerekiyor ki ODTÜ’de yaşanan olaylar maalesef bu haklı gururu yaşamayı gölgede bırakmıştır. Bir kurumun özerk ve özgür olması, o kurumu ayrı bir ülke haline getirmez. Nihayetinde üniversiteler de her alanda hükümetler ile koordinasyon halinde çalışmak durumundadırlar. Mali sıkıntılar, kadro ihtiyaçları gibi hususlarda hükümetlere ihtiyaç duyan üniversiteler, hükümetlerin kendilerine sağladığı imkanlar karşısında en azından bir teşekkür sunmak durumundadırlar. Tamamen bir bilimsel çalışmanın ürününün gururunu yaşamak ve Türkiye halkına bu heyecanı yaşatmak üzere, misafir olarak gitmiş olduğu bir üniversitede, bir Başbakanın böylesi bir hakarete maruz kalması kabul edilebilir ve normal bir durum değildir. Kaldı ki kültürümüzde misafirin yeri bellidir. Misafire yapılan hakaret, ev sahibine yapılmış veya ev sahibi tarafından yapılmış olarak addedilir. Üniversitelerimizin yapılanması ve gelişmesi için, başından beri her türlü desteği vererek, bu günlere ulaşmamızda önemli katkıları olan TC Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey’e bir kez daha teşekkürlerimizi sunarken, üniversitelerde demokratik hak sınırlarını aşarak şiddete ve hakarete ulaşan her türlü protestoyu telin ettiğimizi ifade etmek istiyoruz” şeklinde konuştu.
“BAYKAL’A YAPILAN SALDIRIYA HERKES TEPİ GÖSTERMİŞTİ”
Dönemin Cumhuriyet Halk Partisi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a Van’a yapılan yumurtalı saldırıya her kesimden tepki geldiğini de sözlerine ekleyen İnanç, “Deniz Baykal’ın Van’da uğramış olduğu yumurtalı saldırıya kamuoyunun gösterdiği tepkiyi kimse unutmadı. Hepimiz tepki koyduk. Buna neden olduğu iddia edilen bir emniyet müdürü ağır cezada yargılandı, görevden alındı. Bu olay sayın Başbakanın başbakanlık yaptığı iktidarı döneminde muhalefet partisi liderine yapıldı, buna hepimiz tepki gösterdik. Sen onun gibi düşünmeyebilirsin, onun gibi bakmayabilirsin, onu dinlemek zorunda değilsin ama, 'Ben muhalefetimi orada sergilemek istiyorum' diyorsan bunun bir edebi vardır, bir ahlakı vardır. Yasal sınırlar dahilinde yapacaksın. Dolaysıyla öğrenciyle öğrenci cephesinde baktığımızda demokratik hak, özgürlük ve özerklik gibi kavramların tanımının yeniden yapılması gerekiyor” diye belirtti.
BAYBURT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ PROF. DR. GÖKHAN BUDAK:
- “ÜNİVERSİTELER DEMOKRASİNİN, AKADEMİK ÖZGÜRLÜĞÜN VE BİLİMİN MERKEZİ OLMAYA DEVAM EDECEKTİR”
BAYBURT (İHA) - Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gökhan Budak, ODTÜ ekseninde gündeme gelen konularla ilgili olarak bir basın açıklaması yaptı.
Prof. Dr. Budak, Bayburt Üniversitesi olarak son günlerde, demokrasiyi şiddet yoluyla kendi hükümranlık alanlarının arttırılması olarak algılayan ideolojik grupların oluşturmaya çalıştığı suni gündemi dikkatle ve ibretle takip ettiklerini ifade ederek, “Farklı düşünmek kadar ifade özgürlüğü de temel demokratik haklardandır. Ancak, ifade özgürlüğü asla kırmak, dökmek, molotof atmak gibi şiddet barındıran insan hayatına zar vermeyi hedef alan eylemleri kapsamamaktadır. Aksine bu tür eylemler, ifade özgürlüğünü ortadan kaldıran belli bir grubun diğer gruplar üzerinde baskı oluşturma çabasının bir yansımasıdır. Daha çok bağıranın kendini daha çok haklı hissettiği, konuşturmamanın, söz kesmenin haneye fazladan bir puan yazmak olarak algılandığı bu tartışma kültürüne demokrasilerde yer yoktur. Her düşüncenin kendisini özgürce ifade edebildiği yerler olan üniversiteler terör ve şiddetten medet umanların ihtiraslarına kurban edilmemelidir. Bizler gençleri; en verimli çağlarında, kitle psikolojisinin etkisiyle kendileri gibi düşünmeyenlerin ifade özgürlüğünü engellemeye çalışırken değil, dersliklerde hocalarının nezaretinde fikir tartışırken, laboratuvarlarda bilim üretirken ve hepsinden önemlisi inşa etmeye çalıştığımız geleceğin güçlü Türkiye’sine omuz verirken görmek istiyoruz. Amaç kendimizi ifade etmekse, artık kırmadan, dökmeden, birbirimizin hayatına kastetmeden bunu rahatlıkla yapabileceğimiz bir ülkede yaşadığımıza inanıyoruz. Bu imkânı meşru zeminlerde sonuna kadar kullanmanızı destekliyor doğruluğunu yanlışlığını tartışmadanher türlü fikrinize saygı duyuyoruz. Ancak, şiddeti kendini ifade aracı görenleri ve gösterenleri hepsinden önemlisi bu tavrı ifade özgürlüğü diye nitelendirerek demokrasinin bu vazgeçilmez kavramının içini boşaltmaya çalışanları kınıyoruz.” diye konuştu.
BUDAK’IN AÇIKLAMASI
Rektör Budak, açıklamasına şöyle devam etti:“Bizim tarihimiz, bu tür suni gündem oluşturma çabalarıyla doludur. Maalesef geçmişte bu çaba sonuç vermiş, yapılan birçok demokrasi dışı müdahalenin meşruiyetini bu tür suni gündemler oluşturmuştur. Ancak, köprünün altından çok sular akmıştır. Artık demokrasiyi özümseyememiş hiçbir güç bu ülkenin geleceği olan gençleri birer kurşun askere dönüştüremeyecektir. Genel bütçeden üniversitelere, TÜBİTAK gibi bilimsel çalışmaları desteklemekle görevli kuruluşlara ayrılan bütçenin kat be kat arttığı böyle bir dönemde tartışılması gereken temel konumuz “her şeyiyle bize ait bir uydunun ne zaman uzaya gönderileceği” konusu olmalıdır. Göktürk-2bir öncü adımdır ve başta Sayın Başbakanımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. Ümit ediyoruz ki bilimsel çalışmalara yapılan bu desteğin devamıyla kendi üretimimiz olan uydunun uzaya gönderilmesi çok yakın bir zamanda gerçekleştirilecektir. Ancak, bu hayalin gerçekleştirilmesi için yapılması gereken ilk şey üniversitelerin asli görevlerine dönerek sadece bilimsel üretime odaklanması olacaktır. Geçmişte olduğu gibi üniversitelerin demokrasi dışı güçlerin piyonu haline dönüştürülmesi bilimsel ahlaka ve bu ülkeye ihanettir. Hiçbir bilim adamı ve öğrencinin böyle bir ihanetin için de olacağını düşünmüyoruz. Ancak görünen odur ki üniversitelerin asli görevlerine dönmesiyle ivme kazanan bilimsel üretim bir takım güçleri rahatsız etmekte, şiddet ve terör olaylarıyla oluşturulan suni gündemle bu süreç baltalanmaya çalışılmaktadır. Defalarca sahnelenen bu oyun artık rağbet görmeyecek, üniversiteler demokrasinin, akademik özgürlüğün ve bilimin merkezi olmaya devam edecektir. “
BİNGÖL ÜNİVERSİTESİ’NDEN BAŞBAKAN ERDOĞAN’A DESTEK
Bingöl Üniversitesi Senatosu, geçtiğimiz günlerde Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) ilk milli uydu ‘Göktürk 2’ için düzenlenen tören sırasında yaşanan protesto olaylarıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a destek verdiler.
Rektör Prof. Dr. Gıyasettin Baydaş ile senato üyelerinin imzasıyla alınan kararda, üniversitelerin bir ülkenin gelişimindeki lokomotif güç olmanın yanında, demokrasinin insan hak ve özgürlüklerinin beşiği konumunda olduğu vurgulanarak; “Sayın Başbakanımız da YÖK’ün sadece bir koordinasyon kurulu olmasını beyan etmesiyle üniversitelerin daha özerk ve özgürlükçü olmasını arzu etmektedir. Ancak; demokratik hak ve özgürlükler çerçevesinde yapılan eylemler asla şiddet içermemeli ve kamu malına zarar vermemelidir. 18 Aralık 2012 günü Göktürk-2 uydusunun fırlatılması münasebetiyle ülkemizin önemli üniversitelerinden birinde Sayın Başbakanımızın katılımıyla yapılan ve gurur duyulması gereken bir gün ve etkinlikte Sayın Başbakanımıza yönelik tutumu anlamakta güçlük çekiyoruz. Oysa ülkemiz açısından son derece mutluluk ve gurur verici bir olay gerçekleşmekteydi. Bunun ideolojik ve siyasi mülahazalara kurban edilmesine anlamlı bulmuyoruz. Evrensel bilimin üretildiği bir yuvada bu üretime zemin oluşturan ve destek olan bir siyasi irade tenkide değil ancak takdire şayandır. Hükümetimizin son dönemlerde yükseköğretime rekor düzeyde kaynak aktarması, Doğu ve Güneydoğu üniversiteleri olmak üzere tüm üniversitelerimize çok önemli ve anlamlı destekler sağlaması takdirle karşılanması gerekirken, Sayın Başbakanımıza bu nevi muamelenin reva görülmesini doğru bulmadığımızı Türkiye kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz” denildi.