Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Toplum ve siyaset artık ortak bir dil konuşuyor. Korkularla vehimlerin ne kadar yersiz olduğu görülmekte. Zamanında Türkiye'nin gelişmesinin önünde tehlike gibi görülen sorunlar artık mutabakatla çözülebiliyor. Şüphesiz bu güven ortamı parlak yarınlara doğru ilerlerken ülkemize ve milletimize güç veriyor" dedi.
Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından Milli Kütüphane'de düzenlenen Atatürk'ü anma töreni Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve İçişleri Bakanı Muammer Güler'in katılımıyla gerçekleştirildi. Törende yan yana oturan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a medya mensuplarının yoğun ilgi göstermesi üzerine, Cumhurbaşkanı Gül, 'Bu resim ve fotoğraflar sizleri kaydediyor' dedi. Törende konuşma yapan Gül, "Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk'ün ebediyete intikalinin 75. yıldönümü münasebetiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu vesileyle Atatürk'ü minnet ve vefa duygularıyla anıyoruz. 10 Kasım'ların Atatürk'ü yad etmekle birlikte, onun hayatını, eserinin milletimizle birlikte verdiği onurlu mücadelenin, Türkiye'nin ufkunu açan vizyonunun daha iyi anlaşılması için önem taşıdığı kanaatindeyim. Ülkelerin mukadderatını etkileyen liderler, şartların yarattığı bir ortam içinde tarih sahnesine çıkarlar ve kendi kişilikleri, yetenekleri, güçleri ile toplumlara yön verirler" dedi.
Tarihin olağanüstü şartlarının yaşandığı bir dönemde kararlılığı, engin bilgisi, dehası, üstün kişiliği, cesaretiyle millete önderlik yapan Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk ve dünya tarihine damgasını vurmuş, insanların takdirini kazanmış lider olduğunu belirten Gül, "İnsanlık, Atatürk'ün gerçekleştirdikleri, meydana getirdiği eser ve eylemleri uygulamaları ve fikirleriyle birlikte değerlendirmekte ve hayranlık duymaktadır. O, seçkin bir komutan ve devlet adamı, fikir ve aksiyon insanı olmasının yanı sıra şüphesiz barışçı kimliği ve insanlık ideallerine bağlılığıyla da tarihe geçmiştir. Atatürk çaresizliğin, yoksulluğun, ümitsizliğin asla bir kader olmadığına inanmış girdiği zor ve imkansız gibi görünen yolda aziz milletimize güvenmiş Türk milletinin onurlu ve şerefli bir millet olarak yaşaması Atatürk'ün hayatı boyunca en önemli hedefi olmuştur. Milletimiz ve kahraman ordumuzla birlikte yürüttüğü İstiklal mücadelesi vatan topraklarının kurtarılmasını ve Cumhuriyetin kurulmasını sağlarken, öncülük ettiği reformlar, özgürlüklerin önünü açmış, modern bir devlet ve toplum yapısına ulaşılmasını mümkün kılmıştır. Diğer taraftan 'Yurtta Sulh, Cihanda Sulh' çağrısıyla Türkiye'nin çevresinde barışçı kuşağı, sağlam dostluk ve komşuluk ilişkilerinin oluşturulması, ülkemizin başlattığı topyekün kalkınma seferberliğine de ivme kazandırmıştır. Yoksul, genç nüfusunun önemli bir bölümünü savaşlarda kaybetmiş, imkansızlıklar içindeki bir ülkenin uygar dünyada yerini alması elbette ki kolay olmamıştır" ifadelerini kullandı.
Atatürk'ün başarılarını objektif şekilde değerlendirebilmek, dönemin şartlarını, dünyanın geldiği tarihsel süreci, ülkenin içinde bulunduğu durumu göz önünde bulundurarak bir tespit yapmanın şüphesiz daha doğru bir yaklaşım tarzı olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, "O dönemde, batı dünyasında sistemler hızla diktatörlüklere kayarken Türkiye'nin Atatürk'ün öncülüğünde ve vizyonunda demokrasiye uzanan süreci başlatması şüphesiz büyük anlamlar taşımaktadır. Egemenliğin halka teslim edilmesi, millet iradesinin üstün kılınması, demokrasinin ülkenin önüne bir ideal olarak konulması başlı başına tarihi adımlardır. Henüz o yıllarda demokratik, laik bir yönetim yapısının benimsenmesinin önemi de bugün çevremizde yaşananlar dikkate alındığında daha iyi anlaşılacaktır. Cumhuriyetimizi geride kalan 90 yılda güçlü ve başarılı kılan da bu ileri görüşlü, yenilikçi ve değişimci anlayıştır. Dolayısıyla Türkiye'nin bölgesinde bir yıldız gibi parlamasının temel kaynağı burada yatmaktadır" dedi.
Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında şunları kaydetti: "20. yüzyılın başlarında hasta adam olarak nitelendirilen bir Türkiye'den hedeflerini adım adım gerçekleştirilen büyük projelerle milletimizin parlak geleceğini inşa eden bir Türkiye'ye ulaşmış bulunuyoruz. Demokrasisini olgunlaştıran, hukuksal altyapısını oluşturan, ekonomisinde ve yönetiminde istikrarını sürdüren Türkiye'nin diğer imkanlarıyla da küresel bir cazibe merkezi durumuna gelmesi göğsümüzü kabartan bir gelişmeyi işaret etmektedir. Bu seviyeye gelinmesinde ülkemizdeki istikrarlı ortamın, son yıllarda gerçekleştirilen ve başarıyla uygulanan hukuki, demokratik ve ekonomik reformların büyük payı vardır. Bugün Türkiye her zamankinden daha güçlü bir ülkedir. Ekonomik, siyasi ve askeri gücü yükselen standartlarıyla dünyada saygınlık kazanan bir ülkeden söz ediyorum. Hayata geçirilen kapsamlı düzenlemelerle Cumhuriyetimizin demokratikleşmesi yolunda önemli mesafeler katedilmiştir. Ülke sorunlarına duyarlı dinamik bir toplum yapımız var. Toplum ve siyaset artık ortak bir dil konuşuyor. Korkularla vehimlerin ne kadar yersiz olduğu görülmekte. Zamanında Türkiye'nin gelişmesinin önünde tehlike gibi görülen sorunlar artık mutabakatla çözülebiliyor. Şüphesiz bu güven ortamı parlak yarınlara doğru ilerlerken ülkemize ve milletimize güç veriyor."
"ÜLKEMİZİN BÜYÜK İDEALLERİNE SAHİP ÇIKIYORUZ"
Türkiye'nin kazanımları ve potansiyelinin idrakı içinde büyük bir özgüvenle yeni ufuklara yelken açmış durumda olduğuna dikkati çeken Gül, "Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak hedefi Atatürk'ün çağın akışını doğru okuma yeteneğinin, ileri görüşlülüğünün en bariz göstergesidir. Bizler de bu vizyonla yolumuza devam ediyoruz. Ülkemizin büyük ideallerine sahip çıkıyoruz. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında en gelişmiş demokratik standartları yakalamış, dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alan müreffeh, istikrarlı ve güçlü bir Türkiye hedefliyoruz. Bu süreçte Cumhuriyetimizin kazanımlarının daha ileriye taşınmasını, sürdürülebilir büyümenin sağlanmasını, temel hak ve özgürlüklerinin daha da genişletilmesini, hesap verilebilir, şeffaf bir yönetim anlayışının yetişmesini, hukukun üstünlüğünü güçlenmesini amaçlayan reformların kararlılıkla sürdürülmesi önemini de hatırlatmak istiyorum" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Gül, yeni nesillerin çok daha müreffeh, parlak ve gelişmiş bir Türkiye'de yaşayacağını belirterek, "Bugüne kadar demokratik ve ekonomik açıdan, birçok kritik eşiği aşan, ciddi sıkıntıları atlatan Türkiye'nin bunu başaracak gücü, potansiyelinin bulunduğundan da şüphe duymuyorum. Yaklaşık 2 hafta önce Cumhuriyetimizin 90. yıldönümünü coşkuyla milletimizin büyüklüğüne yaraşır törenlerle kutladık. Aziz milletimiz Atatürk'ün ölümünün ardından bıraktığı mirası korumak, yaşatmak, Türkiye'yi geliştirmek ve dünya devletleri arasında laik olduğu yere taşımak için üstün bir gayretle çalışmaktadır" ifadelerine yer verdi.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Başbakan Erdoğan, "Gazi Mustafa Kemal en büyük eserim 'Cumhuriyettir' demiştir. Hiç kuşkusuz Cumhuriyet Gazi Mustafa Kemal'in keşfettiği ya da dünyada ilk kez uygulanan bir yönetim biçimi değildi.
Bölgemizde o gün de birçok ülke Cumhuriyet rejimini benimsemişti, ancak Gazi Mustafa Kemal çağının Cumhuriyetlerinden farklı olarak ülkeyi demokratik cumhuriyet fikrine hazırlamak gibi önemli bir devrimi gerçekleştirmişti. Gazi Mustafa Kemal, Ali Fethi Okyar'a bizzat talimat vererek, onu teşvik ederek her aşamada onu yüreklendirerek CHP'nin karşısında ikinci bir siyasi partinin çıkmasını sağlamış, demokrasiye ilk adım böylece atılmıştı. Cumhuriyetimizin daha 7. yılında kurulan bu yeni siyasi parti milletten aslında çok büyük teveccüh görmüştü. Ne var ki Gazi Mustafa Kemal'in tam desteğine rağmen dönemin hükümeti ve tek parti tarafından yapılan ağır baskılar neticesinde bu deneme akamete uğramış Serbest Cumhuriyet Fırkası kendisini kısa sürede feshetmiş ve ilk demokrasi denemesi maalesef başarısız olmuştur" dedi.
Gazi Mustafa Kemal'in en büyük eseri olarak baktığı Cumhuriyetin döneminin diğer tabela cumhuriyetlerinden farklı olması, milleti yani cumhuru özellikle bütünüyle kucaklaması fikrini son nefesine kadar muhafaza ettiğini belirten Erdoğan, "Gazi Mustafa Kemal mensubu oludğu milleti çok iyi biliyor aslında çok yakından tanıyordu. Gerek Kurtuluş Savaşı'na gerek Cumhuriyete giden yolda Mustafa Kemal milletinin tüm renklerini tüm farklılıklarını, milleti millet yapan tüm dini, etnik, mezhebi unsurları bir araya getirmeyi başarmış, tüm mücadeleyi onlarla birlikte yürütmüştü. Cumhuriyetimizin böyle bir renklilik üzerine kurulması, cumhuriyetimizin herkese eşit mesafede durması, herkesi eşit olarak kucaklaması Gazi Mustafa Kemal'in en önemli ideallerinden biriydi" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, "Gazi Mustafa Kemal'in vefatının hemen ardından ortaya çıkan, günümüze kadar da ulaşan birçok uygulama ve ideolojinin gazinin fikirleriyle hiçbir ilintisi yoktu. Gazi Mustafa Kemal'in adı bu ülkede maalesef son derece haksız bir biçimde yanlış bir takım uygulamalara paravan yapılmıştır. Atatürkçülük ya da Kemalizm ideolojisi çoğu zaman, Mustafa Kemal'in fikirlerinden sapma göstermiş, bu akımlar gazinin ideallerinin tamamen tersi bir istikametinde millete tepeden bakan, milleti dizayn etmeye çalışan, millet üzerinde baskı kurmaya çalışanların istismar aracı olmuştur" dedi.
Erdoğan, "Gazi Mustafa Kemal isminin ya da sonradan üretilmiş sembollerin arkasına saklanarak, toplumu kamplara ayırmaya çalışmak, Cumhuriyete ve milletimizin ortak değerlerine hakaret olduğu kadar Gazi Mustafa Kemal'in aziz hatırasına da haksızlıktır. Gazi Mustafa Kemal, onun eserleri ve onun mücadelesinden, baskıcı ve otoriter, başkalarının fikir ve yaşam tarzlarına tahammülsüz, Türkiye'nin farklılarını kabullenemeyen bir ideoloji asla çıkmaz. Gazi Mustafa Kemal istismar edilmeyi, semboller üzerinden tartışma amacı yapılmayı değil, fikirlerinin anlaşılmasını, duygularının hissedilmesini istemişti" ifadelerini kullandı.
"MARMARAY, MUASIR MEDENİYETLERE ULAŞMA YOLUNDA ZİNCİRİN SON HALKASIDIR"
"Bütün yavaşlatma çabalarına rağmen Türkiye Gazi'nin bu idealini anlamış, kavramış ve bu yolda çok önemli mesafe katetmiştir" diyen Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Cumhuriyetimizin kuruluşunun 90. yıldönümünde gazinin vefatının 75. sene-i devriyesinde Türkiye, gazinin gösterdiği hedef doğrultusunda muasır medeniyetler seviyesine ulaşma yolunda çok önemli mesafeler katetmiştir. 29 Ekim 2013'te İstanbul'da büyük bir coşkuyla açılışını yaptığımız Marmaray muasır medeniyetlere ulaşma yolunda zincirin son halkasıdır."
Arınç, "Her ne kadar onun vücudu toprak olsa da fikirleri ve eserleri halen yaşamaktadır. Kendisini minnet ve şükran duygularımızla anıyoruz. Tarih çöküş anlarında her milletin bağrından bir liderin çıktığına tanık eder. Mustafa Kemal milletimizin çöküş anında ınkılapçı kişiliğiyle yer alan bir liderdir. Askeri yetenekleriyle büyük bir komutan, savaş sonrasında dağılmanın ötesinde bir milleti kardeşlik duygularıyla yeniden bir araya getirmeye sahip bir devlet adamıdır. Atatürk'ün başarılarında taşıdığı müstesna özelliklerinin yanında millete olan güveni de yer almaktadır" diye konuştu.