ADAYLAR 14-15 NİSAN’DA TANITILACAK
Başbakan Davutoğlu, "14, 15 Nisan'da hem adaylarımızın toplu tanıtımını yapacağız hem de seçim beyannamesini halkımızın takdirine sunacağız" dedi.
AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Davutoğlu, seçim çalışmalarıyla ilgili soru üzerine, AK Parti'nin üst kurul toplantıları dolayısıyla basınla uzun süre bir araya gelemediklerini, kurul çalışmalarının yoğun şekilde devam ettiğini söyledi.
SEÇİM KAMPI
Davutoğlu, gece geç saatlere kadar, neredeyse bir kamp havasında çalışma yürüttüklerini ifade ederek, ''Çok önemli, sorumluluğu olan bir görev. Çünkü önümüzdeki 4 yıl içinde ülkemizin, demokrasimizin kaderine sahip çıkacak bir kadro oluşturmaya çalışıyoruz" diye konuştu.
MİLLETVEKİLLERİNE ÖVGÜ
AK Parti'nin insan unsuru bakımından zengin olduğunu belirten Davutoğlu, şu anki milletvekillerinin hepsini birbirinden kıymetli gördüklerini vurguladı.
Genel Başkan ve Başbakan Davutoğlu, ancak yenilenme ihtiyacının bulunduğunu dile getirerek, partide 3 dönemi bitiren, her biri büyük hizmet yapan milletvekillerinin de yer aldığını anımsattı.
6 BİN 220 BAŞVURU
Seçkin 6 bin 220 başvuru arasından, en uygun, temsil kabiliyeti en yüksek kadroyu oluşturmaya çalıştıklarına işaret eden Davutoğlu, şunları kaydetti:"Yoğun bir tempoda yürüyor. Bunları yaparken tabii bir taraftan bütün bu adaylarla tek tek mülakatlar yapıldı. Ara komisyonda değerlendirmeler yapıldı. Ayrıca şimdiye kadar hiç denenmemiş bir yöntem daha denendi. Kendi teşkilatımızda yaptığımız temayül yoklamaları dışında, bir de partimize oy vermiş olsa da olmasa da üye olsa da olmasa da bütün sivil toplum kuruluşlarına açık bir temayül yoklaması daha yaptık. Burada da kimse 'AK Parti üyesi misiniz' diye bir soru yöneltmedi. 113 bin STK temsilcimiz, bu oylamada oy kullandı. Önümüze bütün bu verileri alıyoruz. Bütün bu veriler ışığında hem temsil kabiliyeti yüksek birçok alanda hem teşkilatı temsil hem milletimizi temsil hem de Meclis'te alacakları görev itibarıyla yoğun bir değerlendirme yapıyoruz. İnşallah 7 Nisan akşamı bunu tamamlayacağız."
ADAY ADAYLARIMIZ ÇOK KIYMETLİDİR
"Bu listede yer alsın almasın, partimize adaylık için başvurmuş bütün aday adayları çok kıymetlidir" diyen Davutoğlu, hepsine bir kez daha teşekkür ettiğini söyledi. Davutoğlu, "Aday adaylığı başvurusunu yaptıktan itibaren de partimizin doğal üyeleridir ve doğal temsilcileridir. Onları da eğer aday olamazlarsa, olmamışlarsa başka faaliyetlerde tabii değerlendirmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
SEÇİM BEYANNAMESİ
Seçim beyannamelerine de değinen Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:"Bir taraftan Strateji Grubumuz var beyannamesi üzerinde çalışan, onlar çalışmaları yürütüyorlar. 7 Nisan'da bu titiz çalışma tamamlandıktan sonra, seçim beyannamesiyle, bir kısmını bizzat da kendim kaleme aldığım seçim beyannamesiyle ilgili olarak, ondan sonraki 2-3 gün içinde yoğunlaşacağız. İnşallah takriben, muhtemelen 14 veya 15 Nisan'da hem adaylarımızın toplu tanıtımını yapacağız hem de seçim beyannamemizi halkımızın takdirine sunacağız."
"ŞEHİT SAVCIMIZIN KATLİNE SEBEBİYET VERENLER, MUTLAKA HESAPLARINI VERECEK"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "İstanbul Adliyesi'ndeki terör saldırısının dış bağlantısının olup olmadığı" sorusuna, "soruşturmanın çok yönlü yürütüldüğü" yanıtını verdi. Davutoğlu, şöyle devam etti :
"Olayın ertesi günü ifade ettiğim gibi, bu terör eylemi esnasında teröristlerin yurt dışı bazı temasları söz konusu oldu. Bu temasların oluşturduğu network, ağ, terör ağı konusunda bütün güvenlik birimlerimiz, istihbarat birimlerimiz çalışıyor. Nerede olurlarsa olsunlar, bunlara mutlaka ulaşılacak. Bu soruşturmalar bağlamında zaten 50'yi aşkın gözaltı söz konusu olmuştu, ilk gün itibarıyla söylüyorum. Bu soruşturma, bu araştırma derinleştirilerek sürdürülecek ve alınması gereken her türlü tedbir, yurt içinde ve yurt dışında alınıp, şehit savcımızın katline sebebiyet verenler, mutlaka hesaplarını verecekler."
"İÇİŞLERİ BAKANLIĞIMIZ ÇALIŞMAYI BAŞLATTI"
"Özel güvenlikle ilgili bir düzenleme olup olmayacağı" sorusuna karşılık Davutoğlu, böyle üzücü olayların hemen sonrasında mutlaka geniş kapsamlı bir değerlendirme yapıldığını söyledi.
Soruşturma anlamında sorumluların bulunması için çalışmaların yürütüldüğünü belirten Davutoğlu, "Aynı zamanda acaba nerede aksama var, nerelerde tedbir alınması gerekir, ek düzenlemeler yapmak gerekir mi diye ilgili bakanlıklarımız bir çalışma yürütür. Sadece bu konuda değil, daha önce başka olaylarda iş kazalarında yaptığımız gibi" ifadesini kullandı.
ÖZEL GÜVENLİK DÜZENLEMESİ
Ahmet Davutoğlu, özel güvenlikle ilgili düzenlemenin 2004'te çıktığını hatırlatarak, şu değerlendirmelerde bulundu:"Böylece daha önce olan özel güvenlik yapıları bir disiplin altına alınmıştır. Aradan 11 yıl geçtikten sonra bu düzenlemenin etki analizi yapılması gerekir. Yani sonuçları ne oldu, aksayan yönleri ne? Bütün bunlar mercek altına alınacak. Burada özel güvenlik yapılarında çalışan vatandaşlarımızın hakları mağdur edilmedi. Atılması gereken adımlar özellikle korunması, stratejik bakımdan önem taşıyan kamu binaları başta olmak üzere, bu korumanın en etkili bir şekilde nasıl yapılacağı konusunda İçişleri Bakanlığımız, ilgili birimlerimiz bir çalışmayı zaten başlattılar. Emniyet birimlerimizde koordinasyonun artırılması ve kamu binalarının korunması yönünde bazı düzenlemeler yapabiliriz. Bütün bu çalışmalar tamamlandıktan sonra Bakanlar Kurulu'nda bunu ele alırız."
Özellikle 2 hususa dikkat çekmek istediğini belirten Davutoğlu, özel güvenlik firmalarında çalışanların mağdur edilmemesinin ve stratejik konuma sahip kamu binalarının korunmasıyla ilgili yeni düzenlemelerin yapılmasının en önemli ekseni oluşturduğunu vurguladı.
"AVUKATLARIMIZIN GÜVENLİĞİ İÇİN DE YAPIYORUZ"
Başbakan Davutoğlu, olay olur olmaz ilk gün değerlendirme yaptıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:"Avukatlarımıza, hukuk temsilcilerimize, yargı mensuplarımıza güvenimiz tamdır. Saygımız da tamdır. Bu konuda hiç kimse istismara yönelmemelidir. Burada söz konusu olan avukatlara yönelik bir tedbir değil, avukatlık kisvesi altında terör eylemine kalkışanları engellemeye yönelik bir tedbirdir. Herhangi bir şekilde bu başka bir kurumda bir emniyet biriminin kıyafetini giyerek girmek söz konusuysa veya başka bir kurumda özel kıyafetle yine aynı tedbir alınması icap ederdi. Bunu avukatlarımızın güvenliği için de yapıyoruz.
Eğer bu saldırıda veya ileride Allah korusun başka bir saldırıda, bir canlı bomba gibi bir durum söz konusu olmuş olsaydı adliye sarayının içindeki hakim, savcı, avukat ayrım yapmaksızın herkes bundan etkilenirdi. Yani terör, terörist geldiği zaman 'Şu anda şu savcıyı hedef aldım' demez. O anda kim varsa orada risk altındadır. Dolayısıyla alacağımız tedbirler kesinlikle avukatlarımızın da can güvenliğini teminat altına alacak tedbirlerdir. Bu tedbirler hiçbir şekilde avukatlara dönük değil, avukatlık kisvesini, sahte kimliğini kullanarak eylem yapmaya dönük teröristlere alınacak bir tedbirdir."
"BU KONUDA KESİNLİKLE KARARLIYIZ"
Barolar birliği ile avukatlara da bu konuda sorumlu davranma çağrısında bulunan Davutoğlu, şunları kaydetti:"Hep beraber bu konuları konuşuruz. Ama nihayetinde önemli olan adliye saraylarımızın güvenliğidir, orada görev yapan hakimlerimizin, savcılarımızın, avukatlarımızın, yargı mensuplarımızın güvenliğidir. Yine önemli olan oraya, hangi vasıfla gelmiş olursa olsun vatandaşlarımın güvenliğidir. Böyle bir güvenlik konusunda avukatların da gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyorum. Bu tecrübe bize göstermiştir ki bazı tedbirler alınması gerekir. Bu olay yaşanmamış gibi davranamayız. İki terörist, avukat sahte kimlikleri ve cübbeyle adliye sarayına girip, bir savcımızı şehit etmemiş gibi davranamayız. Artık herkesin de bunu anlayışla karşılaması ve sorumlu davranması lazım.
Tabii ki güvenlik birimlerimiz en nazik ve uygun şekilde bu aramaları gerçekleştireceklerdir. En çağdaş şekilde kontrol dedektörlerinden veya x-ray cihazları, eşyaları için tamamıyla çağdaş bir şekilde bu yapılacaktır. Kesinlikle yargı mensuplarını rencide edici bir durum söz konusu olmayacak. Ama herkes de bilmelidir ki güvenlik söz konusu olduğunda adliye saraylarında, bunun gereğini yapmak da bizim görevimizdir, bu konuda kesinlikle kararlıyız. Hiçbir şekilde bu kararlılığımızdan kimse tereddüt duymamalıdır."
MEDYANIN TUTUMU
İstanbul Adliyesi'ndeki terör saldırısından sonra medyanın tutumuna ilişkin soru üzerine Davutoğlu, cenaze merasiminin ardından bu konuyla ilgili gerekli açıklamayı yaptığını söyledi.
Kimsenin gerçeklerin üstünü örtmeye kalkışmaması ve olayı saptırmaması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, kamuoyunun dikkatini iki konuya çektiğini belirtti.
Davutoğlu, birincisinin insani, ikincisinin ise toplumsal duyarlılık olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:"İnsani duyarlılığın esası, bu tür olaylarda, bir trafik kazası da olsa yani daha bir suç unsuru olmadan, mağdurun resmi açık bir şekilde verilmez. Mağdurun ailesi vardır, mağdurun eşi vardır, babası, annesi, evladı vardır. Bu basın yayın organları, bize dönük eleştiri yapmadan önce vicdanlarına bir sorsunlar, o sabah, o şehit ailesi neler hissetti? O şehit ailesinin, şehit savcımızın son resmini, yaşayan son resmini bu şekilde görmesi, onların ruh dünyalarına nasıl etki bıraktı? Kimsenin buna hakkı yok. O açıklamayı okudum. O açıklamada insani boyutta hiçbir atıf yok. Önce kendi vicdanı sorgulamalarını yapmak durumundalar. Yine çağrıda bulunuyorum. Vicdanlarına sorsunlar ve kendi eşleri, çocukları, anneleri, babaları bu durumda olmuş olsaydı acaba ne tepki verirlerdi? Bizi mi mahkemeye verirlerdi, dava açarlardı, yoksa o yayın organlarına mı dava açarlardı?"
"TAM BİR SORUMSUZLUK ÖRNEĞİ"
İkinci husus olan toplumsal duyarlılığa değinen Davutoğlu, "Toplumsal duyarlılığın esası da terör söz konusu olduğunda dünyanın her yerinde teröristin propagandası maiyetindeki bir resim, bir video, vesaire gösterilmez. Çünkü ondan sonra bir sonraki eylem için teröristler teşvik edilmiş olur" değerlendirmesinde bulundu.
Bu toplumsal duyarlılığın da gösterilmediğine dikkati çeken Davutoğlu, teröristlerin propaganda malzemelerinin açık şekilde yayımlandığını aktardı.Davutoğlu, olay günü AK Parti Genel Merkezinde yaptığı açıklamada da herkesi duyarlı olmaya davet ettiğini hatırlatarak, "Herkesi bu konuda duyarlı olmaya çağırmışken, toplumda da geniş kapsamlı duyarlılık oluşmuşken, ertesi sabah bu gazetelerde bu resimlerin yayınlanması, toplumsal duyarlılık ve insani duyarlılık bakımından tam bir sorumsuzluk örneğidir" dedi.
Hiç kimsenin bu meselenin üstünü örtmeye, konuyu saptırmaya çalışmaması gerektiğini dile getiren Davutoğlu, bunun basın özgürlüğüyle değil, insanlık onuruyla ilgili bir mesele olduğunu söyledi.Davutoğlu, insanlık onuruna herkesin saygı göstermesi gerektiğinin altını çizerek, "Emniyet birimlerimiz de hükümetimiz de yargı mensupları da. Ama en önemlisi medya mensupları da bu saygıyı gösterecek. Hepimizin görevi. Dolayısıyla burada hiçbir şekilde müsamaha gösterilmeyecek bir duyarsızlık söz konusudur" şeklindeki görüşlerini paylaştı.
"KİMSE BİZE DEMOKRASİ DERSİ VEREMEZ"
Kendilerinin de bu öz eleştiriyi yaptıklarını ve bir karar aldıklarını ifade ettiklerini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:"Dikkat ediniz bizim kararımızdan sonra etik komisyonu topladılar. Etik komisyon eğer o gün biz çok kararlı ve ilkeli bir duruş sergilememiş olsaydık belki de toplanmayacaktı. Yaptıkları açıklama, sabahki bizim kararımızdan sonra yapılan açıklamadır. Yine o açıklamada, son yayınladıkları açıklamada, demokrasi dersi vermeye kalkıyorlar. Kusura bakmasınlar. Bütün manşetlerini açsınlar, 12 Eylül Darbesi'ni nasıl karşıladılar? 28 Şubat Postmodern Darbesi'nde hangi başlıkları attılar? E-muhtıra, 27 Nisan yaşandığında hangi başlıkları attılar. AK Parti kapatılmaya kalkışıldığında hangi başlıklar atıldı? '411 el kaosa kalktı' diye hangi başlık atıldı? Ahmet Kaya hakkında hangi başlıklar atıldı? Eğer bir arşiv taraması yapılırsa önce o kendi etik komisyonlarından geçemezler. Kimse bize demokrasi dersi veremez."
"ŞU VEYA BU GRUP DİYE BİR AYRIM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"
Davutoğlu, göreve geleli 7 ay olduğunu ve herkesin önünde bir görevi yürüttüklerini ifade ederek, kendisi ve çocukları hakkında asılsız haberler yapıldığını, her birinin de mahkemeden ceza aldığını anlattı.
"Ama ben şimdiye kadar, hiçbir şekilde basın mensupları ve basın hakkında bu şekilde bir açıklamada bulunmadım" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:"Benimle ilgili eleştiriyi haksız da olsa sineye çekebilirim. Hatta ailemle ilgili yalan haberleri de yargıda hakkımı ararım ama kamuoyunda konuşmam, onu da sineye çekebilirim. Ama şehit bir savcının resmini, şehit olduğu gün, cenazesinin kalkacağı gün yayınlamayı sürdüren bir tavrı sineye çekmeyiz. Sineye çekmeyiz. Kim nereye giderse gitsin. Hukuk önce vicdana dayanır, vicdani sorumluluğunu onların öncelikle yerine getirmeleri lazım. Bizim vicdanımız da bu anlamda sorumluluk duygumuz da açıktır ve eğer hesap sorulması gereken bir yer varsa o resmi basan kendi yayın organlarından hesap sorulmalıdır. Burada da bir ayrım yapılmamıştır. Şu veya bu grup diye bir ayrım söz konusu değildir. Kim resmi basmışsa o gün bu şekilde bir tedbire muhatap olmuştur ve bu sadece o günlük etik bir tedbirdir. Ayrıca da orada olabilecek infialide hesap ettiğinizde aslında o infiali de önlemeye dönük bir tedbirdir."
|