Merhamet ve Adalet’ konulu kısa film yarışmasının gala gecesinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, gönlünü ve sınırlarını mazlumlara ve mağdurlara açarken üç maymunu oynayanlar, konu kendileri olunca ilk iş kapıları kapattılar. İşte bunlarda merhamet yok, adalet yok. Bunlarda diktatörlük var, zulüm var. Biz meseleyi kaynağında çözmeyi, Suriye’de güvenli bölge oluşturarak, insanları göç etmeye zorlayan sebepleri ortadan kaldırmayı teklif ettiğimiz hâlde, meseleyi ısrarla başka yönlere çekmeyi sürdürdüler” dedi.
GALA TÖRENİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çekmeköy Belediyesi tarafından düzenlenen ‘Merhamet ve Adalet’ konulu kısa film yarışmasının gala gecesi ve ödül töreni programına katıldı. Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde düzenlenen geceye, sinema dünyasından isimler, üniversitelerin ilgili bölümlerinden akademisyenler, kültür adamları ve yarışmaya katılan genç sinemacılar iştirak etti. Ödüle layık görülen film sahiplerinin ödüllerini aldığı ve dereceye giren kısa filmlerin gösteriminin yapıldığı gecede, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.
“365 GÜNÜN TAMAMI ANNELER GÜNÜDÜR”
Konuşmasına, yarışmaya katılan sinema sevdalısı gençleri, dereceye giren eserlerin sahiplerini kutlayarak ve yarışmayı düzenleyen Çekmeköy Belediye’sine teşekkür ederek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhamet deyince, akla önce annelerin geldiğini belirtti ve Anneler günü dolayısıyla mesajlarını şu cümlelerle dile getirdi: “Dünyada bir annenin evladına olan merhametiyle mukayese edilebilecek derecede pek az insani duygu olabileceğine inanıyorum. Her yıl, Mayıs ayının ikinci pazarı, yani bugün, tüm dünyada Anneler Günü olarak kutlanıyor. Hangi yaşta olursa olsun, tüm annelerin bu güzel gününü kutluyorum. Anneler günü için bir günün yeteceğine inanan birisi değilim. 365 günün tamamı her an anneler günüdür. Terörle mücadele sırasında evlatları şehitlik mertebesine ulaşan anneleri, bu anlamlı günde ayrıca tebrik ediyorum.”
“ANNELERİMİZ İÇİN NE YAPSAK, MİNNETİMİZİ İFADE ETMEYE KÂFİ GELMEZ”
Dün Malatya’da bir grup şehit annesi ile bir arada olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onların vakarına, onların vakur duruşuna, gerçekten hayran olmamak mümkün değil. Bu anneler evlatları şehit oldu; ama onlar yine dimdik ayaktaydı. Allah onlardan razı olsun. ‘Üç tane daha evladım var, onlar da bu yolda, vatanımız için şehit olsunlar. Onları da fedaya hazırım.’ diyecek kadar vakur anneler. Eşleri şehadet şerbetini içtiği için bu günü evlatlarıyla baş başa geçiren annelere de, özellikle selamlarımı iletiyorum. Cennetin ayakları altına serildiği annelerimiz için ne söylesek, ne yapsak, inanın bana onlara olan minnetimizi ifade etmeye kâfi gelmez” diye konuştu.
Anneyi ve babayı kaybetmenin yaşı olmadığını yakından bildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Babanızı kaç yaşınızda kaybederseniz kaybedin artık yetim kalmışsınız demektir. Annenizi kaç yaşınızda kaybederseniz kaybedin, artık öksüz kalmışsınız demektir. Kendi annem başta olmak üzere, ebediyete irtihal etmiş tüm anneleri de, bu anlamlı gün vesilesiyle rahmetle, hasretle yâd ediyorum. Bir kez daha tüm annelerin Anneler Günü’nü kutluyorum” dedi.
“KÜLTÜR VE SANAT ALANINDA SÖZ SAHİBİ OLMAYAN BİR DÜŞÜNCENİN BAŞARIYI YAKALAMASI GÜÇTÜR”
Yarışmaya 20 farklı ülkeden 482 başvurunun yapıldığını hatırlatarak bu durumun dahi projenin başarısının işareti olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, amatör ve profesyonel sinemacıların, adalet ve merhamet temalı böyle bir yarışma için harekete geçmiş olmalarının kendisini heyecanlandırıp mutlu ettiğini söyledi.
SANAT DEĞERLENDİRMESİ
Sinemanın, medeniyet ve kültür dünyamıza uygun ürünler bakımından çok da verimli bir alan olmadığını, sinema sektörünün büyüklüğü ve etki alanı dikkate alındığında yapılanların, yapılması gerekenlere göre çok az olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Son yıllarda bu doğrultuda birtakım ümit verici gelişmelere şahit oluyorsak da, henüz arzu ettiğimiz seviyenin oldukça gerisindeyiz. Şimdi Kültür Bakanlığımız sinema dünyası ile alakalı yeni bir atağın yeni bir hamlenin içerisinde. Temennim odur ki inşallah bu geri kalmışlığımızı süratle giderir; burada da dünya ile bir rekabetin içerisine girmiş oluruz. Kültür ve sanat alanında söz sahibi olmayan bir düşüncenin, bir mücadelenin, kalıcı başarıyı yakalaması oldukça güçtür. Siyasi iktidar önemlidir, ekonomik iktidar önemlidir; ama sosyal iktidarla taçlandırmadığınızda, buralarda elde ettiğiniz başarıları sürdürülebilir kılamazsınız. Onun için kültür ve sanat çok çok önemli. Katıldığım bu tür programlarda ilgili arkadaşlarımızı, eğitim, kültür ve sanat konularındaki eksiklerimizi gidermemiz konusunda teşvik etmeye çalışıyorum. Çekmeköy Belediyemiz, bu projesiyle sinema alanında takdire şayan bir gayret ortaya koymuştur. Bu çabanın, diğer belediyelerimize ve sivil toplum kuruluşlarına da örnek olmasını diliyorum.”
“ADALETSİZLİK VE MERHAMETSİZLİK HER TARAFI SARMIŞ DURUMDA”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayatın her alanında adalete ve merhamete, ekmek kadar, su kadar, hava kadar ihtiyaç duyulan bir dönemden geçildiğine dikkat çekerek, dünyanın bir köşesinde masum insanlar katledilirken, dünyanın diğer tarafında milyarlarca kişinin yürekleri acıtan bir kayıtsızlık içinde kendi konforunu yükseltmenin peşinde koştuğunu kaydetti.
AÇLIK TEHDİTİ
Zalim diktatörlerin, acımasız terör örgütlerinin tehdidinden kaçan biçare çocuk ve kadınların, karşılarında şefkatle açılmış kollar değil; kapatılmış kapılar, duvarlarla örülmüş sınırlar bulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afrika’da, Asya’da sayıları milyarı bulan insanlar açlık tehdidi altında yaşarken, Batı’da obezlik giderek bir sorun hâline dönüşüyor. Bizim ülkemiz de şu anda obezlikte hatırı sayılır bir konuma gelmiş vaziyette, Türkiye olarak bir obezlik tehdidi altındayız. Dünyamızın uzaydan çekilen görüntülerinde, geceleri belli bölgeler ışıl ışılken, diğer bazı bölgelerin derin bir karanlığa gömülü olduğu net bir şekilde seçilebiliyor. Velhasıl adaletsizlik ve merhametsizlik her tarafı sarmış durumda” eleştirilerinde bulundu.
“DAEŞ’LE MÜCADELEDE BİZİ YALNIZ BIRAKTILAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de 6 yıldır yaşananlar karşısında insanlığın çok kötü bir sınav verdiğini vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye, gönlünü ve sınırlarını mazlumlara ve mağdurlara açarken, üç maymunu oynayanlar, konu kendileri olunca ilk iş kapıları kapattılar. İşte bunlarda merhamet yok, işte bunlarda adalet yok. Bunlarda diktatörlük var. Bunlarda zulüm var. Biz, meseleyi kaynağında çözmeyi, Suriye’de güvenli bölge oluşturarak, insanları göç etmeye zorlayan sebepleri ortadan kaldırmayı teklif ettiğimiz hâlde, meseleyi ısrarla başka yönlere çekmeyi sürdürdüler. Suriye’de DAEŞ terör örgütüyle mücadele ettiğini söyleyenlerin hiçbiri, ne bizim kadar örgüte zayiat verdirmişlerdir, ne de bizim kadar bedel ödemişlerdir. Bir yandan canlı bombalarla, diğer yandan Kilis’e yönelik saldırılarla canımızı yakan bu örgüte karşı mücadelemizde bizi yalnız bıraktılar. Ankara ve İstanbul’da patlayan bombalara verilen tepkilerle, Paris’te, Brüksel’de yapılan eylemlere verilen tepkiler arasındaki fark, adaletsizliğin somutlaşmış hâlinden başka bir şey değildir. Türkiye, 3 milyon göçmeni topraklarında barındırırken; 300 bin göçmene tahammül edememek, merhametsizliktir.”
“BİRLEŞMİŞ MİLLETLERDE 5 DAİMİ ÜYE, DÜNYANIN KADERİNİ BELİRLİYOR”
Uluslararası kuruluşların yapısı ve işleyişinin, adaletsizliği derinleştiren ve merhametsizliği ödüllendiren bir pratiğe sahip olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ derken, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin yapısı nezdinde, işte bu çarpıklığa karşı itirazı dile getirdiğini bildirdi.
ELEŞTİRİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’deki söz konusu adaletsizliğe ilişkin eleştirilerini şöyle sürdürdü: “5 tane daimi üye, dünyanın kaderini belirliyor. Adaletsizlik orada tamamıyla pekişmiş vaziyette. İşlerine geliyor mu? Gelmiyor. Ne diyoruz biz? Dünyada şu anda 195-196 ülke BM’nin Genel Kurul üyesi mi? Üyesi. Gelin bunları 15 mi yaparız, 20 mi yaparız; BM’nin Güvenlik Konseyi üyesi olsunlar. Dönerli olarak her kıtadan her dinden BM Güvenlik Konseyi’nde üyeler olsun. Kabul etmiyorlar. Şu anda sadece Avrupa, Asya ve Amerika’nın parsellediği bir BM Güvenlik Konseyi var. Din olarak sadece Hıristiyanların oluşturduğu bir konsey var. 1,7 milyar Müslümanın olduğu bu dünyada, orada hiçbir Müslüman ülke yok. ‘Efendim olur mu, Geçici Konsey Üyeleri’nin içinde var ya…’ Onların hiçbirinin orada takdir yetkisi yok ki, onların belirleyiciliği yok ki… Kimi aldatıyorsunuz, kimi uyutuyorsunuz? Ama biz bunu seslendirmeye devam edeceğiz. Seslendirmeden bu iş olmaz. Söyleye söyleye, konuşa konuşa, anlata anlata, er veya geç 5 ülkenin dışındaki 190 ülkenin burada temsilini sağlayacağız, sağlamamız lazım. Bakın şu anda Suriye’de, 5 tane daimi üyenin bir tanesi ‘hayır’ diyorsa, siz orada herhangi bir adım atamazsınız. Böyle bir adalet olur mu? Siz böyle bir Güvenlik Konseyi’nden adaleti nasıl beklersiniz? Kendimizi niye aldatıyoruz?”
“ÇIKARLARI İÇİN HAKSIZLIĞA GÖZ YUMANLAR, ADALETE VE MERHAMETE MUHTAÇ HÂLE GELECEK”
Hz. Ömer’in, ‘Mülkün esası, temeli adalettir.’ sözünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözdeki mülk kelimesini bazılarının, ‘mal-mülk’ olarak anladığını; oysa buradaki mülk kelimesinin ‘devlet’ anlamında olduğunu belirterek, “Devletin temeli adalettir, eğer adalet yoksa o devletin ayakta durması mümkün değildir. Onun için adalet üzere kurulu bir devlet; işte hedef bu olmalı.” dedi.
Mazlumların ahı pahasına kendilerine güvenli ve refah içinde bir gelecek kurmaya çalışanların abat olmasının mümkün olmadığını ve bu çarpık düzenin, eninde sonunda çökeceğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte o gün, bugün kendi çıkarları için her türlü haksızlığa göz yumanlar, kendileri de adalete ve merhamete muhtaç hâle geleceklerdir. Biz, insanlık böyle bir felakete maruz kalmadan harekete geçilmesini, adım atılmasını istiyoruz. Çağrımız da, çırpınışımız da bunun içindir. Bu kısa film yarışmasındaki eserlerde ifade edilmeye çalışıldığı gibi, insanlığın vicdanında adalet ve merhamet ışığının bir an önce yanmasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu.
“GERİ KALMIŞ ÜLKELERE YARDIM KONUSUNDA, MİLLÎ GELİRE ORANLA TÜRKİYE BİRİNCİ SIRADA”
“Dünya, sadece binaların daha büyüğü, teknolojinin daha hızlısı, kazancın daha çoğu, eğlencenin daha koyusu peşinde koşulacak bir yer değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu: “Sadece güçlünün, sadece zenginin, sadece silahı çok olanın sözünün geçtiği bir dünya, hiç kimse için güvenli bir yer olamaz. Türkiye olarak, kendimiz, dostlarımız ve tüm insanlık için daha iyi bir dünyanın inşasına katkıda bulunma, hatta öncülük etme sorumluluğumuz olduğuna inanıyoruz. Şu anda dünyada en az geri kalmış ülkelere yardım konusunda ilk üst sırada hangi ülkeler var? Amerika, Türkiye, İngiltere... Eğer millî gelire oranla baktığımız zaman birinci sırada hangi ülke var biliyor musunuz? Türkiye. Çünkü Batıda dünyada millî geliri bizim çok çok üstümüzde olan ülkeler bizim şu anda bu geri kalmış ülkelere verdiğimiz desteği hiçbirisi vermiyor. Veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. ‘Veren el alan elden üstündür’ biz buna inanarak yola çıktık. Şarkın sevgili kumandanı Selahattin Eyyubi gibi ‘zaferle değil seferle mükellef’ olduğumuz inancıyla bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Biz ülkemizi diğer insanlara tahakküm etmek için büyütmeye, güçlendirmeye, geliştirmeye çalışmıyoruz. Gayemiz, insanoğlunun istikbalini tehdit edecek düzeye ulaşan bu tehlikeli gidişatı değiştirmek, mazlumların ve mağdurların umut kapısı hâline gelebilmektir. Dünyanın dört bir yanına yaptığımız ziyaretlerde gördüğümüz bir gerçek var. Bizim medeniyetimizden, bizim ecdadımızdan başka kim, diğer coğrafyalara gitmiş, diğer hayat alanlarına el atmışsa, geride sömürüden, zulümden, acıdan başka bir şey bırakmamıştır. Sadece biz, yüzlerce yıl boyunca yönettiğimiz topraklarda hayırla yâd edileceğimiz güzel hatıralar bırakmışız. Eserlerle, camilerimizle, kervansaraylarımızla, köprülerimizle, okullarımızla… Bunu başka yapan hiçbir ülke yok.”
“YENİ TÜRKİYE’NİN İNŞASINI GENÇLERİMİZLE BİRLİKTE YAPACAĞIZ”
Bugün Osmanlı’nın hâkimiyeti ve himayesi altında olan topraklarda 64 ayrı devletin bulunduğuna işaret ederek, bu ülkelerin hiçbirinde sömürünün, zulmün, baskının izinin değil; tam aksine merhametin ve adaletin görüleceğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam’ın dünyaya yayılması, kılıç zorundan ziyade tebliğ yoluyla olmuştur. İşte böyle bir müktesebatla insanlığın geleceğinde daha aktif bir rol oynamak istiyoruz. Onun için sinema, kültür sanat çok büyük önem arz ediyor. Bu konuda en büyük görev gençlerimize düşüyor. Yeni Türkiye’nin inşasını gençlerimizle birlikte yapacağız. Evet, biz 2023 hedeflerimizi birer birer hayata geçirmeye çalıyoruz, ama 2053 ve 2071 vizyonlarımızın sahibi bugünün gençleri ve onlardan sonra gelen nesillerdir. İşte bu nesil, Asım’ın Nesli olacaktır” ifadelerini kullandı.
Yarışmanın hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül alan ve gecede gösterimi yapılan filmlerin sahiplerini kutlayarak tamamladığı konuşmasını, “Adaletin ve merhametin hâkim olduğu bir dünyada hep birlikte sevgi dolu bir geleceği paylaşma” temennisiyle bitirdi.